ONLİNE İŞLEMLER
Obezite vücuttaki yağ dokusunun aşırı fazlalaşması sonucunda kişinin sağlık problemleri yaşamasına neden olan komplike bir rahatsızlıktır.
Obezite basit bir ifadeyle vücuttaki yağlı dokunun genel sağlığı bozacak şekilde artması olarak tanımlanmaktadır. Obezite halk arasında kozmetik problem gibi algılansa da aslında ciddi bir sağlık sorunudur. Yanlış beslenme alışkanlıkları, genetik bozukluklar, hareketsiz yaşam, aşırı gıda tüketimi ve hormonal etkenler obeziteye neden olabilmektedir. Ayrıca obezite; kalp hastalıkları diyabet, cinsel fonksiyon bozuklukları, kas iskelet sistemi hastalıkları ve uyku apnesi gibi önemli hastalıklara neden olmaktadır.
Obezite vücuttaki yağ dokusunun aşırı fazlalaşması sonucunda kişinin sağlık problemleri yaşamasına neden olan komplike bir rahatsızlıktır. Obezitenin hesaplanmasında boy ve kilo değeri üzerinden yapılan Vücut Kitle İndeksi (VKİ) – Body Mass Index (BMI) hesaplaması kullanılır: Dünya Sağlık Örgütü tarafından 30'un üzeri obez, 40'un üzeri morbid obez, 50'nin üzeri süper obez olarak kabul edilir. Kişiye Özel Obezite Cerrahisi Uygun obezite hastalarına, kişiye özel tedavi yöntemleriyle obezite daha rahat bir şekilde tedavi edilebilmektedir.
Gelişmiş teknoloji ve uzman akademik kadromuzla kişiye en uygun tedavi planı sunulmaktadır. Hastanın; cinsiyeti, yaşı, yapılan tahlil ve tetkiklerin sonucu, obeziteye bağlı herhangi bir rahatsızlığının olup olmadığı göz önünde bulundurularak kişiye özel tedavi seçenekleri belirlenmektedir.
Obezite; vücut sistemleri (endokrin sistem, kardiyovasküler sistem, solunum sistemi, gastrointestinal sistem, deri, genitoüriner sistem, kas iskelet sistemi) psikososyal durum üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin yanı sıra sperm kalitesini etkilemesiyle kısırlığa varana kadar pek çok sağlık problemlerine neden olmaktadır. Kadınlarda görülen polikistik over sendromu da şişmanlıkla daha sık ilişkili bir durumdur.
Hipertansiyon, zayıf erkek ve kadınlara oranla obezite hastalarında 6 kat daha fazla ortaya çıkmaktadır. Obeziteyi takip eden hipertansiyon, özellikle abdominal obezite yani bel çevresinin kadınlarda 80 cm, erkeklerde 94 cm‘in üzerinde olması durumunda çok yüksek değerlere çıkmaktadır.
Obezite; kalp hastalıkları, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği riskini de eş zamanlı olarak fazlalaştırarak hipertansiyon gelişimi için gerekli ortamı hazırlar.
Obezite cerrahisi; morbid obeziteyi gidermek amacı ile yapılan cerrahi müdahalelerin tamamına verilen isimdir ve tıpta “bariatrik cerrahi” denilmektedir. Bariyatrik cerrahi bugünlerde, morbid obez hastalarda kilo kaybının sürdürülebilmesinde en etkili yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Hasta; diyet, fiziksel egzersiz, davranış modifikasyonu ve ilaçlar ile beklediği kiloyu veremediğinde bariatrik cerrahi devreye girmektedir.
Bariatrik cerrahi, ileri düzeyde obezite hastalığı ile yaşamlarını sürdürme mücadelesi veren hastalara, bu hastalıktan kurtulmak için sunulan bir şans olarak düşünülebilir. Bariatrik cerrahinin en önemli hedefleri; sürdürülebilir kilo kaybının oluşması, yaşam kalitesinin iyileşmesi, komplikasyon oranının azaltılması, maliyet etkinliği ve düşük mortalite oranının sağlanmasıdır. Bu hedeflere ulaşabilmek için de ameliyata alınmadan önce hastanın, bariatrik cerrahi ekibi tarafından; beslenme alışkanlıklarının, beslenme ve klinik durumunun çok iyi değerlendirilmesi, yeme davranış bozukluklarının tespiti için psikolojik bir değerlendirmeden geçirilmesi ve içerisinde diyetisyenin de bulunduğu ekiple birlikte bir ömür boyu takip edilmeleri gerekmektedir.
Midenin hacmini veya kapasitesini azaltır ve dolayısıyla erken doymayı sağlayarak kalori alımını sınırlar. Bunlar; laparoskopik ayarlanabilir mide bandı (LAGB), vertikal bantlı gastroplasti (VBG), laparoskopik sleeve gastrektomi (tüp mide=LSG) ve mide balonudur.
Diz ve kalp problemleri gibi ek hastalığı olan kişilerde ya da hiçbir hastalığı olmadığı halde vücut kitle endeksi 40 ve üzeri olan hastalarda uygulanan cerrahi bir obezite tedavi yöntemidir. Basitçe ameliyat sırasında midenin %85’lik bir hacmi çeşitli tıbbi aletlerle çıkartılıp, mide tüpleştirilir. Ameliyatın asıl amacı; midenin alabileceği gıda hacminin kısıtlanmasıdır. Tüp mide ameliyatı tek başına kilo verdirici bir yöntem değildir. Ameliyat sonrası dönemde yeni bir diyet programına uymalı ve yapabildikleri şekilde egzersiz programına uymaları gerekmektedir. Hastalar diyet ve egzersiz programına uydukları takdirde fazla kiloların %65 - %80 kadarını ilk bir sene içerisinde verebilmektedirler.
Mide balonu; fazla kilolu hastalarda cerrahi olmayan bir kilo verdirme yöntemidir. Bu yöntem endoskopik yolla mide içerisine yollanan bir balonun çeşitli özel sıvılarla şişirilerek midede belli bir hacme ulaşması sağlanır. Böylece doygunluk hissinin erkenden sağlanması ve hastanın gıda alımının kısıtlanması sağlanır. Mide balonu işlemi olan hastalar sadece mide balonunun etkisi ile kilo veremezler. Diğer işlemlerde de olduğu üzere mide balonunda da hastalar uygun bir diyet ve egzersiz programı uygulamalıdırlar.
Mide balonu işlemi; endoskopi ünitesinde anestezi uzmanı eşliğinde uygulanan sedasyon altında yapılmaktadır. Hastalar işlem sırasında herhangi bir şey hissetmezler. işlem sonrasında ise; hasta doktor kontrolünde 3-4 saat takip edildikten sonra taburcu edilmektedir.
Besin akışını azaltarak ve emici alanı bypass ederek kalori miktarını azaltırlar. Bunlar; biliopankreatik diversiyon (BPD) ve Jejunoileal bypassdır.
Hem yiyecek alımını kısıtlayıcı hem de emilimi azaltıcı yöntemlerdir. Bunlar; Roux en-Y gastrik bypass (RYGB) ve duodenal switch (DS)’dir. **Obezite ile mücadelede cerrahinin yanı sıra endoskopik yöntemlerle başarılı sonuçlar elde etmek mümkün. Cerrahi yöntemlerin risklerinden endişe eden hastalar mide balonu ve endoskopik tüp mide uygulamalarını tercih edebilirler.
Obezite cerrahisinde uygulanan pek çok yöntem vardır. Bu yöntemlerin arasında en çok uygulanan Gastrik Bypass ameliyatıdır. Gastrik Bypass ameliyatı; obeziteye bağlı hastalıkların tedavisinde uygulanmaktadır. En çok tercih edilen ve uygulanan hastalıkların başında ise; Tip 2 diyabet hastalığı gelmektedir.
Gastrik Bypass ameliyatı; hem yemek yemeyi kısıtlayıcı hem de emilimi engelleyici bir yöntemdir. Ameliyat sonrası hastanın mide hacmi daralacağı için yemek yeme isteği de azalacaktır. Böylelikle hastanın daha rahat kilo vermesi sağlanmaktadır.
‘Bu saatten sonra ameliyat işe yaramaz’
Hastanın yaşı ya da sahip olduğu kiloların fazlalığı daha genel bir söylemle bu ameliyatı olabilmek için gerekli kriterleri karşılayıp karşılamadığı ancak uzman hekim tarafından belirlenebilecek bir durumdur. Tıp alanındaki teknolojik gelişmeler sonucu hekimlerimizin tecrübe ve görüşleri sizi bu konuda aydınlatabilecek yegane belirleyici olacaktır.
‘Obezite ameliyatları çok riskli’
Obezite ameliyatları herhangi bir ameliyattan daha fazla risk taşımıyor. Ancak bu alanda yeterli tecrübesi olmayan cerrahlar tarafından, yeterli donanımı bulunmayan hastanelerde bu ameliyatların yapılması ne yazık ki ölümle sonuçlanabiliyor. Obezite ameliyatları mutlaka alanında uzman, tecrübeli bir kadro ve teknolojisiyle tam donanımlı bir merkezde yapılmalıdır.
‘Ameliyat olduktan sonra başka bir şey yapmaya gerek yok’
Obeziteden kurtulmak için en az cerrahi tedavi kadar önemli bir diğer husus ameliyat sonrası hastanın uzman hekim kontrolünde bir beslenme düzenine geçmesidir. Hastanın duygusal ve psikolojik olarak da bu yeni beslenme düzenine kendini adapte etmesi gerekmektedir. Ameliyat, hastalarda iştahın azalmasına yol açarken midenin küçülmesi de tokluk hissini arttırıyor. Böylelikle hasta eski yeme alışkanlıklarını düzeltmekte zorluk yaşamıyor.
‘Ameliyat sonrası bir daha kilo almam’
Ameliyatın tek başına yeterli olmadığını belirtmiştik. Hastaların yüzde 20’si obezite cerrahisi sonrası yeniden kilo alabiliyor hatta bir kısmı eski kilolarına dönüp yeniden ameliyat olmak zorunda kalabiliyor. Dolayısıyla ameliyat sonrası kilo alınmayacağına yönelik düşünce yanlıştır. Böyle bir durum yaşanmaması için hastanın ameliyat sonrasında beslenmesine son derece dikkat etmesi gereklidir.
‘Yemek yemek eskisi kadar haz vermeyecek’
Obezite cerrahisi sonrası kişi zorlu günler yaşayacak, yemek yeme zevkini hepten kaybedecek düşüncesi yanlış bir düşüncedir. Hastalarda yemeklere karşı olan bağlılık ve iştahın daha az olması, daha az gıda tüketildikçe midenin küçülmesi, tokluk hissinin daha hızlı ve belirgin yaşanması gibi nedenlerle diyet yapar gibi zorluk çekmeden yeterli ve dengeli beslenme mümkün olacaktır. Ameliyatların, kişilerin gıdalardan alacağı tat ve haz konusunda engelleyici bir sonucu yoktur.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nde fazla sorunu yaşayan hastalar değerlendirilip en uygun tıbbı yardım yapılmaktadır. Endokrinoloji, diyetisyenlik, genel cerrahi ve gerektiğinde psikiyatri, göğüs hastalıkları, kardiyoloji desteği ile zayıflama için en uygun destek verilmesi amaçlanmaktadır. Yoğun bakım hizmetimiz ise en ileri teknoloji ile tek kişilik odalarda sağlanmaktadır. Robotik sistem ile bu ameliyatlar minimum cerrahi travma ile yapılabilmektedir.
Alanında uzmanlaşmış bir ekip tarafından multidisipliner yaklaşımla obezite profiliniz çıkartılır ve uygunluk durumunuza göre cerrahi işlem yapılır. Bu amaçla son 5 yılı şişman olarak ve son 2 yılında şişmanlıkla mücadele içinde olmuş hastalarımıza cerrahi önermekteyiz. Bunun yanı sıra vücut kitle indeksi (VKİ) 35 ve üzerinde tansiyon, şeker, kolesterol yüksekliği, uyku apnesi gibi ek hastalığı olanlara ya da VKİ 40 ve üzerinde hiç bir hastalığı olmayan şişman hastalarımıza da obezite ile ilgili cerrahiyi önermekteyiz.
Bariatrik cerrahinin uzun süreli ve başarılı bir sonuç vermesi, hastanın ömür boyu beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerine bağlıdır. Diyetisyen tarafından, ameliyat sonrası hastaların beslenme durumlarının takibi, bariatrik cerrahi sonrası başarının artması için önemlidir. Diyetisyenin görevi, ameliyat öncesi ve sonrası dönemde ASMBS’nin klavuzuna göre hastaların beslenme durumlarının değerlendirilmesi ve ameliyat sonrası dönemde beslenme desteği için diyet danışmanlığı yapmaktır. Bu konuda yapılan araştırmalar, ameliyat sonrası diyetisyen takibini sürdüren hastaların, ameliyattan sonra daha başarılı oldukları, beden kitle indekslerindeki azalmanın daha fazla olduğu, daha az kalorili beslendikleri ve beslenme davranışını değiştirmekte daha başarılı oldukları hakkında veriler sunmaktadır. Ayrıca, destek grupları ve benzeri motive edici toplantılara katılan hastaların, katılmayanlara göre, kilolarından daha fazla oranda kaybettikleribelirtilmektedir. Destek gruplarında hastaların faydalanabileceği noktalar; sosyal destek, deneyim alışverişi, sorumluluk ve diyete bağlayıcı ipuçları edinme olarak sıralanabilir.
Ameliyat ile oluşturulan yeni mide kesesi yaklaşık 150 ml gıda alabilecek kapasiteye sahiptir. Mide kesesinin iyileşmesini sağlamak için dört hafta boyunca sulu-yumuşak ve püre haline getirilmiş gıdalar alınmalıdır. Beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı değişikliği kilo kaybı için esastır. Ancak bunu yaparken mide rahatsızlığı, vitamin ve mineral eksikliklerine yol açmamak önemlidir. Ameliyat sonrası yeme düzeni 4 aşamalı bir süreçle takip edilir ve aşamalardaki geçişler mutlak surette doktor onayı ile yapılmalıdır.
1. Aşama: Berrak sulu gıdalar yaklaşık olarak ameliyattan 3 gün sonra, berrak sulu gıdalara (çay, su, komposto, elma suyu, et suyu vb) başlanır. Hasta bu gıdaları tolere ettiğinde 5 ve 6'ncı gün ilave olarak çorba, yoğurt, bisküvi, beyaz peynir ilave edilir. Hasta bu gıdaları azar azar ve sık aralıklarla almalıdır.
2. Aşama: Sulu, yumuşak ve blenderdan geçirilmiş gıdalar. Sulu yumuşak ve blenderdan geçmiş gıdalara ameliyat sonrası 4 hafta devam edilmelidir. Yumuşak meyveler (kayısı, seftali, çilek, karpuz vb.) kolaylıkla alınabilir. Sert meyveler ise blenderdan geçirilmelidir. Protein eksikliği olmaması için hasta günde 70 gram protein almalıdır.
3. Aşama: Yarı-katı gıdalar. Ameliyattan 4 hafta sonra yarı-katı kıvamlı gıdalara geçilir. Artık mide kesesi iyileşmiş durumdadır. Yumuşak ve yarı-katı gıdalar rahatlıkla tolere edilebilir. Öğünlerde öncelikle protein içeren gıdalara odaklanmak, yağ ve şeker oranı yüksek ve sindirimi zor olan yiyeceklerden kaçınmak gerekir.
4. Aşama: Az yağlı, katı gıdalar. Ameliyattan yaklaşık 3 ay sonra sınırlamalar kalkmıştır. İyi çiğnemek kaydıyla tüm katı yemekler, kırmızı et, çiğ sebze ile çiğ meyve yenebilir. Şeker ve tatlılardan, kremalı çorba, sos, tereyağı, kızarmış gıdalar ve fast food gibi yüksek yağlı gıdalardan kaçınmak gerekir.
Başarılı bir şekilde sonuçlanmış bir Bariatrik Cerrahiyi tanımlarken, hastanın sahip olduğu fazla kilolarını %50-70 oranında vermiş olması ve ameliyat sonrası yeni ve düzenli bir beslenme alışkanlığı kazanarak, bu alışkanlığı sürdürmesi olarak ifade edebiliriz.
Hastanın aynı zamanda bu yeni yeme alışkanlığını fiziksel aktivite ile de desteklemesi kaybettiği kiloları geri almasına engel olarak ameliyatın başarısını sürekli kılacak bir etkendir. Ameliyat sonrası başarısızlık ise, belirlenen hedeflere ulaşamama ve verilen kiloların zaman içerisinde eski düzeyde geri alınması olarak tanımlanabilir. Başarılı bir operasyonun sonrasında hastanın yeni yaşam düzenine girerek eski yeme bozukluklarından kendini arındırması ve bu konuda devamlılık sağlaması verilen kilonun korunması için de çok kritik bir öneme sahiptir.
18-60 yaş aralığında olup vücut kitle indeksi (VKİ) 40 kg/m2 ve üzeri olanlar ile VKİ 35-40 kg/m2 ile birlikte tip2 diyabet gibi metabolik bozukluklar, kardiorespiratuvar hastalık (hipertansiyon), uyku apne sendromu, ciddi eklem hastalığı (artroz), polikistik over sendromu (PCOS), obeziteye bağlı ciddi psikolojik problemler gibi eşlik eden hastalıklardan en az ikisinin var olduğu hastalar ameliyat olabilir.
Cerrahi tedaviye karar vermeden önce hastada obezitenin en az 5 yıldır var olması ve 5 yıl kilo vermek için çaba sarfetmiş olup başaramamış olması, hastanın hormonal hastalıklarının bulunmaması gerekmektedir. Ayrıca alkol ve ilaç bağımlısı olmamalıdır. Hasta ameliyat yöntemini çok iyi anlamalı ve ameliyattan sonra uyum sağlayabilecek durumda olmalıdır.
Vücut kitle indeksi; kişinin ideal kiloda olup olmadığını gösteren hesaplama yöntemine denir.
Vücut kitle indeksinizi bu linki tıklayarak hesaplayabilirsiniz.
Obezite cerrahisinde uygulanan yöntem sayesinde büyük karın kesisi açılmadığı için ameliyat sonrasında ağrı çok azdır. Operasyon sonrası hastalar ayağa kaldırılarak yürütülürler. Hasta sağlığının gözlemlenmesi sonucunda doktorun uygun gördüğü tarihte hasta taburcu edilir. Operasyondan kısa bir süre sonra hasta aktif olarak yaşantısına devam eder. Gerekli doktor kontrollerinin aksatılmadan devam ettirilmesi durumunda kilo verme süreci de sağlıklı olarak devam eder.
Obezite cerrahisinden sonra eskisi kadar acıkma ve yemek yeme kapasitesi olmadığı için tüketilen besin miktarları oldukça azalıyor. Yine de şekerli yiyecek, içecek ve alkol tüketilmemesi öneriliyor. Genel kontroller olası aksiliklerin önüne geçmek için önemli bir unsuru oluştururken, tüm bu koşullara uyan kişilerin yaklaşık 12 ayda fazla kilolarının en az yüzde 50-60'ını kaybedebileceği öngörülüyor.
Obezite ameliyatı sonrası hasta hangi egzersizleri yapabileceğini doktora mutlaka danışmalıdır ve doktorun önerdiği en uygun zaman diliminde egzersizlere başlanmalıdır. Obezite cerrahisi olan hastalar sadece ameliyatın etkisiyle istenilen kiloyu veremezler. Diğer yöntemlerde de olduğu üzere hastalar uygun bir diyet programı ve beraberinde egzersiz yapmaları gerekmektedir.