ONLİNE İŞLEMLER
1.Diyabet tedavisinde hedef ne olmalı?
Diyabet tedavisinde hedef ADA (American Diabetes Association) kriterlerine göre HbA1c (3 aylık şeker ortalaması) değerinin %7’nin altında olmasıdır. Bu sayede organ hasarı oluşması geciktirilebilir yada engellenebilir. Açlık kan şekerinin 80-120 mg arasında seyretmesi ve tokluk şekerinin 160 mg üzerinde olmaması hedefler arasında sayılabilir. IDF (International Diabetes Federation) kriterlerine göre ise HbA1c değerinin % 6.5 değerinin altında olması hedeflenmektedir. Hastanın yaş grubuna göre ADA veya IDF kriterleri tercih edilebilir.
2.Diyabetli hastalarda olası bir organ hasarı önceden belirlenebilir mi?
Düzenli laboratuvar takip ve fizik muayene ile mümkün olabilir. Düzenli aralıklarla yapılacak göz muayenesi, sinirlerin tutulmaya başlayıp başlamadığını belirleyen nörolojik muayene, böbreklerin tutulup tutulmadığını belirleyen testlerle hasar önceden öngörülebilir. Örneğin 24 saatlik idrarda mikroalbuminüri dediğimiz test ile böbreklerden artık az miktarda da olsa protein atılmaya başladığı ortaya koyulabilir. Bu diyabetik nefropati başlangıcı olarak değerlendirilebilir. Alınacak önlemlerle nefropati gelişmeden mikroalbuminüri durdurulabilir veya geriletilebilir.
3.Böbreklerin durumu nasıl test edilir?
Kan testleri olan üre ve kreatinin ölçümü, 24 saatlik idrarda kreatinin klirens ölçümü ile böbreklerin durumu anlaşılabilir. Basit bir üre ve kreatinin ölçümü ile genel bir fikir sahibi olunabilir. Detaylı ve net bir değerlendirme için 24 saatlik idrar toplanır. Genellikle idrar toplamaya başlanılan günün sabah ilk idrar dışarıya (tuvalete) yapıldıktan sonra daha sonraki idrarlar hastaya verilen kabın içine yapılır. Ertesi sabah ilk idrar verilen kabın içine yapılarak bu idrar toplanmış kap laboratuvara teslim edilir. İdrardaki kreatinin kandaki kreatinin ile kıyaslanır ve yapılan idrar miktarıyla hesaplanarak böbreklerin süzme gücü hakkında net bilgi sahibi olunabilir. Gerekirse yapılacak ultrasonografi ile böbreklerin küçülüp küçülmediği de saptanabilir. Süzme gücü ve miktarının azalması kronik böbrek yetmezliği olduğunu gösterebilir. Böbreklerin ultrasonografi ile normalden küçük çıkması kronik böbrek yetmezliği lehinedir. Yani böbrekler hasarlanmıştır.
4.Gözde hasar olup olmayacağı anlaşılabilir mi?
Düzenli yapılan retina muayenelerinde buradaki damarlanmanın durumuna göre fikir sahibi olunabilir. HbA1c değeri %7 üzerinde seyrediyorsa gözde hasar oluşma olasılığı daha fazladır. Göz hekimi retinayı göz dibi muayenesi ile değerlendirir. Gerekirse göz bebekleri büyütülerek retina çok detaylı muayene edilebilir. Buradan geçen damarların durumuna göre gözde hasarın başlayacağı ya da başladığı söylenebilir. Buna göre önlemler alınır. Hasarın başlamaması için alınabilecek en etkili yöntem kan şekerinin iyi kontrol altında tutulması ve hastanın kan basıncının normal aralıklarda tutulmasıdır.
5.Hastaların yaptırması gereken diğer testler neler?
Yukarıda bahsedilen HbA1c, Üre ve kreatinin dışında total kolesterol, HDL-Kolesterol, LDL-Kolesterol, Trigliserid, AST, ALT, ALP ölçümleri ile kan yağları ve karaciğer fonksiyonları, sodyum ve potasyum ölçümü ile elektrolit dengesi bakılmalıdır. Diyabetli hastalarda karaciğer yağlanması sık görülen bir durumdur. Karaciğer yağlanması olup da bazen kullanılan ilaçların da katkısı ile karaciğer fonksiyon testleri dediğimiz AST, ALT, GGT testleri bozulmuş olarak saptanırsa karaciğer probleminin büyümeden önlenmesi sağlanabilir.
6.Evde şeker hastalığını takip etmek neden önemli?
Şeker değeri yükseldiği zaman eğitim almış bir hastanın rahatlıkla bu duruma müdahale edebilmesini sağlar. Bu özellikle insülin kullanan hastalar için geçerli olmaktadır.
7.Dengeli bir şeker kontrolü hastaya neler sağlar?
Hastanın metabolik değerlerinin kontrol altında olmasını sağlar. Ayrıca hastada organ hasarı gelişmesini engelleyebilecektir. Kan şekeri çok yükseldiği zaman insülin kullanan bir hasta doz arttırım yaparak kontrol altına alabilir kan şekerini. Yada ka şekeri 70 mg altına düşünce yapılan insülin miktarını azaltmak veya yapmamak hastanın kendisini korumasını sağlamaktadır. Bu sayede hastanın hipoglisemi (şeker düşüklüğü) ve hiperglisemiye (şeker yüksekliği) ait patolojiler gelişmeden kendi kendine müdahale şansı olacaktır. Ayrıca tedavi ve doz değişiklikleri için evde yapılan takip kayıt altına alındığında hastayı takip eden doktora iyi bir değerlendirme şansı verecektir.
8.Evde kan şekeri takibi nasıl yapılır?
Parmaktan kan şekeri ölçüm cihazı kullanarak ölçümler yapılır. Bunu eğitim almış hasta kendi kendine yapar. Kullanılan set ölçüm cihazı, ölçüm cihazına giren özel kan şeker ölçüm çubuğu ve parmak ucunu delerek 1 damla kadar kan çıkmasını sağlayan özel bir iğne ucundan oluşmaktadır. Parmaktan gelen 1 damla kan kan çubuğu(strip) üzerine özel bölüme damlatılarak cihaz içine sokulur ve glukoz değeri bu şekilde cihazda ölçülür.
9.Kan şekeri ölçerken nelere dikkat etmek gerekir?
Parmak ucu alkollü pamuk veya antiseptikli özel losyon ile temizlenerek özel iğne ile delinir. Kullanılan cihaza uygun kan şeker ölçüm çubukları kullanılarak tarife uygun şekilde kan alınır ve ölçüm yapılır.
10.Kan şekeri ne sıklıkta ölçülmeli?
Birden fazla ve özellikle yemekten önce yapılan hızlı etkili insülin kullanan hastalar her gün ölçüm yaparak yapılan insülin dozunu ayarlamalıdır. İnsülin kullanmayan ve ilaç kullanan hastalar haftanın 1 veya 2 günü en azından açlık şekerlerini ölçerek genel durumlarından kontrollerini kaybetmeden bilgi sahibi olurlar.
11.Kan şekerinin normal sınırları nedir?
Açlık kan şekeri 70-100 mg arası ve tokluk kan şekeri ise 140 mg altında normaldir. 70 mg altında olan değerler genellikle hipoglisemi (şeker düşüklüğü) olarak kabul edilir.
12.İdrarda keton ölçümü neden yapılmalı?
Bu testi ne zaman yapmak gerekir? Şekerin çok yükseldiği durumlarda diyabetik ketoasidoz denen komaya kadar gidebilen özel bir durumun göstergesi olduğu için yapılmalıdır. Özellikle karın ağrısı ile birlikte kan şekeri 300 mg üzerinde ise mutlaka yapılmalıdır. İdrarda keton olması ya uzamış açlık yada vücutta insüline ihtiyaç olduğunu gösterebilmektedir.