ONLİNE İŞLEMLER
Nefroloji bölümümüz, uzman akademik kadrosu ile böbrek sağlığı ve hastalıklarıyla ilgilenen bir tıp dalıdır. İç hastalıklarının yan dalı olarak bilinmektedir.
Böbrekler, vücuttaki atık maddeleri ve fazla sıvıyı idrar yoluyla dışarı atarak vücudun sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlamaktadır. Nefroloji bölümü uzmanları, böbrek hastalıklarının tanı ve tedavisiyle ilgilenmektedir.
Nefroloji bölümünde kullanılan teknikler arasında kan testleri, idrar testleri, böbrek biyopsisi, böbrek ultrasonu ve böbrek tomografisi yer almaktadır. Nefroloji uzmanları ayrıca böbrek nakli operasyonları da gerçekleştirmektedir.
Nefroloji uzmanları, böbrek fonksiyonlarını değerlendirmek için çeşitli testler ve görüntüleme yöntemleri kullanarak doğru teşhis yapılmasını sağlamaktadır.
24 saatlik idrar analizi, idrarın belirli bir süre boyunca toplanarak analiz edildiği bir testtir. Bu test, böbrek fonksiyonlarını değerlendirmek, çeşitli hastalıkların tanısını koymak ve tedaviyi izlemek için kullanılmaktadır. 24 saatlik idrar analizi, idrarda bulunan farklı maddelerin miktarını ölçerek, böbreklerin nasıl çalıştığını belirlemektedir. Özellikle böbrek hastalıklarının tanısı ve takibi için oldukça önemlidir.
24 saatlik kan basıncı analizi bir tıbbi testtir ve birçok farklı durumun teşhisinde kullanılmaktadır. Bu testte, bir kişinin kan basıncı 24 saat boyunca sürekli olarak ölçülerek, kaydedilmektedir. Bu sayede, kişinin günlük hayatı sırasında kan basıncındaki değişiklikler gözlemlenmektedir.
24 saatlik kan basıncı analizi, hipertansiyon (yüksek kan basıncı) veya hipotansiyon (düşük kan basıncı) gibi durumların teşhisinde yardımcı olmaktadır.
Diyaliz tedavisi, böbrek yetmezliği olan hastalar için hayat kurtarıcı bir tedavi yöntemidir. Diyaliz, hastanın kanındaki zararlı atık maddeleri ve fazla suyu temizlemek için kullanılan bir yöntemdir.
Diyaliz tedavisinin, hemodiyaliz ve periton diyalizi olmak üzere iki farklı türü bulunmaktadır. Hemodiyaliz, bir makine vasıtasıyla kanın temizlenmesi için kullanılırken, periton diyalizi ise, karın boşluğuna verilen bir sıvı vasıtasıyla kanın temizlenmesi işlemidir.
Diyaliz tedavisi, böbrek yetmezliği nedeniyle kendi kendine çalışmayan böbreklerin yerine geçer ve vücudun normal işleyişini sürdürmesine yardımcı olmaktadır. Hastalar diyaliz tedavisi ile yaşamlarını sürdürebilmektedir.
Böbrek anjiyografisi ve anjiyoplasti, böbrek hastalıklarının teşhis ve tedavisi için kullanılan tıbbi prosedürlerdir. Böbrek anjiyografisi, böbreklerin kan damarlarını inceler ve böbrek hastalıklarının nedenini tespit etmek için kullanılmaktadır.
Anjiyoplasti ise böbrek damarlarında tıkanıklık olduğunda kullanılan bir tedavi yöntemidir. Bu prosedürde, bir kateter ile tıkalı damarın içine erişilir ve baloncuk yardımıyla tıkanıklık açılır. Bazı durumlarda stent adı verilen bir cihaz da yerleştirilebilir. Anjiyoplasti, böbrek fonksiyonlarını korumak için oldukça önemli bir seçenektir. Bazı durumlarda, anjiyoplastiye ek olarak ilaç tedavisi de kullanılabilmektedir.
Protein kaçağı (Proteinüri), idrarda anormal miktarda protein bulunması durumudur ve sağlıklı bir birey için günlük idrarda 150 mg'dan fazla protein saptanması olarak tanımlanmaktadır. Bu durum, potansiyel böbrek hasarının bir göstergesi olabilmektedir. Ancak her proteinüri, kalıcı böbrek hasarının belirtisi değildir.
Belirtileri arasında idrarda köpüklenme ve ayaklarda şişme görülebilmektedir. Proteinüri saptanmışsa böbrekte hasar var demektir. Bundan sonraki aşama bu protein kaçağının kalıcı olup olmadığıdır. İdrarda protein saptanmasında kullanılan güvenilir yöntem 24 saatlik idrarda protein miktarının ölçülmesidir.
Ancak proteinüriye yol açan geçici etkenler de mevcuttur. Ateş, egzersiz, dehidratasyon, soğuk algınlığı, kalp yetmezliği, gebelik ve üriner sistem enfeksiyonları protein seviyelerinin geçici olarak yükselmesine neden olabilmektedir. Eğer ardışık yapılan testlerde proteinüri devam ediyorsa, bu durum kalıcı bir proteinüri olabilmekte ve daha derinlemesine incelenmesi gerekmektedir.
Özellikle günlük 1 gram üzerinde protein kaçağı olan bireyler, böbrek yetmezliği riski altında olabilmektedir. Nefrotik sendrom gibi daha ileri seviye böbrek rahatsızlıklarında, idrarla günde 3,5 gramdan fazla protein atılımı gözlenebilmektedir. Bu rahatsızlık aynı zamanda hipoproteinemi, ödem, hiperlipidemi ve lipidüri gibi belirtilere de yol açabilmektedir.
Tüm hastalara destekleyici tedaviler (protein ve tuz kısıtlaması, kan basıncı kontrolü, proteinüriyi azaltmaya yönelik RAS inhibitör ilaç, kolesterol tedavi, ödem tedavisi) verilmektedir. Altta yatan hastalık glomerülonefrit ise uygun immün-baskılayıcı tedavi önerilmektedir.
Böbrek yetmezliği, böbreklerin vücuttan fazla sıvıyı ve atık maddeleri atamaması durumudur. Kronik ve akut olmak üzere iki türde meydana gelmektedir. Kronik böbrek yetmezliği zamanla gelişmektedir. Akut böbrek yetmezliği ise aniden ortaya çıkmaktadır.
Böbrek yetmezliğinin nedenleri arasında; yüksek tansiyon, diyabet, otoimmün hastalıklar, böbrek taşları veya tümörler, zehirli maddelere veya ilaçlara maruz kalma, şiddetli enfeksiyonlar yer almaktadır.
Böbrek yetmezliğinin en yaygın belirtileri; şişlik (özellikle ayak, bacak ve yüz bölgesinde), kusma ve iştahsızlık, nefes darlığı, yorgunluk veya zayıflık hissi, idrar miktarında azalma, uyku sorunları, deri kaşıntısı ve renk değişikliği ve konsantrasyon zorluğu görülebilmektedir.
Böbrek yetmezliği tedavisi, hastanın durumuna, hastalığın nedenine ve şiddetine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. İlaç tedavisi, diyaliz ve böbrek nakli tedavi seçenekleri olarak uygulanmaktadır.
Kronik böbrek yetmezliği, böbreklerin zarar görmesi ve bu zararın ilerlemesi sonucunda böbreklerin sürekli olarak tam işlevini yerine getirememesi durumu olarak tanımlanabilmektedir.
Böbrekler, vücudumuzdaki fazla sıvıları, atık maddeleri ve toksinleri filtreleyen önemli organlardır. Kronik böbrek yetmezliği, bu filtreleme işlevinin bozulmasına neden olmaktadır.
Kronik böbrek yetmezliği belirtileri, hastalığın ilerlemesine bağlı olarak farklılık gösterebilmektedir. Erken evrelerde belirti göstermeyebilirken, hastalık ilerledikçe şu belirtiler görülebilmektedir. Yorgunluk, nefes darlığı, ödem (şişkinlik), iştahsızlık, mide bulantısı, ciltte renk değişikliği ve kas krampları belirtileri arasında yer almaktadır.
Kronik böbrek yetmezliğinin en yaygın nedenleri arasında diyabet, yüksek tansiyon, kronik glomerülonefrit ve polikistik böbrek hastalığı bulunmaktadır. Ayrıca, uzun süreli ilaç kullanımı, böbrek enfeksiyonları ve diğer böbrek rahatsızlıkları da kronik böbrek yetmezliğine yol açabilmektedir.
Nefroloji uzmanı tanı için; kan ve idrar testleri, böbrek ultrasonu, MR veya biyopsi gibi çeşitli testleri önerebilmektedir. Tedavide genellikle yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi, diyaliz veya böbrek nakli seçenekleri uygulanabilmektedir.
Akut böbrek yetmezliği, böbreklerin birkaç saat veya birkaç gün içinde aniden işlevini yitirmesi durumudur. Bu durum, böbreklerin vücutta biriken atık maddeleri, fazla sıvıyı ve elektrolitleri filtre edememesine sebep olabilmektedir.
Akut böbrek yetmezliğinin birçok nedeni bulunmaktadır. Dolaşım bozuklukları, ilaçlar ve toksinler, enfeksiyonlar, otoimmün hastalıklar, böbrek taşları veya prostat büyümesi nedeniyle oluşan tıkanıklıklardan dolayı akut böbrek yetmezliği oluşabilmektedir.
Azalan idrar miktarı, ödem (şişlik), yorgunluk, halsizlik, nefes darlığı, kafa karışıklığı, uyuşukluk, hızlı veya düzensiz kalp atışı, bulantı, kusma gibi şikayetler akut böbrek yetmezliği belirtileri arasında yer almaktadır.
Nefroloji uzmanı tanı için idrar testi, kan testi veya böbrek ultrasonu gibi testleri önerebilmektedir. Akut böbrek yetmezliğinin tedavisi; altta yatan nedeni ortadan kaldırmaya yönelik olacaktır. Hastaya göre değişmekle birlikte ilaç tedavisi, diyaliz gibi tedavi seçenekleri uygulanabilmektedir.
Koruyucu hekimlik alanına giren tüm çalışmalar hastalığı önleyici çalışmalar bütününü tanımlar. Kronik böbrek yetersizliğinden korunmak mümkündür. Bilinçsiz ilaç kullanımına bağlı gelişebilecek kronik böbrek yetersizliği en iyi örneği teşkil eder. Diğer nedenler için de benzer durum söz konusudur. Şeker hastalığı varlığında beslenmesine, insülin tedavisine ve kontrollerine bağlı kalan hastalarda böbreklerin fonksiyonlarını korumak mümkün olabilmektedir. Herşeye rağmen kronik böbrek yetersizliği gelişecek hastalarda ise disiplinli bir takip ve tedavi ile böbrek fonksiyonları maksimum süre ile uzatılabilir. Kronik böbrek yetersizliğin asıl tedavisi de koruyucu hekimlik kapsamında hastalığın önlenmesi olacaktır.
Nefroloji, böbreklerin işlevsel ve yapısal sorunları ile ilgilidir. Nefrologlar, böbreklerin işleyişindeki her türlü bozukluğun nedenini teşhis etmek ve tedavi etmekle ilgilidirler. Bu, böbrek hastalıkları, böbrek yetmezliği, böbrek taşları ve benzeri gibi birçok farklı durumu içermektedir.
Üroloji ise, idrar yollarının ve üreme sisteminin cerrahi ve medikal tedavisi ile ilgilidir. Ürologlar, idrar yolları, böbrekler, mesane, prostat ve benzeri organların cerrahi ve medikal tedavilerini gerçekleştirmektedir. İdrar yolu enfeksiyonları, böbrek taşları, prostat kanseri ve benzeri gibi birçok farklı durumlar ürolojinin kapsamındadır.