ONLİNE İŞLEMLER
Genel Cerrahi Kliniğimiz genel cerrahi branşının gerektirdiği her türlü alt yapı ve donanıma sahip olarak uzman kadrosuyla hizmet vermektedir.
Genel Cerrahi uygulamalarının en problemli ve zor olguları şüphesiz kanserlerdir. Kliniğimizde mide, pankreas, kalın bağırsak, karaciğer kanserlerinin tedavileri güncel tıp pratiği göz önünde tutularak yapılmaktadır. Bu bağlamda kalın bağırsak kanserlerinde laparoskopik (kapalı) yöntem bir rutin halinde uygulanmaktadır.
Diğer karın içi kanserlerde de en gelişmiş teknolojik gereçlerin yardımıyla yenilikçi bir anlayışla tedavi prensipleri benimsenmektedir. Meme kanserleri en sık karşılaşılan ve sonuçları çoğunlukla başarılı geçen operasyonlardır. Bu hastalığın cerrahi tedavisindeki güncel yaklaşımlar ön planda tutularak, kliniğimizde memenin korunduğu ve koltuk altına yapılan girişimlerin minimalize edildiği bir yaklaşım uygulanmaktadır.
Ülkemizde sık görülen guatr ve tiroid kanserlerine yaklaşımda da kliniğimiz öncü bir bilimsel seviyede hizmet vermektedir. Genel cerrahinin en sık yapılan prosedürleri fıtık ve safra kesesi operasyonlarıdır. Bu uygulamalar kliniğimizde laparoskopik (kapalı) yöntemle ve güncel en üst düzey teknolojik gereçler kullanılarak yapılmaktadır.
Acil cerrahinin gerektirdiği her türlü donanıma sahip olan ünitemizde, her türlü hizmet üst düzey olarak hızla verilmektedir. Genel Cerrahi Kliniği hasta merkezli bir anlayışla hizmet vermeyi ilke edindiği için ameliyat dışı girişimlerde de güncel tıp uygulamalarını takip etmektedir. Bu bağlamda hem endoskopik girişimler hem de ameliyatsız hasta takipleri kliniğimizde başarıyla uygulanmaktadır.
Proktoloji, makat (anal bölge) hastalıklarıyla ilgilenen bilim dalıdır. Genel Cerrahi uygulamaları içerisinde “Kolorektal Cerrahi” başlığı altında yer almaktadır. Genel cerrahi uygulamalarının geniş yelpazesi içerisinde bulunan anal bölge hastalıklarının tedavisi, hastalıkların çeşitliliği gerekse de bölgenin hassasiyeti nedeniyle tecrübe gerektirmektedir.
Proktolojik Hastalıklar Nelerdir?
Proktolog Kimdir?
Anal bölge hastalıkları ile özel olarak ilgilenen cerrahlara verilen isimdir. Cerrahinin tüm alanlarında olduğu gibi anal bölge hastalıklarında da alana özgül çalışma (spesifikleşme) beraberinde tecrübeyi, tecrübe de başarıyı getirir.
Halk arasında basur olarak da bilinen hemoroidler (ya da hemoroidal yastıkçıklar) bir hastalık olmayıp vücudumuzda bulunan ve gaz-gaita tutulması, büyük abdest sızıntısının önlenmesi gibi önemli fonksiyonları olan içerisinde damarsal ağlar barındıran normal anatomik yapılardır. Hayat konforu üzerine direk etkili bu görevleri nedeniyle tedavisi hassasiyetle ele alınmalı hele hele ameliyatla bu yapıların çıkarılması yönünde karar verirken çok daha dikkatli olunmalıdır.
Bazen bu anatomik yapıdan kaynaklanan ıkınma ile dışarı çıkma-sarkma, damarlarda oluşan tahribat ve yırtılmaya bağlı olarak kanama gibi şikayetler oluşabilmekte ve mevcut durum hemoroid değil “Hemoroidal Hastalık” olarak isimlendirilmektedir.
Hemoroidler anüste bulundukları yerlere göre iç ve dış olarak ikiye ayrılırlar. Anüs dışında bulunan hemoroidal yastıkçıklardan kaynaklanan hemoroidal hastalıkta en belirgin şikayet hastanın eline gelen, oturmakta-haraket etmekte güçlük çekmesine neden olan ağrılı şişliklerdir. Bu durum sıklıkla hemoroidal pakenin içerisindeki kanın pıhtılaşması nedeniyle oluşur ve “Tromboze hemoroidal hastalık” olarak isimlendirilir. İç hemoroidal hastalık da ise makatın iç bölümünde bulunan hemoroidal yastıkçıklardan kaynaklanır. Hastalarda en sık dışkılama sırasında ortaya çıkan ağrısız, parlak kırmızı renkli taze kanama, makatta “meme oluşumu” olarak ifade edilen, hastanın kendisinin tuvalet esnasında iterek içeriye soktuğu çıkıntıların oluşumu şikayetleri görülür. Bu aşamada gerekli önlemler alınmaz ise hastalığın ilerleyen dönemlerinde makattan sarkan pake hasta tarafından içeri itilemez ve buna bağlı olarak büyük abdest sızıntısı – makatta kaşıntı – hijyen sorunları da şikayetlere eklenir.
Tedavi hastalığın evresine göre gerçekleştirilir. Diyet uygulamaları, kabızlığı engelleyen yaklaşımlar ve ilaçla tedavi, ilk evrelerde tamamen hastalığı ortadan kaldırabilme özelliğine sahiptir. İleri evrelerde ve hatta gereklilik halinde yapılacak bir ameliyattan sonrada bu uygulamalara mutlaka devam edilmelidir.
Anal bölgenin son derece hassas ve ağrıya duyarlı bir bölge olması nedeniyle hemoroidal hastalığın tedavisi, son derece dikkatle ele alınmalıdır. Ameliyatla gerçekleştirilebilecek yanlış bir uygulamanın, ardından başkaca ameliyatların uygulanmasını gerektirecek ve kişinin ömür boyu müzdarip olmasına sebep olabilecek bir dizi soruna neden olabileceği unutulmamalıdır.
Öncelikle “hemoroidler” tüm insanlarda bulunan, kan damarlarından oluşan, doğal bir yapının adıdır yani bir hastalık değildir. Hemoroidler makat bölgesinde bulunurlar ve anal kanalın tam kapanmasını sağlayan, istemsiz ve gaz ve dışkı çıkışını engelleyen bir nevi sübap görevi gören mekanizmanın önemli bir parçasıdır.
Bu yapıların kronik kabızlık, aşırı ıkınarak dışkılama ve gebelik gibi nedenler ile bozulması durumunda hemoroidlerden kaynaklanan kanama-sarkma gibi şikayetler ortaya çıkar. Bu durum hemoroidal hastalık olarak isimlendirilir.
Hemoroidal Hastalık Belirtileri Nelerdir? Hemoroidal hastalığın en önemli belirtisi kanamadır. Bu kanama genellikle büyük abdest sonrasında ortaya çıkan damlama şeklinde olur.
Hastaların bir diğer önemli şikayeti makatta ele gelen, meme adı verilen yumrulardır. Bu durum normalde anal kanalın içerisinde bulunup ancak dışkılama sırasında bir miktar dışarıya çıkıp sonrasında tekrar anal kanala dönmesi beklenen hemoroid pakelerinin sarkması nedeniyle olur.
Hemoroidal Hastalık Tanısı Nasıl Konulur? Hemoroidal hastalıkta tanı bu konuda uzmanlaşmış Genel Cerrahi uzmanlarınca konur. Hastanın şikayetlerinin dinlenmesi sonrasında özellikle ıkındırılarak yapılan muayene ile hem hastalığın tanısı konur hem de sonrasında tedavi şeklini de belirleyecek olan evresi de belirlenmiş olur.
Tanı aşamasında vurgulanması gereken en önemli noktalardan biri de endoskopik muayenedir. Zira rektal kanama her zaman hemoroidlerden kaynaklanmaz bazen kalın bağırsak ve rektum (kalın bağırsağın son bölümü) kanserlerinin belirtisi olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Dolayısıyla bir hastaya hemoroidal hastalık nedeniyle tedavi planlaması yapılırken en azından kalın bağırsağın son bölümünün gözle değerlendirilmesi anlamına gelen sigmoidoskopik inceleme mutlaka yapılmalıdır.
Hemoroidal Hastalık Tedavisi Nasıl Olur? Öncelikle şunu vurgulamaka gerekir ki anal bölge hastalıklarının tümünde tedavi şekli ne olursa olsun hastaya beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri mutlaka detaylı bir şekilde anlatılmalıdır. Burada kastedilen kabızlığı engellemek için yapılacak olan diyet düzenlemeleri (posalı gıda ile beslenme, su tüketiminin artırılması ve egzersiz) ve tuvalet alışkanlıklarının düzeltilmesi (aşırı ıkınmanın engellenmesi, tuvalette uzun süre kalma vs) dir.
Bunun dışında hemoroidal hastalıkda tedavi, medikal (ilaçlarla) ve cerrahi olarak ikiye ayrılır. Öncelik hemen her zaman medikal tedavi olmalıdır. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde eğer yaşam tarzı değişiklikleri ve medikal tedaviye cevap alınamadıysa cerrahi tedavi uygulanabilir.
Hemoroid Nedir? Hemoroidler her insanda bulunan, kan damarı yapılarından oluşan görevi makatın tam kapanmasını sağlamak olan anal bölgede yerleşik doğal yastıkçıklardır.
Dış Hemoroid Nedir? Makatın hemen dışında yerleşik, içerisine pıhtılı kan bulunması durumunda dışarıdan çıplak göz ile de görülebilecek yapılardır. Hastalığı durumunda iç hemoroidlerden farklı olarak ağrı şikayeti biraz daha belirgin hale gelmektedir.
4. Evre Hemoroid Nedir? Hemoroidal hastalık kendi içerisinde 4 evrede incelenir. 4. Evre hastalık dendiğinde normalde anal kanalın içerisinde bulunması gereken hemoroidal yapılar tamamen dışarı çıkmış ve içeri giremeyecek boyuta (ödem vs nedenler ile) ulaşmış demektir.
Tromboze Hemoroid Nedir? Damarsal yapılardan oluşan hemoroidlerin içerisindeki kan dolaşımının durması nedeniyle pıhtı oluşması durumudur.
Dış Basur Memesi Nasıl İner? Gerek dış gerekse iç basur memesi yapılacak tedavi uygulamalarının yanı sıra sıcak su uygulamaları ile ciddi bir şekilde küçülür. Burada kastedilen sıcak suya oturmaktan ziyade duş başlığı makata yapılacak olan (water jet) sıcak su uygulamalarıdır.
Basur Memesi Küçülür Mü? Elbette.Dikkatle düzenlenen tedavi ve hasta uyumu ile birlikte şikayetler geriler.
Basura Ne İyi Gelir? Doğru bilinen yanlışların, halk arasında kulaktan dolma bilgilerin en fazla olduğu hastalık gruplarından biri hemoroidal hastalıktır. Bu nedenle basura bu konuda uzmanlaşmış bir hekimin vereceği tedavi iyi gelir.
Basur İçin En Etkili İlaç Nedir? Böyle bir tek ilaç yoktur. Bu durum basurun o esnada hangi evrede olduğu, hastanın yaşam tarzı vs gibi bir çok değişkene bağlıdır.
Basura Zeytinyağı İyi Gelir Mi? Basurun tedavisinde temel odaklanılması gereken konulardan biri de kabızlığın engellenmesidir. Zeytin yağı ve akdeniz tipi beslenmenin bu konudaki olumlu etkisi kesindir.
Aloe Vera Hemoroid Tedavisi İçin Kullanılır Mı? Aloe Vera kullanılarak yapılan çalışmalar olmuştur. Ancak bu konuda etkisi kesin değildir.
Basur İçin At Kestanesi Kullanılır Mı? At kestanesi ekstresi bir takım ilaçların içeriğinde de bulunmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki tıbbi olarak hazırlanmış bir ilaç ile aktarlardan alınacak bir ürün karşılaştırılamaz. En başta ifade ettiğimiz gibi mutlaka konusunda uzman bi hekimin görüşü alınmalıdır.
Basur Memesi İçeri Sokulur Mu? Evet sokulur. Bu işlem dışarıda durması halinde ödemlenerek iyice şişecek ve içeriye girmesi güçleşecek bir hemoroid pakesinin normal pozisyonuna gönderilemsi anlamına gelir. 3 evre hastalıkta dışarı sarkan bu memeleri hasta eliyle kendisi içeriye itebilir.
Basur Patlatılır Mı? Burada basurun patlaması ile kastedilen basurun içerisinde olan kan damarlarının çatlaması ve kanama olma durumu ise evet patlayabilir. Ancak bu işlem cerrahi tedavi uygulamaları arasında yoktur, yani patlatılmaz.
Basur Patlarsa Ne Olur? Kanama meydana gelir. Bu kanama hastanın durumuna göre kendi kendini sınırlandırabilir bazen de müdahale edilmesi gereken acil bir duruma sebebiyet verebilir.
Anal fissür kelime anlamı olarak makat çatlağı anlamına gelmektedir. Makat bölgesi, duyusal sinir uçlarından zengin olması nedeniyle çok hassas bir bölgedir. Bu nedenle burada oluşacak bir çatlak son derece hassas ve ağrılı olma özelliğine sahip olup hastanın tüm konforunu ve yaşam kalitesini bozabilmektedir. Hastalar, “makatta zonklayıcı- çok şiddetli” olarak tarif ettikleri ağrıdan, kanamadan ve kaşıntıdan şikayetçidirler. Bazen ele küçük bir şişlik gelmesi de mevcut şikayetlere eklenebilir.
Hastalık, genellikle uzun süren bir kabızlık dönemi sonrası ya da ishal sonrası yani makat bölgesinin normal çalışma şekli dışında aşırı ve zorlayıcı bir biçimde çalışmasıyla ortaya çıkmaktadır. Bu esnada makat ile cilt arasındaki sınır bölgesinde bir yırtık oluşmakta ve genellikle bu durum her büyük abdest yapımı sonrasında en az birkaç saat süren zonklayıcı ağrılara neden olmaktadır. Bu durum iç makat kasındaki aşırı kasılma (spazm) nedeniyle olmaktadır.
Hastalığın tanısı, hastalığın öyküsünü dinlemek ve muayene ile konulur. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu bu bölgede oluşabilecek diğer hastalıklar ile karıştırılmamasıdır.
Tedavi, bu bölgenin tüm hastalıklarında olduğu gibi kabızlığın düzeltilmesi ile başlar. Kabızlığın düzeltilmesi, sıvı ve lif alımının artırılması ile kişinin günde 1 kez yumuşak kıvamda büyük abdest yapmasının sağlanması hedeflenir. Sadece büyük abdest yumuşatıcılar verilerek hastanın ishal haline getirilmesi mevcut şikayetlerin daha da artması anlamına geleceğinden dikkatli olunmalıdır.
Tedavide hedef iç makat kasındaki spazmın ortadan kaldırılmasıdır. Bunun için öncelikle sıcak uygulamalar (duş başlığı ile makata sıcak su uygulaması) ve özel pomatlar kullanılır. Bu uygulamalar ile şikayetlerde kısmen düzelme veya gerileme durumunda ulması yapılabilir. Anal fissür tedavisinde ameliyat en son tercih olarak düşünülmelidir. Ameliyat kararı veya uygulanacak ameliyatın tipi bu alanda tecrübeli cerrahlar tarafından kararlaştırılmalıdır.
Makat bölgesinde genellikle kabızlık sonrasında meydan gelen, hassas makat cildinde oluşmuş yırtıklara makat çatlağı ismi verilmektedir.
Anal Fissür (Makat Çatlağı) Belirtileri Anal fissürün en önemli belirtisi özellikle dışkılama esnasında oluşan ve sonrasında da bir müddet devam eden şiddetli makat ağrısıdır. Bu ağrı hastalımız tarafından genellikle “cam kırıklarını dışkılarmışcasına” şeklinde ifade edilmektedir. Bu ağrının endişesiyle kabızlık meydana gelmekte ve “ağrı-kabızlık-spazm” şeklinde bir kısır döngü oluşmaktadır.
Anal Fissür (Makat Çatlağı) Tanısı Nasıl Konulur? Anal fissür tanısı direk bakı ile kolaylıkla konulabilir. Anal bölgenin hemen giriminde lineer bir yırtık tarzında görünümün olması hastanın tanısının konması için yeterlidir.
Bu konuda yapılan en sık hatalardan biri hastaların parmak ile muayene edilmeye çalışılmasıdır. Konu ile spesifik ilgilenen bir hekim (Kolorektal Cerrah, Proktoloji Uzmanı) bu hastalara asla parmakla muayene yapılmayacağını da bilir.
Anal Fissür (Makat Çatlağı) Nasıl Tedavi Edilir? Anal fissür hastalığının tedavisinin temelini bu hastalığa sebep olan makat kasının aşırı kasılmasının (spazmın) gevşetilmesi oluşturur. Anal bölgenin iç tarafında bulunan ve adına “İnternal Anal Sfinkter” denilen bu kasta oluşan spazmın giderilmesi ile hastalık düzelir.
Bu spazmın giderilmesi için öncelikle diyet değişiklikleri ve sıcak su uygulamaları, gevşetici krem tedavileri, kas gevşetici enjeksiyon işlemi yapılabilir. Cerrahi, kronik vakalar dışında en son alternatif olarak düşünülmelidir.
Anal Kas Gevşetici Enjeksiyon işlemi nedir?, Nasıl Yapılır? Hastaların ameliyatsız tedavi edilmesi noktasında baş vurulacak en önemli basamak, kas gevşetici enjeksiyon uygulamalarıdır. Herhangi bir anaestezi uygulaması gerekmeden yapılabilecek olan bu uygulama sonrasında hastaların şikayetlerinde 5-7 gün içerisinde ciddi gerileme olabilmekte ve işgücü kaybı ortadan kalkmaktadır.
İşlemin uygulanması konusunda tecrübe büyük önem taşır. Gerek uygun dozun belirlenmesi gerekse de uygulama alanının doğru planlaması işlemin başarısına direk etki etmektedir.
Anal Fissür (Makat Çatlağı) Ameliyatı Nasıl Yapılır? Medikal tedavi, diyet değişiklikleri ve anal kas gevşetici enjeksiyon uygulamalarından fayda görmeyen hastalar için ameliyat söz konusu olur.
Ameliyat yine bu alanda aşırı kasılmanın (spazmın) olduğu iç kasın gevşetilmesine yönelik olmaktadır. Tecrübeli ellerde, kısa süre içerisinde ve güvenle gerçekleştirilecek bir ameliyat sonrası hastaların şikayetleri hızla gerilemektedir.
Fissür tehlikeli mi? Hayır tehlikeli değildir. Hastaların, bu ağrıya tahammül etmelerine gerek olmayan, kolaylıkla tedavi (gerek medikal gerekse cerrahi olarak) edilebilecek bir hastalıkdır.
Makatta iltihaplanma neden olur? Tedavisi geciken anal fissür hastalarında, fissürün olduğu alanın hemen altında iltahaplanma meydana gelebilir. Bu durum hastalığın yönetilmesini daha güç hale getirir.
Anal fissür nasıl ortaya çıkar? Hastalık sıklıkla şiddetli bir kabızlık sonrası sert ve şekilli bir gaitanın anal kanaldan çıkarken makat bölgesinde oluşturacağı küçük bir yırtığı takiben meydana gelir. Benzer durum bazen de bir ishal atağı sonrasında başlayabilir.
Fissür memesi nasıl geçer? Fissüre ait meme oluşması artık hastalığın kronik hale geldiğinin de bir göstergesidir. Bu durumda artık cerrahi söz konusu olur ve bu meme kısa bir operasyon ile ortadan kaldırılır.
Makat yırtığı kendiliğinden geçer mi? Sıcak su uygulamaları ile kendiliğinden geçme eğilimi gösterse de eğer başlangıç aşamasında ciddi bir şekilde tedavi edilmezse daha sonra hastalık kronik forma dönebilir.
Fissür tedavi edilmezse ne olur? Anal fissür tedavi edilmez ise hastalık kronik hale gelir ve hastaların ağrı nedeniyle tuvalet kabusu oluşur. Bunun yanısıra fissüre bağlı apse, makatta ortaya çıkacak olan cilt katlantılarıda ortaya çıkabilmektedir.
Makat çatlağı olan ne yememeli? Tüm anal bölge hastalıklarında olduğu gibi günde bir kez yumuşak kıvamda büyük abdest yapmayı sağlayacak şekilde beslenilmesi çok önemlidir. Bu amaçla posalı gıdalardan oluşan diyet düzenlemelerinden hastalar sıklıkla fayda görmektedirler.
Makat çatlağına zeytinyağı iyi gelir mi? Halk arasında bu konuda ciddi bir yanlış anlaşılma vardır. Zeytin yağı akdeniz tipi beslenme içerisinde kullanıldığında yumuşak büyük abdest (ama ishal değil) yapma noktasında faydalı olabilir ancak lokal olarak yani yaraya sürülerek oluşacak bir faydası yoktur.
Fistül tanım olarak iç organların kendi arasında ve ya iç organlar ile vücut yüzeyi arasında gelişen, küçük tünelcikler şeklinde anormal yapılardır. Anal fistülde ise bu durum anal kanal ile cilt arasında oluşan bir kanal olarak ortaya çıkar. Hastalıkla hemen her zaman anal bölgede gelişen bir apseyi takiben başlar. Bu bağlamda anal apselerin daha başlangıç aşaasında etkin bir biçimde tedavi edilmeleri anal fistül gibi tedavisi oldukça zahmetli olan bu hastalığın da gelişimini azaltır.
Anal fistül hastaları sıklıkla makatta sürekli-künt bir ağrı hissi, dışkılama esnasında iltahap veya kan gelmesi, kötü-kokulu akıntı ve kaşıntı hissinden müzdariptirler. Kendiliğinden iyileşmelezler ve cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyarlar.
Anal fistüllerin tanısı, konu hakkına tecrübeli Genel Cerrahi Uzmanları tarafından muayene esnasında konur. Anal Fistül Tiplendirilmesi-Evrelemesi için MR, Endo Anal Ultrasound gibi tetkiklere ihtiyaç duyulmaktadır.
Anal fistüllerin yaklaşık %70’i anal sfinkterler ile sınırlı ilişkisi olan “basit” olarak nitelenen tipdedirler. Ancak unutulmamalıdır ki tedavinin şeklini belirleyecek olan bu tiplendirme mutlaka dikkatle ve görüntüleme yöntemleri kullanılarak yapılmalıdır. Anal Fistüller %30 oranında ise kompleks olup bunların tedavisinde setondan lazer gibi sofistike yöntemlere kadar bir çok alternatif vardır. Tedavide ana amaç büyük abdest tutmayı sağlayan kaslara hasar verilmemesi olmalıdır.
Anal fistül hastalığının tedavisi uzun ve sabır gerektirmesi, bu süreç içerisinde büyük abdest tutmayı sağlayan kaslara hasar verme olasılığı bulunması gibi nedenlerden dolayı bu konuda tecrübeli Genel Cerrahi Uzmanları tarafından güncel yöntemlerle tedavi edilmelidir. Konu ile ilgili bir videoyu sitemizin videolar bölümünden izleyebilirsiniz.
Makat ile cilt arasında oluştuğunda anal fistül dediğimiz durumun bu kez kadın hastalarda makat ve vajen arasında oluşmuş olan haline rektovajinal fistül ismi verilmektedir.
Perianal Fistül Nedir? Perianal fistül veya anal fistül aynı hastalığı tarif etmek için kullanılan isimlerdir.
Perianal Fistül Çeşitleri Perianal fistüller makatın hemen etrafındaki kas yapısı ile olan ilişkilerine göre isimlendirilirler. Günlük pratiğimizde en sık gördüğümüz perianal fistüller kaslar ile ilişkisi minimal ya da hiç olmayan Basit fistüller, sadece iç makat kasının içerisinden geçerek anal kanala ulaşan
İntersfinkterik fistüller, her iki kas yapısını da geçerek anal kanala ulaşan Transsfinkterik fistüllerdir. Bunların dışında yönetilmesi oldukça güç Suprasfinkterik (tüm anal kanal kaslarını içine alan) ve Ekstrasfinkterik (rektumun anormal bir lokasyonundan rektuma açılan) fistüller de bulunmaktadır.
Anal Fistül Hastalığı Nedir? Makat ile cilt arasında oluşan anormal tünellere anal fistül ismi verilmektedir.
Anal Fistül Tehlikeli Mi? Evet, eğer hastalık uzun süre tedavi edilmezse oluşan kronik enfeksiyonlar hastanın ciddi şekilde sağlığını tehdit edebilmekte ve ile makat kasları tahrip olabilmektedir.
Fistül Tedavisinde Kullanılan İlaçlar Nelerdir? Akut enfeksiyon durumlarında antibiyotik tedavisi mevcut durumun yatışmasında kullanılabilir. Ancak hastalığın kesin tedavisi cerrahidir.
Anal Fistül Kendiliğinden Kapanır Mı? Hastalık bazen sessiz bir şekilde (akıntının minimal olduğu ağrının oluşmadığı) ilerleyebilir. Bu durum hastalar tarafından iyilik olarak değerlendirilebilir ancak kısa-orta vadede fistül yeniden açılacaktır yani anal fistül kendiliğinden kapanmaz.
Makattan Gelen İltihap Neden Olur? Birçok farklı hastalıkda makat içerisinden iltahap gelebilmektedir. Anal fistül hastalığı özelinde ise burada ortaya çıkan anormal tünelin bir ucu da makat içerisinde bulunur. Bu durumda da genellikle dış uçtan olan akıntı-iltahaplanma bazı durumlarda makattan da gelebilmektedir.
Perianal Fistül Tedavi Edilmezse Ne Olur? Hastalık, oluşacak anal apse-fistül (akut-kronik form) atakları seyreder. Bu ataklar makatın hemen etrafında bulunan oldukça hassas bir mekanizma ile çalışan makat kaslarını ciddi bir şekilde tahrip olmasına neden olur.
Perianal Fistül Ameliyatı Nasıl Yapılır? Perianal fistülde birçok ameliyat yöntemi tarif edilmiştir. Burada odaklanılması gereken nokta hastalığın hangi evrede (makat kasları ile olan ilişkisi) olduğudur. Eğer doğru bir sınıflama yapılmamışsa uygulanacak tedavi ne olursa olsun sonuç başarısız olacaktır.
Perianal Fistül Nüksü Nedir? Hastalığın doğru bir şekilde tedavi edilmemesi durumunda başlangıçta bulunan şikayetlerin yeniden ortaya çıkmasına perianal fistülde nüks (yineleme) ismi verilir.
Fistül Ameliyatı Olmazsam Ne Olur? Makat bölgesinde oluşacak ve sosyal konforu oldukça kötü etkileyen akıntı ve buna bağlı kötü koku yakınmalarının devam eder ve hastalık kronikleşir. Uzun dönemde makat apsesi ve büyük abdest tutamama gibi yakınmalar da meydana gelebilir.
Pilonidal sinüs (kıl dönmesi) vücudun tüm bölgelerinde (kasık, saçlı deri, parmak arası vs) görülebileceği gibi genellikle kuyruk sokumunda ortaya çıkan, içerisinde kıl ve iltahab bulunan küçük keseciklerden oluşan bir hastalıktır. Hastalık genellikle genç erişkin erkeklerde görülmektedir. Obezite, aşırı terleme, tüylü vücut gibi nedenler hastalığın oluşmasına zemin hazırlar.
Pilonidal sinüs sıklıkla dökülen tüy ve kılların bu alanda birikmesi ve özellikle de sıcak ve ter ortamında, vücudun hareketleri ile kılların deri altına girerek önce küçük kistik yapılar oluşturması sonrasında iltahap ve akıntıya neden olmasıyla başlar. Masa başı işler gibi uzun süre oturarmak zorunda olunan işlerde çalışanlarda daha sık görülmesi de bu sebepledir.
Hastalar kuyruk sokumlarında ağrı ve sürekli akıntıdan şikayet ederler. Çamaşırın üzerine de geçebilen bu akıntı hayat konforunu ciddi bir şekilde bozar. Bazense hastalık “akut apse” formuyla ortaya çıkar. Bu durumda ise kuyruk sokumundaki ağrı dayanılmaz bir hal alır ve ateş halsizlik gibi ek belirtiler de ortaya çıkabilir. Acilen müdahale edilmesi gerekir.
Başlangıç aşamasındaki hastalık, basit hijyen kuralları, uygun temizlik ve epilasyon gibi yöntemlerle kolayca çözümlenebilir. Ancak hastalığın ilerleyen durumlarda kalıcı çözüm için başka tedavi yöntemleri uygulamak gerekir.
Pilonidal sinüs cerrahisi üzerinde onlarca yöntem tarif edilmiştir. Bu ameliyat yöntemleri bilimsel araştırmalar ile birbirleriyle karşılaştırılmış ve üstünlükleri ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Buu hastalık ve hasta grubuyla, askeri hekim geçmişimiz nedeniyle, en çok karşılaşan ve doğal olarak en çok tecrübeye sahip olan cerrahlardan biri olarak tecrübelerimiz göstermektedir ki, tedaviside olabildiğince ameliyatsız ya da minimal invazif yöntemlerle gerçekleştirilecek ameliyatlar uygulanmalıdır. Uygun bir şekilde yapılacak olan tedavi ile hastaların korkulu rüyası olan nüks (tekrarlama) sorunu en aza indirilebilir.
Pilonidal sinüs, kuyruk sokumu lokalizasyonunda görülen, sıklıkla saç ve sırttan dökülen tüy ve kılların küçük kistik yapılar şeklinde cilt altında birikmesi ile karakterize bir hastalıktır.
Biriken bu küçük kistik yapılar, uzun süre sessiz (belirti vermeksizin) bulunabileceği gibi enfeksiyonun ortaya çıkması ile iltahap, akıntı ve hatta apseye de neden olabilmektedir.
Pilonidal Sinüs (Kıl Dönmesi) Belirtileri Nelerdir? Hastalık genellikle akıntı ve ağrı şeklinde belirtiler ile ortaya çıkar. Akıntı sıklıkla açık kırmızı renkli, sürekli çamaşırda lekelenmeye neden olan aynı zamanda özellikle yaz aylarında ciddi kaşıntı ve kokuya neden olacak bir karakterdedir.
Uzun süre tedavisiz kalan hastalık durumunda akıntının olduğu açıklığın kapanması ile birlikte drene olamayan akıntı kaynaklı işin içerisine apse oluşumu da girer. Apse çok şiddetli ağrı ve ateş şeklinde belirtilere neden olur.
Pilonidal Sinüs (Kıl Dönmesi) Tedavisi Pilonidal sinüs hastalığının tedavisi konusunda birçok cerrahi tedavi yöntemi tarif edilmiştir. Tarihsel perspektifde değerlendirilecek olursa yapılan ameliyat yöntemlerinin esasını hastalıklı alanın çıkartılması (eksizyon) ve daha sonra ortaya çıkacak olan boşluğun (defektin) kapatılması oluşturmaktadır. Bu boşluğun kapatılması direk karşı karşıya getirmek (primer onarım) şeklinde olabileceği gibi başka bir dokuyu o alana kaydırmak (flep yöntemleri) şeklinde de olabilmektedir. Bazen de hastalıklı dokunun çıkartılması ve oluşan defektin kendi kendine kapanması (sürekli pansumanlar) şeklinde de bu süreç götürülebilmektedir.
Günümüz modern cerrahi anlayışı içerisinde bu eksizyonel (cerrahi olarak dokunun çıkartılması, dikiş atılması vb.) yöntemler terkedilmektedir. Bunun yerine kist boşluğunun içerisinin temizlendiği ve boşluğun içeriden kapatılmaya (kimyasal ajanlar, lazer vb.) çalışıldığı yöntemler almaktadır.
Pilonidal Sinüs (Kıl Dönmesi) Ameliyatsız Tedavisi Nasıl Yapılır? Pilonidal sinüs hastalığının ameliyatsız tedavisinde amaç hastanede yatmayı gerektirmeyen ve sonrasında da ciddi iş gücü kaybına neden olmayan tedavi yöntemleridir. Ameliyatsız tedavi yöntemleri, poliklinik koşullarında lokal anestezi altında, kolaylıkla uygulanabilen işlem sonrası ağrının olmadığı ve ertesi gün hastanın tüm günlük faaliyetlerine devam edebildiği, pansuman gerektirmeyen son derece konforlu tedavi yöntemleridir.
Pilonidal Sinüs (Kıl Dönmesi) Cerrahi Tedavisi Nasıl Yapılır? Pilonidal sinüsün cerrahi tedavisi dendiğinde anlaşılan eksizyonel (hastalıklı dokunun çıkartılması ve yerine sağlıklı dokunun getirilmesi) yöntemlerdir. Bu yöntemler spinal anestezi altında yapılmakta ve hastanın uzun süre hastanede yatmasına ve sonrasında ciddi işgücü kaybına neden olmaktadır. Modern cerrahi anlayışımızda çok özellikli olgular haricinde, özellikle ilk ameliyat yöntemi olarak uygulanılması önerilmemektedir.
Kıl dönmesi iltihabı nasıl patlar? Kıl dönmesi iltahabı çok şiddetli kuyruk sokumu ağrısı ve ateş yapar. Bu şikayetler hastayı genellikle acil olarak hastaneye başvurmak zorunda bırakır. Eğer bu aşamada yakalanırsa apse cerrahi ile kontrollü bir şekilde drene edilebilir. Başvuruda gecikme olursa spontan (kendiliğinden) apse patlar ve drenaj oluşur. Kontrollü drenajın anestezi altında bir cerrah tarafından gerçekleşmesi durumunda nüksler de (hastalığın yinelemesi) ciddi oranda azalmaktadır.
Kıl dönmesi ameliyatı can acıtır mı? Anestezi altında (lokal) bir işlem olması nedeniyle kesinlikle böyle bir durum söz konusu değildir. Uzun süredir bu ameliyatları yapan bir hekim olarak kendi hastalarımdan bu şekilde bir geri bildirim almadığımı gönül rahatlığı ile ifade edebilirim.
Kıl dönmesi ameliyatı sonrası tekrarlar mı? Tüm kıl dönmesi ameliyatlarında (eksizyonel yöntemler de dahil olmak üzere) böyle bir risk söz konusudur. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ameliyat sonrası süreçte tekrarlama nedenlerinin (epilasyon, uygun temizlik yöntemlerinin öğretilmesi vs) ortadan kaldırılmasıdır.
Kıl dönmesi ameliyatı sonrası ağrı olur mu? Minimal invazif yöntemlerde (fenol, lazer vb.) ameliyat sonrası ağrı olmamaktadır. Bu durum tamamen seçilecek ameliyat yöntemiyle ilişkilidir. Eğer eksizyonel bir yöntem ile ameliyat durumu söz konusu ise sonrasında ağrılı bir pansuman dönemi olabilmektedir.
Kıl dönmesi ameliyatı sonrası tuvalet nasıl yapılır? Çok özel durumlar (kıl dönmesinin makata yakın yerleşik olması gibi) haricinde, tuvalet alışkanlıkları ile kıl dönmesi ameliyatının bir ilişkisi olmaz. Eğer eksizyonel (klasik yöntem) uygulanmışsa tuvaletten sonra temizlik sırasında yaraya özen göstermek gerekir.
Kıl dönmesi ameliyatı sonrası yara ne zaman iyileşir? İyileşme, akıntının azalması ve yaranın kapanması olarak ifade edilecek olursa minimal invazif (Fenol, lazer vb.) yöntemler sonrasında kısa süre içerisinde gerçekleşir.
Kıl dönmesi ameliyatı sonrası nasıl beslenmeli? Bu konuda özel bir beslenme yöntemi yoktur. Ancak anal bölgeye yakın bu ameliyatlar sonrasında hastanın konforu açısından kabızlık ve ishal yapacak gıdalardan uzak durulması, posalı beslenme ve bol su tüketimine özen gösterilmelidir.
Kıl dönmesi flap nedir? Eksizyonel (doku çıkartılarak) yöntem ile ameliyat edilen bir hastada oluşacak olan defektin kapatılması için kullanılan komşu doku parçasına verilen isimdir. Pilonidal sinüs tedavisinde oldukça tartışmalı bir tedavi yöntemidir.
Pilonidal sinüs kendiliğinden geçer mi? Hastalık seyredebilir ancak neyazık ki kendiliğinden geçmez.
Pilonidal sinüs ameliyatı sonrası delik oluşur mu? Hayır oluşmaz ancak burada ameliyat sonrası takibinde dikkatle yapılması gerektiğini de vurgulamak gerekir.
Pilonidal sinüs ameliyatı ne kadar sürer? Planlanan ameliyat yöntemiyle alakalı bir durumdur. Minimal invazif bir yöntem ile ameliyat durumu söz konusu ise birkaç dakika içerisinde ameliyat tamamlanabilmektedir.
Eksizyonel yöntemlerde bu durum bazen birkaç saate kadar da uzayabilir.
Pilonidal kist apsesiz ne demek? Kisitin (pilonidal sinüs dokusunun) enfekte olmamış haline verilen isimdir.
Anüsün hemen çevresinde inatçı bir kaşıntı durumudur. Günlük hayatta sıkça rastlanabilen bu durum bazen inatçı ve ilerleyici bir karakter kazanabilir. Anal kaşıntı bazı hastalıkların belirtisi olarak olabileceği gibi bazen de herhangibir neden olmaksızın ortaya çıkabilir.
Paraziter hastalıklar, kıl kurdu, baharatlı yiyeceklerin çokça tüketilmesi, dar kıyafetler giyilmesi, aşırı temizlik takıntısı sonucunda anal bölgenin tahriş edilmesi, allerjik reaksiyonlar gibi nedenlerle anal kaşıntı oluşabilir. Bu gibi durumlar, hastaların tedavi sürecinde de önlem olarak söylenecek dikkat edilmesi gerekenler listesinde bulunmalıdır.
Muayene sırasında kaşıntıya neden durumun cerrahi bir hastalık nedeniyle olup olmadığının anlaşılması gerekir. Hemoroidal hastalık, anal fissür, anal fistül gibi tüm anal bölge hastalıkları anal kaşıntıya neden olabilir. Kaşıntı hissi ancak bu hastalıkların düzeltilmesiyle geçer.
Tedavide öncelikle parazit hastalıkların kaşıntıya sebep olup olmadığı ortaya konmalıdır. Genellikle uygun pomatlar ile etkin bir biçimde tedavi edilebilirler. İnatçı ve uzun süren hastalıklarda ciltaltı enjeksiyon uygulamaları gerekebilir.
Makat bölgesinde meydana gelen, kişinin konforunu son derece bozan aynı zamanda sosyal olarak da sıkıntı yaşamasına neden olan karşı konulamaz aşırı kaşıntı durumudur.
Pruritis ani (Anal kaşıntı) toplumda çok yaygın görülmektedir. Burada kastedilen gündelik hayat içerisinde bazen yetersiz temizlik gibi nedenlerle ortaya çıkan gelip geçici kaşıntıdan ziyade süreklilik arz eden ve bazen de makat etrafında cilt hasarına da neden olabilecek türden kaşıntılardır.
Toplumda erkeklerde daha sık olmak üzere (4 kat) yaklaşık %5 gibi hiç azımsanmayacak bir oranda görülmektedir.
Pruritus Ani (Anal Kaşıntı) Belirtileri? Başlıca belirti makat bölümünde gün içerisinde devamlılık arz eden inatçı kaşıntılardır. Kaşıntı genellikle geceleri uyumayı da engelleyecek tarzda huzursuz edici bir karakterdedir.
Anal bölgenin kendine hassas ince tabakasının hasarlanması sonrasında mevcut şikayetlere akıntı da eşlik edebilmektedir. Makat etrafında oluşacak enfeksiyonlar (mantar - bakteriyel) ve yaralarında oluşmasıyla bir kısır döngü (kaşıntı-yara-kaşıntı) oluşabilmektedir.
Pruritus Ani (Anal Kaşıntı) Tanıtısı Nasıl Konulur? Hastalarımızın mevcut şikayetleri ile konunun uzmanı bir hekime danışmaları durumunda basit bir proktolojik muayene ile teşhis kolayca konulabilmektedir.
Pruritus Ani (Anal Kaşıntı) Tedavisi Öncelikle anal kaşıntıya neden olabilecek bir makat hastalığının varlığı ekarte edilmelidir. Zira böyle bir durumda kullanılacak kremlerin bir faydası olmayacaktır. Bu durum aşıldıktan sonra anal kaşıntının ciddiyetine göre tedavi planlaması yapılır. Sıklıkla tabloya bir enfeksiyonda eklendiği için bu enfeksiyonu ortadan kaldıracak lokal krem uygulamaları ve kaşıntının kesilmesi için verilecek bir dizi ilaç uygulamaları ile tedaviye başlanır.
Pruritus Ani neden olur? Anal bölgede sıklıkla görülen hemoroidal hastalık (basur), anal fissür (makat çatlağı) ve anal fistül gibi hastalıkların bir belirtisi olarak görülebilir. Ayrıca hiçbir hastalığa bağlı olmaksızın kendiliğinden de ortaya çıkabilir.
Makat kaşıntısına ne iyi gelir? Makat kaşıntısı sıklıkla sadece bir ilaç ile kontrol alınacak bir durum değildir. Tedavide önerilecek ilaçların yanı sıra biz dizi diyet önlemleri (acı, ekşi, turşu tüketiminin kesilmesi vb.) ve hijyen için özel öneriler de de bulunulur.
Soruyu tersten soracak olursak mevcut durumun daha da kötüye gitmemesi kaşımamaya azami dikkat göstermek gerekir. Bu sayede makatta oluşacak tahriş en aza indirilir ve kısır döngü kırılır.
Makat kaşıntısı olduğunda ne zaman doktora başvurmalıyım? Eğer şikayetleriniz aldığınız basit hijyen önlemleri ile azalmadıysa, mevcut şikayetlerinize akıntı da eşlik ediyorsa ve 1 haftadan uzun süren yakınmalarınız varsa hastalığın kronik bir hal almasına fırsat vermeden doktora başvurulması gerekir.
Anal Apse, makat bölgesinde oluşan, ciddi ağrı ve ateş bulguları ile hastanın konforunu son derece bozan, acil cerrahi müdahale edilmesi gereken bir makat bölgesi hastalığıdır.
Anal Apse Neden Oluşur?
Anal apseler sıklıkla anal bölgede yerleşmiş ve görevi büyük abdestin çıkışı esnasında makat bölgesinin kayganlaşmasını sağlayan salgı üreten bezlerin iltihaplanması nedeniyle oluşmaktadır. Bu sebebin dışında iltihabı bağırsak hastalıklarında (Crohn hastalığı), tüberküloz ve anal bölgeye alınan radyoterapi uygulamalarından sonrada hastalık görülebilmektedir.
Anal bölgede şiddetli ağrı ve dolgunluk hissi hemen hemen tüm hastaların ortak belirtisidir. Bu belirtiler ile sıklıkla hemoroidal hastalık ile karışabilmekte ve hekime geç başvurular olabilmektedir. Bu en sık görülen iki belirtinin dışında ateş, kırgınlık ve hissi ve defekasyon sırasında zorlanma diğer belirtilerdir. Eğer apse kendiliğinden drene olacak olursa şikayetlere anal bölgede kötü kokulu akıntı da eklenmektedir.
Burada vurgulanması gereken en önemli konulardan biri de makat kaslarının hemen üzerinde oluşan supralevator olarak da adlandırılan apse türüdür. Bu apseler görece az görülmekle birlikte derin yerleşimli olmaları nedeniyle dışarıdan bakı ile teşhis edilmekte ve tanısı çok geç konabilmekte ve hayati tehlike oluşturabilmektedirler.
Anal Apse Nasıl Tedavi Edilir? Tüm apseler tespit edildikleri anda etkili bir biçimde drenaj ile tedavi edilmelidir. Anal bölgede ortaya çıkan apselerin ise sonrasında anal fistüle dönme ihtimalleri nedeniyle bu drenaj daha büyük önem arz etmektedir. Bir apsenin enjektör ile drene edilmesi veya antibiyotik verilerek geçmesinin beklenmesi cerrahi açıdan asla kabul edilemez.
Anal Apseler Tedavi Edilmezlerse Ne Olur? Anal apseler etkili bir biçimde tedavi edilmezlerse anal fistül dediğimiz anal apselerin kronik formu olarak da niteleyebileceğimiz hale dönüşür. Ayrıca anal apseler ne yazık ki sık tekrarlama özelliğine sahiptirler. Bu durum, hastalık anal fistül haline döndükten sonra bile ortaya çıkabilmektedir.
Anal Apseye Sıcak Su Uygulaması İyi Gelir Mi? Anal bölge hastalıklarında, sıcak su uygulamaları “termo sfinkterik refleks” adını verdiğimiz anal kaslarda gevşeme etkisi ile anal fissür (makat çatlağı) veya hemoroidal hastalık (basur) gibi hastalıklarda gerçekten etkin bir ağrı azalması sağlayabilmektedir. Ancak anal apselerde sıcak su uygulamalarının yeri yoktur. Özel durumlarda, etkili bir biçimde yapılacak drenaj sonrasında hekim önerisi ile pansumana amaçlı kullanılabilir.
Anal Apse Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci Nasıldır? Apsenin drenajı sonrasında hastada çok ciddi bir biçimde rahatlama olmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken konu bu anlık rahatlık hissinden ziyade, drenajı etkili biçimde yapıldıktan sonra hastalığın anal fistül dediğimiz kronik forma ulaşmasının engellenmesi için sık aralıklar ile kontrol edilmesi gerektiğidir.
Anal Apseye Hangi Krem İyi Gelir? Anal apsenin drenajı sonrasında bazı özel durumlarda kullanılan kremler dışında krem tedavisinin anal apse tedavisinde kesinlikle yeri yoktur. Burada kulaktan dolma bilgiler ile bazı krem uygulamalarının yapılması ne yazık ki apsenin ilerlemesine ve anal bölgede çok daha fazla tahribata yol açmaktadır.
Anal Apse Kendi Kendine Geçer Mi? Anal apseler kendiliğinden geçmezler. Apseler eğer hekime müracaat edinmemiş ise kendiliğinden perfore (delinme-boşalma) olarak boşalırlar. Bu boşalma sonrasında hastada anal akıntı ile birlikte geçici bir iyilik hali oluşur ancak kendiliğinden olacak olan boşalma ile izlenen apselerde tekrarlama ve anal fistüle dönme olasılıkları daha fazladır.
Bir tür virüs (İnsan Papilloma Virusu) grubu ile genital veya anal cilt üzerinde küçük çıkıntılar şeklinde ortaya çıkan bulaşıcı enfeksiyonlardır. Cilt üzerinde zamanla çoğalarak pembe renkli karnıbahara benzeyen yapıda kümelenmiş bir hale gelirler. Sıklıkla genç erişkinlerde görülür. Bağışıklık sisteminin zayıf olduğu kişilerde daha sık görülmektedir.
Genellikle cinsel ilişki sonrası bulaş olur ancak ortak havlu, traş makinası kullanımı gibi nedenlerle de bulaş olabilir. Bulaş sonrası hastalığın ortay çıkması için 4-8 hafta gibi bir sürenin geçmesi gerekir.
Hastaların makatta kaşıntı, kanama (tahrişe bağlı) akıntı gibi yakınmaları olur.
Hastalığın tipik görünümü nedeniyle tanıyı koymak son derece kolaydır. Tanı esnasında siğilin şekli, yapısı ve yerleşim yeri uygulanacak tedavi seçimini belirler.
İlaçlarla tedavi, Koterizasyon, dodurma işlemlerine kadar bir çok tedavi yöntemi vardır. Tedavi sonrası hastalığın yinelemesi konusunda dikkatli olunmalı, kontrol ihmal edilmemelidir.
Anal Kondilom (Siğil)Anal Kondilom (Siğil) Nedir? Human Papilloma Virüs (HPV) adı verilen bir virüsün neden olduğu, ciltten kabarık bazen tek sayıda bazen de birden fazla sayıda görülebilen, bulaşıcı hastalığın makat bölgesinde yerleşmiş formuna Anal kondülom (siğil) adı verilmektedir.
Anal Kondilom (Siğil) Hangi Durumlarda Ortaya Çıkar? Hastalık sıklıkla cinsel yolla bulaşmaktadır. Ancak bu durum tek bulaş şekli değildir, tuvaletten, kötü hijyen alışkanlıkları (ortak epilasyon malzemesi kullanımı vs) gibi nedenlerle de bulaş olabilmektedir. Virüs, bulaşımı sonrasında bazen herhangi bir semptom (belirti) göstermeksizin latent (gizli) kalabilir. Anal ve genital bölge gibi nemli bölgeler hastalığın ortaya çıkması için uygun yerlerdir.
Anal Kondilom (Siğil) Risk Faktörleri Nelerdir? En sık görülen risk faktörü yine HPV bulaşlı bir partner ile olan cinsel ilişkidir. Anal bölgede HPV enfeksiyonu olması kişinin bu yol ile bir ilişkiye girdiğini veya erkek ise homoseksüel olduğu anlamına gelmez. Normal cinsel ilişki sonrasında da anal siğiller görülebilmektedir.
Diğer risk faktörleri arasında, sık cinsel partner değiştirme, homoseksüel ilişki sayılabilir.
Anal Kondilom (Siğil) Belirtileri Nelerdir? Sıklıkla ilk belirti gözle görülebilen, ağrısız ciltten kabarık küçük çıkıntılardır. Başlangıç döneminde tek olarak görülen bu küçük çıkıntıların sayısının artması ile lezyonun olduğu alanda kaşıntı bu kaşıntıya bağlı kızarıklık ve akıntı bazen de küçük enfeksiyonlara bağlı cilt altı apseleri görülebilir.
Anal siğiller bazen lokal olarak son derece büyürler ve anal kanal çıkışını tamamen kapatak hale gelebilirler (Buschke – Lowenstein Tümörü).
Anal Kondilom (Siğil) Tanı Testleri Nelerdir? Anal kondülomda, özellikle yüksek risk grubundaki hastalarda aynı kadınlardaki rahim ağzı kanserlerinde olduğu gibi tedavi öncesi anal smear ile değerlendirme yapılabilir. Bu uygulamaya nadiren ihtiyaç duyulmaktadır, gözle rahatlıkla görülebilen bir siğilin derhal tedavi edilmesi gerekir.
Anal Kondilom (Siğil) Tedavi Yöntemleri Kondülom tedavisinin temelinde kondülomun tamamen ortadan kaldırılması amaçlanır. Bunun için sıklıkla koterizasyon (yakma) ya da kriyoterapi (dondurma) gibi yöntemler kullanılabilmektedir. Söz konusu olan anal kondülomlarda ise özellikle anal kanal içerisinde yerleşmiş olan kondülomların gözden kaçırılmaması gerekmektedir. Bunun için hafif anestezi altında anal kanalın bir ekartör yardımıyla genişletilerek incelenmesi çok önemlidir.