ONLİNE İŞLEMLER
Böbreklerimiz belin arka duvarında, karın organlarının arkasında yer alan, kuru fasulye şeklinde 2 adet organımızdır. Yetişkinlerde bir böbreğin büyüklüğü yaklaşık kapalı bir yumruk büyüklüğündedir. Her bir böbreğin büyüklüğü 125-150 gramdır.
Böbrekler idrar yapımı yoluyla metabolizma ürünlerinin atılabilmesinden ve vücudun sıvı dengesinin sağlanmasından sorumlu organlardır. Sıvı alımı ve sıvı kaybına bağlı olarak değişmekle birlikte günlük ortalama 1-2 litre idrar çıkışı gerçekleşir. Metabolizma ürünlerinin yeterli miktarda atılabilmesi için gereken minimum idrar miktarı bir günde yaklaşık yarım litredir. Vücuda zararlı metabolizma artıklarının atılabilmesini sağlamak dışında, vücudun sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması, aktif D vitamini sentezi, tansiyonun düzenlenmesine katkı sağlamak gibi hayati fonksiyonları gerçekleştirir.
Farklı nedenlerle böbreklerin fonksiyon kaybı sonucu oluşur. Şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kronik böbrek enfeksiyonları, taş, bağışıklık sistemi hastalıkları (Glomerulonefritler), uzun süreli böbreğe zarar veren ilaç kullanımı (non-steroid anti enflamatuar, böbreğe zararlı antibiyotikler, vs.) kronik böbrek yetersizliğine neden olabilir. İdrar yollarında doğumsal problemler nedeniyle çocukluk yaşlarında ortaya çıkabildiği gibi, şeker hastalığına bağlı farklı yaş gruplarında da ortaya çıkabilir. Kronik böbrek yetersizliği geri dönüşümsüz olarak böbrek fonksiyonlarının kaybını tanımlar. Altta yatan asıl nedene bağlı olarak her yaş grubunda hastada ortaya çıkabilir.
Koruyucu hekimlik alanına giren tüm çalışmalar hastalığı önleyici çalışmalar bütününü tanımlar. Kronik böbrek yetersizliğinden korunmak mümkündür. Bilinçsiz ilaç kullanımına bağlı gelişebilecek kronik böbrek yetersizliği en iyi örneği teşkil eder. Diğer nedenler için de benzer durum söz konusudur. Şeker hastalığı varlığında beslenmesine, insülin tedavisine ve kontrollerine bağlı kalan hastalarda böbreklerin fonksiyonlarını korumak mümkün olabilmektedir. Herşeye rağmen kronik böbrek yetersizliği gelişecek hastalarda ise disiplinli bir takip ve tedavi ile böbrek fonksiyonları maksimum süre ile uzatılabilir. Kronik böbrek yetersizliğin asıl tedavisi de koruyucu hekimlik kapsamında hastalığın önlenmesi olacaktır.
Böbrek yetmezliği olan hastaların diyaliz gibi hayat kurtarıcı bir tedavi seçeneği vardır. Diyaliz yöntemi hemodiyaliz ve periton diyaliz olarak iki şekilde uygulanmaktadır. Her iki uygulamada da vücuttaki atıklar filtre edilir: Hemodiyalizde bu işlem makinaya bağlı olarak gerçekleştirilirken, periton diyalizinde özel bir membran yardımı ile kan filtrelenir. Bu yöntemler esnasında kişiye özel diyet planı uygulanır. Bir diğer tedavi yöntemi olan böbrek nakli son dönem böbrek yetmezliğinin en ideal tedavi yöntemidir. Nakledilen böbrek; diyalizin haftada 3 gün yaptığı atık madde temizleme işini her dakika her saniye yapmaktadır. Bunun yanında sağlıklı insandaki böbreğin vücut için gerekli olan tüm işlevleri yapılmaktadır. Böylece diyaliz esnasındaki olumsuz etkiler ortadan kalkarak, kişiler hastalık öncesindeki sağlıklı durumuna benzer bir hayat tarzı sürmekte ve sağlığına kavuşmaktadır. Bütün bunların sonucu olanak yaşam konforu artmakta ve ömrü diyalize göre 2-2.5 kat uzamaktadır. Böbrek nakli için uygun olarak değerlendirilen adaylarda diyaliz ihtiyacı ortaya çıktığında diyalize girmeden böbrek nakli gerçekleştirilmesi bir alternatiftir.
Böbrek nakli için organlar canlı veya kadavradan sağlanan organlar ile yapılır.
Canlıdan organ naklinde 4. dereceye kadar akraba ve hasım akrabalar donör olarak kullanılabilir.
Eşlerin rızası olması gereken başka bir özelliktir.
Akraba olmayıp duygusal bağ ile verici olmak isteyen böbrek vericileri için Sağlık Bakanlığı denetimindeki bölgesel etik kurulları tarafından karar verilmektedir. Kadavra organ nakli Sağlık Bakanlığı Ulusal Koordinasyon Sistemi aracılığı ile yürütülmektedir.
Bazı böbrek hastaları vericileri olmasına rağmen kan ve doku uyuşmazlığı nedeniyle kendi vericilerinden böbrek alamamaktadırlar. Aynı durumdaki iki çift arasında birinin vericisinden diğerinin alıcısına böbrek nakli yapılabilmektedir. Burada en önemli faktör verici olan iki kişinin yaş ve böbrek fonksiyonları açısından birbirine yakın özellikte olmasını sağlamaktır. Bu uygulamanın yaygınlaştırılabilmesi için canlı vericisi olan ancak kan grupları uyuşmayan hastaların nakil merkezine başvurmaları gerekir ki, hasta havuzu genişlesin ve nakil için organ bulunması sorunu çözülebilsin. Çapraz nakilde her iki verici ameliyatı aynı anda başlamakta ve böbrekler aynı anda çıkartılarak nakil yapılmaktadır. Özetle: Çapraz nakil işlemleri, ilgili mevzuat gereğince İl Sağlık Müdürlüğü izni sonrası yapılmaktadır.
Normal şartlar altında böbrek nakli vericisi olmak pek risk taşımamaktadır. Aksine hiçbir şikayeti olmadan böbrek vericisi olarak detaylı incelemeye alınan verici adaylarında saptanan problemler erkenden tedavi edilebilmektedir. Böbrek vericisi olmaya engel durum saptanmayan adaylar organ nakil merkezlerince uzun dönem takibe alınarak, düzenli kontrollerle sağlık standartları yükseltilmektedir. Anestezi alacağı ve ameliyat olacağı için herhangi bir ameliyata benzer cerrahi riskler taşır. Böbrek verici ameliyatı açık veya kapalı teknikle yaklaşık 1-1,5 saat süren bir ameliyattır. Böbrek vericileri ameliyattan kısa bir süre sonra iyileşmekte ve ortalama 3-4 hafta içinde normal iş ve ev yaşantısına dönebilmektedir. Uzun dönemde tek böbrekli olması yaşam süresini ve kalitesini etkilemez. Yalnız travma riskini arttırabilecek yakın dövüş sporları gibi aktivitelerden uzak durmalıdır.
Organ naklinde kan grubunun RH pozitif veya negatifliğine bakıldığı konusu hastalar arasında büyük bir yanılgıyı oluşturmaktadır. Oysa bunun nakil açısından önemi yoktur. Sadece kan gruplarına bakılmaktadır.
Ayrıca eğer canlı vericide doku uyumu yoksa bu organ nakline engel değildir. Sadece nakil öncesi kullanılan ilaçların dozunu arttırarak doku uyumlu nakil yapılabilmekte ve hastalar da sağlıklarına kısa sürede kavuşabilmektedirler. Kimlere Böbrek Nakli Kronik böbrek yetersizliği tanısı almış tüm hastalar böbrek nakline adaydır. Organ nakli alanında elde edilen gelişmeler, nakil yapılamayacak hasta tanımını daraltmıştır. Hastanın yandaş hastalıklarının ameliyat olmasına engel teşkil ettiği durumlar (ileri derecede kalp hastalıkları, akciğer hastalıkları), bağışıklık sistemi hastalıklarına bağlı kronik böbrek yetersizliği gelişen hastalarda bağışıklık sitemi hastalığının aktif dönemde olması, aktif enfeksiyon hastalığı varlığı, yakın zamanda kanser tesbit edilmiş olması temel engel teşkil eden durumlardır.
Böbrek alıcı kişinin sağ veya sol kasığına yerleştirilir. Atardamar, toplardamar ve idrar yolları bağlantısı yapılır. Genellikle 2-2,5 saat sürer. Ameliyattan 2-3 gün sonra alınacak bir dren yerleştirilir. Hastaların %5'inin idrar yollarına 3-4 hafta sonra alınan bir stent yerleştirilir. Cilt estetik dikişler ile kapatılır. Herhangi bir problem olmayan hastalar nakilden 5-6 gün sonra taburcu edilir.
Hastaların kendi böbreklerine genellikle müdahale yapılmaz. Aslında bu durum hastanın böbrek yetmezliğine sebep olan hastalığı ve hastanın genel durumu ile ilişkilidir. Böbrek kaynaklı inatçı hipertansiyon varlığında, böbreklerde sık ve tedaviye dirençli enfeksiyon gelişiyor ise, idrarın mesaneden böbreğe taşması(vezikoüreteral reflü) durumunda, çok büyük kistik böbrekler söz konusu ise, makroskopik hematüri(idrardan kan gelmesi) şikayeti oluyorsa, hastalıklı böbrekler çıkartılabilir.
Bundan 15-20 yıl önce böbrek nakli sonrası birinci yıla gelindiğinde nakledilen böbreklerin sadece yarısı fonksiyonlarını sürdürmekteydi. Son yıllarda immün sistemi baskılayan yeni ilaçların gelişmesi, yeni cerrahi teknikler, hekimlerin bilgi ve tecrübelerinde gelişmeler neticesinde günümüzdeki bu oran canlı donör böbrek nakli için %98, kadavra donör böbrek nakli için %95'e ulaşmıştır. Organ reddi oranı ise güçlü ilaçlar sayesinde %6 civarına indirilmiştir. Uzun dönemde böbrek yetmezliğine yol açan hastalık nakil böbrekte de tekrar edebilir ve böbreği işlevsiz hale getirebilir. Çok seyrek olmakla birlikle nakil sonrası damarlarda ve idrar yollarında bir takım problemler olabilir. Organ nakline başladığımız yaklaşık 18 yıllık süreçte yaklaşık 2000 böbrek nakli yaptık. Son 3 yıl içinde yapılan 400 civarında böbrek nakli ile elde ettiğimiz başarı oranı %99'dur. Nakil sonrası yaşadığımız cerrahi problemler Dünyanın en gelişmiş merkezlerindeki sayılar ile yakın benzerlik göstermektedir. Böbrek Naklinde Başarıya etki eden Faktörler Başarıdaki en önemli faktör organ nakli ekibinin uyum ve tecrübesidir. Unutulmamalıdır ki organ nakli ekibi bir hastanede çalışan herkesi kapsar. Cerrahi ekibin yaptığı ameliyat sayısı ile paralel gelişen tecrübesi kuşkusuz en önemli faktördür.
Bunun yanında hastanın ameliyat öncesi iyi hazırlanması, ameliyat sonrası takip, kişiye uygun immünsüpresif tedavi planı, anestezi ve yoğun bakım imkanları ve radyolojik incelemelerin kalitesi başarılı sonuçların diğer mimarlarıdır. Unutulmaması gereken en önemli başarı etmenlerinden biride hastanın takiplere ve hekimine olan güven ve uyumudur. Canlı Vericili Böbrek Nakli Sonrası Alıcı ve Vericinin İyileşme Süreci Böbrek vericisi 2-3 gün içerisinde taburcu olabilmektedir. Ameliyat sonrası gündelik yaşama dönmesi 10-15 gün içinde gerçekleşir. Kullanılan ameliyat tekniğine bağlı olarak bu sürelerde değişiklik olabilir. Kapalı ameliyat tekniğinin kullanıldığı durumlarda iyileşme süresi daha hızlı gerçekleşmekte hem kozmetik sonuç açısından hem ameliyat sonrası ağrı açısında kapalı ameliyat tekniğinde daha yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır. Merkezimizde hem kapalı hem de açık donör ameliyat tekniği uygulanmaktadır. Böbrek alıcısının taburcu olma süresi ortalama 6-7 gün içinde olabilmekte ancak vericiye göre bu süre daha değişken özellik göstermektedir. İlaç düzeylerinin ayarlanması, böbrek fonksiyonun takibi gibi paramtreler nedeniyle yatış süreleri değişkenlik gösterebilmektedir. Böbrek Nakli Sonrası İlaç Kullanımı Günümüzdeki bütün ilerlemelere rağmen ömür boyu ilaç kullanmak gerekir. Ancak ilaç sayısı azaltılıp tek ilaç (Prograf ya da Sandimmun) ile devam etmek mümkün olabilir.
Tam uyum olan ve akrabadan alınan bir böbrek için uzun süre organın işlevlerini yerine getirmesi beklenir. Bu süre kadavra donörlerden sağlanan böbrek ile yapılan nakilllerden sonra daha kısadır. Hastalar arasında büyük farklılıklar gösteren bu durum nedeniyle en doğru yaklaşım böbreğe bir ömür biçmemektir.
En sık red olayı ilk 6 ayda yaşanır. İlaçlar doğru ayarlanıp kullanıldığı takdirde giderek red ihtimali azalır. Ancak çok küçük bir hasta gurubunda bütün dikkate rağmen kronik (müzmin) red olayı uzun yıllar içerisinde gelişebilir. Red olayının erken tanısı ve tedavisi ile oprganın ömrü uzatılabilir. Bunun için hastanın organ nakli konmuşunda deneyimli bir merkezde takibi son derece önemlidir.
Kronik böbrek yetmezliği her yaş grubunda ve çocuklarda da görülebilen ciddi bir hastalıktır. Yapılan çalışmalar her bir milyon çocuktan 3'ünde kronik böbrek yetmezliği olduğunu göstermiştir.
Sağlıklı bir kişinin kendi sağlığını tehlikeye sokmayacak şekilde bir organını veya bir organının bir parçasını ihtiyacı olan birine bağışlamasıdır. Burada organ nakli vericisi olacak kişinin sahip olmasını istediğimiz en önemli duygu ileride kendisi için sorun teşkil edecek problem saptanması halinde şartlar nasıl olursa olsun verici olarak kabul edilmeyeceğidir.
Akraba olmayıp duygusal bağ ile verici olmak isteyen böbrek vericileri için Sağlık Bakanlığı denetimindeki bölgesel etik kurulları tarafından karar verilmektedir.
Böbreklerimiz belin arka duvarında, karın organlarının arkasında yeralan, kuru fasulye şeklinde 2 adet organımızdır. Yetişkinlerde bir böbreğin büyüklüğü yaklaşık kapalı bir yumruk büyüklüğündedir. Her bir böbreğin büyüklüğü 125-150 gramdır.
Evet. Böbrekler çalışmadığında vücudun su dengesi, tuz ve mineral dengesi, kan basıncı kontrolü sağlanamayacağından ve vücutta oluşan atık ürünlerin atılımı gerçekleştirilemeyeceğinden yaşamın devamı mümkün olamaz. Son Dönem Böbrek Yetmezliğinin Tedavi Yöntemleri Nelerdir? Son dönem böbrek yetmezliği dendiğinde artık böbreklerin işlevinin %90'ından fazlasını kaybettiğini anlıyoruz. Bu evreye gelmiş hastada hemodiyaliz, periton diyalizi veya böbrek nakli ile tedavi edilir. En ideal tedavi kişinin herhangi bir diyaliz programına girmeden yapılacak böbrek transplantasyonudur.
Ülkemizde diyaliz makinelerine bağlı yaşam mücadelesi veren 50 bine yakın hasta mevcuttur. Bu hastaların istedikleri kadar su içememe ve ancak belirli gıdaları yeme gibi sorunları yanında, aile, iş, sosyal ve cinsel yaşamları da negatif yönde etkilenmektedir. Bu hastalar diyaliz merkezlerinden 1-2 günden daha fazla uzak kalamazlar. Çocuklarda büyüme ve gelişme geri kalır. Ayrıca bu yaş grubundaki hastalar da ileride hayatlarını kurmalarına yardımcı olacak eğitimden de yoksun kalmaktadırlar.