ONLİNE İŞLEMLER
Tükürük oldukça karmaşık biyolojik bir sıvıdır. Kuru gıdaları nemlendirir, mikroorganizma saldırılarına karşı ağzın iç kısmını korur. Günde 1-1.5 litre kadar tükürük salınımı gerçekleşmektedir. Üç büyük tükürük bezinden salgılanan tükürük çok ince kanallar sistemi ile ağız boşluğuna açılır. Büyük tükürük bezlerinden yanakta olanlar azı dişlerinin hizasından ağız içine açılırken dil altı ve çene altı bezleri ise öndeki dil altı kanalları yoluyla ağız içine açılır.
Tükürük bezleri salgı yapan organlar oldukları için kanallardaki tükürük salgısının ağıza ulaşmasını engelleyen bir aksaklık, kanalda genişlemeye ve bezde şişmeye neden olacaktır. Tükürük akışındaki aksama, kanallarda gelişen taş veya darlık nedeni ile olabilir.
Tükürük bezi taşı veya tükürük bezi kanal darlıklarındaki en önemli bulgu, yemek öncesinde ve yemek boyunca tükürük salgısı arttığında etkilenen tükürük bezinin yerleşimine göre kulak önünde veya çene altında meydana gelen ağrılı şişliktir. Bez birkaç saat süre ile şiş kalır. Yemek ile ilgili uyaranlardan uzaklaşınca şişlik yavaş yavaş azalır. Bu şişme durumu bir sonraki yemekte tekrar eder. Şişme sırasında bezde oluşan genleşme nedeni ile hasta; dil altındaki bez etkilenmiş ise bir batma hisseder. Böyle bir şişme muayeneyi yapan doktor tarafından boğaz enfeksiyonu veya dil enfeksiyonu olarak değerlendirilebilir. Ancak bu durum zaman içinde kendini sürekli tekrarlayacağı için hastalar tükürük bezi taşından şüphelenmelidirler.
Tanı konması için ilk bilgiler hastanın şikayetinin dinlenmesi ile elde edilir. Doktor kontrolü esnasında, tükürük bezine baskı uygulandığında ağrıda artma ve etkilenen tükürük bezinin kanal ağzından iltihaplı akıntı geldiğini fark edilir. Ardından tomografi ve ultrason tetkikleri yapılır. Ultrason ile taşın varlığı tespit edilir. Bilgisayarlı tomografi ile taşın büyüklüğü ve yeri hakkında detaylı bilgiler elde edilir. MR sialografi ile de kanallardaki genişleme ve bezdeki büyüme değerlendirilebilir.
Sialendoskopi öncesi uygulanan tedavi ile tükürük bezleri alınmaktaydı. Bu işlem yüz sinirleri ve damarları açısından da oldukça riskli bir operasyondu.
Sialendoskopi olarak tanımlanan yöntem, tükürük bezlerinin kanallar sistemini görme ve bu kısıtlı alanda müdahale etme imkanı sağlar. Bu teknik optik sistemlerin gelişmesi sonrasında tükürük bezi içindeki kanallarda ilerleyebilecek incelikte endoskopların yapılması ile geliştirildi. Bu yöntem sayesinde 5mm’den küçük taşlar kanal içinden rahatlıkla çıkartılabilmektedir. Ayrıca cerrahi gerektirmediği için tükürük bezinin alınmasına da gerek görülmemektedir.
Sonuç olarak sialendoskopi ile kanalı tıkayan taş çıkartıldığında tükürük bezi de normale döner. Sialendoskopi olarak tanımlanan tükürük bezi endoskopisi tükürük bezi tıkanıklığı hastalıklarına yaklaşımı tamamen değiştirmiştir.
Medipol Üniversitesi Esenler Hastanesi Dr. Öğr. Üyesi Necdet Özçelik Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı 3 Ekim 2019