
Pulmoner hipertansiyon, akciğere kan taşıyan atardamarlardaki kan basıcının yüksek olması durumunda ortaya çıkan ciddi bir hastalıktır. Zamanla kalp yetmezliğine yol açabilen ve sinsice ilerleyen bu hastalık, çoğunlukla nefes darlığı, yorgunluk ve göğüs ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterir. Tanı ve tedavi süreci hastalığın seyrini doğrudan etkilediği için erken teşhis hayati önem taşır.
Pulmoner Hipertansiyon Nedir?
Pulmoner hipertansiyon (akciğer hipertansiyonu), akciğerlere kan taşıyan pulmoner arterlerdeki (atardamarlardaki) kan basıncının artmasıdır. Pulmoner arterlerdeki kan basıncının normal değeri istirahat halinde 14 mmHg’dir. İstirahat halinde en yüksek değer 20 mmHg, egzersiz halinde ise 30 mmHg’den düşük olmalıdır. Bu değerin üzerine çıkıldığında pulmoner hipertansiyon tanısı konulabilir.
Kan basıncı değerinin yüksek olması durumunda kalpten akciğerlere pompalanan kanın karşılaştığı direnç artar. Direncin artması da kalbin daha fazla çalışmasına, uzun vadede kalp yetmezliği gelişmesine neden olur. Genellikle nadiren görülse de sinsice ilerlediği için tanısında geç kalınabilir ve tedavisi geciktiğinde ciddi sonuçlara neden olabilir.
Ayrıntılı Bilgi İçin Formu Doldurun
Pulmoner Hipertansiyon Çeşitleri Nelerdir?
Pulmoner hipertansiyon farklı nedenlere bağlı olarak gelişebilen bir hastalıktır. Bu yüzden de altta yatan nedenlere göre genellikle beş ana gruba ayrılır. Pulmoner hipertansiyonun doğru şekilde sınıflandırılması, tanı ve tedavi sürecinin etkin olabilmesi açısından oldukça önemlidir. Hastalığın çeşitleri şu şekilde gruplandırılır:
Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (PAH)
Akciğer atardamarlarındaki yapısal bozulmalar ve daralmalar sonucu oluşur. İdiyopatik (sebebi bilinmeyen), kalıtsal, bağ dokusu hastalıkları (sistemik skleroz gibi), konjenital kalp hastalıkları (doğuştan kalp delikleri), HIV, portal hipertansiyon (karaciğer kaynaklı basınç artışı) ve bazı ilaçlara maruz kalma sebebiyle gelişebilir.
Sol Kalp Hastalıklarına Bağlı Pulmoner Hipertansiyon
En yaygın nedenlerinden biridir. Sol kalpteki bozukluklar sebebiyle akciğerlerden gelen kan düzgün şekilde işlenemez ve geri basınca neden olur. Bu durum da akciğer damarlarındaki basıncı arttırır. Genellikle sol kalp yetmezliği, mitral veya aort kapak hastalıkları, sistolik (kalpten daha az kan pompalanması) veya diyastolik (kalbe daha az kan dolması) disfonksiyon sebebiyle gelişir.
Akciğer Hastalıklarına ve Hipoksiye Bağlı Pulmoner Hipertansiyon
Uzun süreli düşük oksijen sebebiyle akciğer damarlarında daralma oluşur. Bu durumda, kan sadece akciğerlerinin en fazla oksijen alabilen bölgelerine ulaşır. Genellikle KOAH, interstisyel akciğer hastalıkları, uyku apnesi ve yüksek rakımda uzun süre yaşama gibi hastalık ve durumlara dayanır.
Kronik Tromboembolik Pulmoner Hipertansiyon (KTEPH)
Bu çeşitte akciğer damarlarında pıhtı oluşması sonucu kalıcı tıkanıklar görülür ve bu pıhtıların tamamen temizlenmemesi pulmoner arterlerde yara izine neden olur. Yara izi de basıncın birikmesini ve normal kan akışının engellenmesini sağlar. Buna bağlı olarak kalbin sağ tarafı daha fazla çalışır.
Cerrahi müdahale (pulmoner endarterektomi) ile tedavi edilebilen tek türdür. En belirgin nedenleri, geçirilmiş tekrarlayıcı akciğer embolileri ve pıhtılaşma bozukluklarıdır.
Diğer Nedenlerle İlişkili Pulmoner Hipertansiyon
Nadiren görülen ancak çok faktörlü nedenlere bağlı olarak gelişen türdür. Sarkoidoz, hematolojik hastalıklar, metabolik hastalıklar, renal (böbrek kaynaklı) bozukluklar ve diğer sistemik hastalıklar sebebiyle oluşur.
Pulmoner Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?
Pulmoner hipertansiyon başlangıçta hafif ya da belirsiz belirtilerle kendini gösterir. Bu sebeple erken dönemde fark edilmesi oldukça zor bir hastalıktır. Hastalık ilerledikçe belirtiler daha belirgin hale gelir. Belirtiler, genellikle vücutta oksijenlenmenin azalması sonucu eski fiziksel dayanıklılığın olmamasıyla ilişkilidir. En belirgin belirtileri şunlardır:
- Nefes darlığı
- Yorgunluk ve halsizlik
- Göğüs ağrısı (anjina) ve basınç hissi
- Çarpıntı
- Baş dönmesi ve bayılma (senkop)
- Bacaklarda ve ayak bileklerinde şişlik (ödem)
- Dudaklarda ve parmak uçlarında morarma
- İştahta azalma ve kilo kaybı
- Rutin aktiviteleri yerine getirmekte zorlanma
- Öksürük
Pulmoner hipertansiyonun belirtileri başka hastalıklarla karıştırılabileceği için tanısı gecikebilir. Belirtiler hem kardiyoloji hem de göğüs hastalıkları birimleri tarafından koordineli olarak takip edilmelidir. Bu nedenle yukarıda sıralanan belirtilerden biri ya da birkaçı mevcutsa, bir uzman hekime başvurmak önemlidir.
Pulmoner Hipertansiyon Evreleri Nelerdir?
Pulmoner hipertansiyon; hastalığın seyri, vücudu etkilemesi ve hastanın fiziksel aktivitelerine göre dört evreye ayrılmaktadır. Bu evreler şunlardır:
1. Evre
Bu evrede belirgin bir semptom görülmez. Altta yatan damar değişiklikleri başlamış olsa bile hastada bir belirti görülmez. Hastalığın en sessiz evresidir ve tanı konması zordur.
2. Evre
Hastada hafif düzeyde fiziksel aktivite kısıtlanması oluşabilir. Kişide istirahat halindeyken bir sıkıntı olmasa bile merdiven çıkma, hızlı yürüyüş gibi günlük aktiviteler sırasında nefes darlığı, göğüs ağrısı veya çarpıntı görülebilir. Genellikle hastalığın fark edilmeye başlandığı evredir.
3. Evre
Hastada belirgin fiziksel aktivite kısıtlanması görülür. En hafif günlük aktivitelerde bile belirti oluşabilir. Nefes darlığı, yorgunluk, çarpıntı ya da göğüs ağrısı sık görülür. Bu evre, hastalığın ilerlemiş olduğunu ve yaşam kalitesinin ciddi şekilde azaldığını gösterir.
4. Evre
Hastalığın en ileri ve en ağır evresidir. İstirahat halinde bile semptomlar görülür. Nefes darlığı, göğüs ağrısı, çarpıntı ve yorgunluk sürekli hâle gelir. Her türlü fiziksel aktivite hastayı zorlar. Sağ kalp yetmezliği bulguları da bu evrede belirgin hale gelir. Hastaların yaşam kalitesi ciddi düzeyde bozulmuştur ve yoğun tıbbi desteğe ihtiyaç duyarlar.
Pulmoner Hipertansiyonda Risk Faktörleri Nelerdir?
Pulmoner hipertansiyon, farklı sağlık sorunlarına bağlı olarak gelişen bir hastalıktır. Bu yüzden, hastalığın oluşmasında etkili olan çeşitli risk faktörleri vardır. Bu risk faktörleri şunlardır:
- Genetik yatkınlık
- Sistemik skleroz, lupus, romatoid artrit gibi bağ dokusu hastalıkları
- Doğuştan kalp hastalıkları
- KOAH
- Tekrarlayıcı akciğer embolileri
- Karaciğer hastalıkları
- HIV
- İlaç maruziyeti
- Obezite
- Uzun yıllar yüksek irtifada yaşamak
- Uyuşturucu kullanımı
Pulmoner Hipertansiyon Neden Olur?
Akciğerlerdeki atardamarların içindeki kan basının normalin üzerine çıkması nedeniyle olur. Bu duruma yol açan nedenler oldukça çeşitlidir. Genel olarak pulmoner hipertansiyonun gelişiminde etkili olabilecek başlıca nedenler şunlardır:
- İdiyopatik (sebebi bilinmeyen) pulmoner arteriyel hipertansiyon: Nedeni bilinmeyen ve doğrudan damar yapısındaki bozulmalarla ilişkili bir formdur.
- Kalıtsal faktörler: Ailede pulmoner hipertansiyon öyküsü bulunması, genetik geçişle hastalığın gelişme riskini artırabilir.
- Bağ dokusu hastalıkları (örneğin sistemik skleroz, lupus): Bu hastalıklar damar duvarlarında iltihap ve sertleşmeye neden olarak akciğer basıncını yükseltebilir.
- HIV enfeksiyonu: HIV, damar yapısını doğrudan etkileyerek pulmoner arteriyel hipertansiyona neden olabilir.
- Konjenital kalp hastalıkları: Doğuştan gelen kalp delikleri veya kapak bozuklukları, akciğerlere fazla basınç uygulanmasına yol açar.
- Bazı ilaçlar veya toksinler (iştah kesiciler, kemoterapötikler): Özellikle geçmişte kullanılan bazı ilaçlar pulmoner damarları etkileyerek kalıcı hasar oluşturabilir.
- Sol kalp hastalıkları: Sol kalbin yetersiz çalışması, akciğerlere geri basınç yaparak pulmoner hipertansiyon gelişimine neden olur.
- KOAH: Kronik hava yolu daralması nedeniyle akciğerde oksijen yetersizliği oluşur ve bu da damar basıncını artırır.
- İnterstisyel akciğer hastalıkları: Akciğer dokusunun sertleşmesiyle birlikte gaz alışverişi bozulur ve damar direnci yükselir.
- Uyku apnesi: Uykuda nefes durmaları nedeniyle vücutta oksijen düzeyinin düşmesi, damar daralmasına ve basınç artışına yol açar.
- Yüksek rakımda uzun süre yaşama: Oksijenin düşük olduğu ortamlar, akciğer damarlarında kalıcı daralma riskini artırır.
- Kronik tromboembolik hastalıklar: Akciğer damarlarında tekrarlayan pıhtı oluşumu, damar tıkanıklığı ve basınç artışı ile sonuçlanır.
- Sarkoidoz: Akciğerlerde granülom oluşumuna neden olan bu hastalık, damarların yapısını bozarak hipertansiyona yol açabilir.
- Karaciğer hastalıkları (portal hipertansiyon): İleri evre karaciğer hastalıklarında dolaşım sistemi etkilenerek pulmoner damar basıncı yükselir.
- Böbrek yetmezliği: Vücuttaki sıvı dengesinin bozulması ve hipertansiyon eğilimi nedeniyle akciğer damarları da etkilenebilir.
- Hematolojik hastalıklar (örneğin orak hücre anemisi): Kan hücrelerinin damar duvarlarına zarar vermesiyle pulmoner hipertansiyon gelişebilir.
- Tiroid bozuklukları: Özellikle hipertiroidi gibi durumlar kalp hızını ve basıncı artırarak pulmoner damar sistemini zorlayabilir.
Pulmoner Hipertansiyon Nasıl Teşhis Edilir?
Pulmoner hipertansiyonun teşhisinde birçok klinik, görüntüleme ve laboratuvar testi bir arada değerlendirilir. Erken tanı, tedavi başarısı ve hastalığın ilerlemesini durdurma açısından büyük önem taşır.
Hekim, öncelikli olarak hastanın şikâyetlerini dinleyerek özellikle nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik gibi semptomları sorgular. Aile öyküsü, geçirilmiş hastalıklar, kullanılan ilaçlar ve varsa altta yatan kronik hastalıklar değerlendirilir. Daha sonra EKG, EKO, MR, BT anjiyografi, akciğer grafisi ve akciğer tomografisi gibi çeşitli görüntüleme yöntemlerine başvurulur.
Hastanın akciğer kapasitesini, oksijen alışverişini ve hava akışını değerlendirmek için solunum fonksiyon testleri yapılır ve kan testleri uygulanır. Hastanın fiziksel kapasitesini değerlendirmek amacıyla efor testi ve 6 dakikalık yürüyüş testi yapılabilir. Kesin tanı için altın standart olarak kabul edilen sağ kalp kateterizasyonu uygulanır. Bu işlemle doğrudan akciğer damar basıncı ölçülür.
Pulmoner Hipertansiyon Tedavisi Nasıl Yapılır?
Pulmoner hipertansiyonun tedavisi, hastalığın nedenine, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. Tedavide temel amaç; semptomları hafifletmek, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve yaşam süresini uzatmaktır. Bu nedenle tedavi çok yönlü ve kişiye özel bir yaklaşımla planlanır.
Hastalık sıklıkla başka hastalıklar sonucu ortaya çıktığı için tedavide de altta yatan nedene göre yapılabilir. Örneğin, sol kalp hastalığı varsa kalp yetmezliğine yönelik tedavi uygulanır ya da bağ dokusu hastalıklarında romatolojik tedavi planlanır.
İlaç tedavisi, hastalığın evresine ve hastanın genel durumuna göre uygulanır. Hastalığın yönetimi için sigara bırakılması, fiziksel efordan kaçınılması, tuz alımının kontrollü olması gibi yaşam tarzı değişiklikleri yapılır. Kronik pıhtıya bağlı pulmoner hipertansiyonu olan hastalarda, damar içi pıhtının cerrahi olarak çıkarılması işlemi olan pulmoner endarterektomi yapılabilir.
Pulmoner hipertansiyonun tedavisi multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Kardiyoloji, göğüs hastalıkları, romatoloji ve gerektiğinde kalp-damar cerrahisi gibi uzmanlık alanları tedavi sürecine dahil olur.
Pulmoner Hipertansiyon ile İlgili Sık Sorulan Sorular
Pulmoner Hipertansiyon Düzelir mi?
Pulmoner hipertansiyon tamamen ortadan kaldırılamasa da altta yatan nedenin tedavisiyle kontrol altına alınabilir.
Pulmoner Hipertansiyonu Ne Tetikler?
Pulmoner hipertansiyonu tetikleyen faktörler arasında sol kalp hastalıkları, akciğer hastalıkları (örneğin KOAH), pıhtı atması (pulmoner emboli), bağ dokusu hastalıkları, bazı ilaçlar ve genetik yatkınlık yer alır.
Pulmoner Hipertansiyon Kaç Olmalı?
Pulmoner arter basıncı istirahatte 20 mmHg'nin altındaysa normal kabul edilir.
Pulmoner Hipertansiyon Genetik mi?
İdiyopatik ya da herediter pulmoner arteriyel hipertansiyon (HPAH) gibi bazı türleri genetik geçişlidir.
Pulmoner Akım Hızı Kaç Olmalı?
Ekokardiyografi ile ölçülen pulmoner arter sistolik basıncını tahmin etmekte kullanılan akım hızı genellikle <2,8 m/sn olmalıdır.
Pulmoner Tansiyon Nasıl Ölçülür?
Pulmoner arter basıncı en doğru şekilde sağ kalp kateterizasyonu ile ölçülür. Ekokardiyografi de tahmini basınç ölçümü için kullanılır.
Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon Tehlike midir?
Evet, ciddi bir hastalıktır. Erken tanı ve tedavi edilmediği takdirde zamanla sağ kalp yetmezliğine, egzersiz kapasitesinde düşüşe ve yaşam süresinde azalmaya neden olabilir.
Giriş Tarihi: 22.07.2025
Güncellenme Tarihi: 28.07.2025
Web sitemizde yer alan tüm içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşımaktadır. Şikayetinizle ilgili değerlendirme, tanı ve tedavi için mutlaka bir doktora veya sağlık kuruluşuna başvurunuz.