ONLİNE İŞLEMLER
Karaciğer yağlanması toplumda son zamanlarda çok sık rastlanan bir durum olup, her 4-5 kişiden birinde bulunabilmektedir. Kadın ve erkeklerde aynı sıklıkta görülür. Hastalık, 20'li yaşlarda bile ortaya çıkabilmektedir. ABD'de toplumun % 20-30'nu etkilediği düşünülmektedir. Alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı, hiç alkol kullanmayanlarda da ortaya çıkabilmektedir. Çoğu zaman kilosu fazla, göbekli, bel çevresi geniş, kan şekeri (özellikle tokluk şekeri) yüksek, yeterince hareket ve spor yapmayan, kan yağları değişken, özellikle trigliserid seviyeleri fazla olan kişilerde görülüyor. Hastalığın, genetik yatkınlığı ile ilgili olması olasıdır.
Eskiden karaciğer yağlanmasının nedeni olarak, akıllara önce alkol kullanımı gelirdi. Son zamanlarda daha sık rastladığımız karaciğer yağlanmalarının çoğu, alkolle ilişkili olmayıp, beslenme yanlışları ile ilişkilidir. Bunun pek çok sebebi var. En önemlisi, toplumda refah seviyesinin artması, yanlış beslenme, fast-food ve kolalı gıdalarla aşırı beslenme, hareket azlığı, spor yapmama, kilo fazlalığı ve obezite sorununun yaygınlaşmasıdır. Basit, sıradan kilo almaların yanında insülin direnci tablosunun varlığı, şeker hastalığı, kanda trigliserid olarak bilinen yağların artışının da, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması oluşmasında önemli payı vardır. Aşırı kalori alınımı, yanlış ve dengesiz beslenme, şeker tüketimindeki korkunç artış, yağ ve karbonhidrat tüketimi çılgınlığı, rafine atıştırma ürünleri ve tabii ki hareketsiz bir yaşam sürdürmekteki kararlılık, bu tabloların oluşmasında ana rolu oynamaktadır. Normal sağlıklı bir insanda karaciğer hücrelerinde az miktarda yağ bulunabilir ve bu herhangi bir soruna neden olmaz. Karaciğer yağlanması; karaciğer hücrelerinde normalden fazla, hatta bazen aşırı derecede yağ ve özellikle trigliserid toplanması nedeniyle meydana gelen tıbbi bir durumdur. Karaciğer yağlanması, insülin direncinin bir parçası olabilir. Karaciğerde yağlanma aşırı miktarda olduğunda, birtakım yapısal ve fonksiyonel değişikliklere yol açar. Yağlanmaya iltihap eşlik ederse, bu durum önce karaciğer hücre harabiyetine, sonra karaciğerde bağ dokusu artışına ve daha sonra da siroza ilerler.
Karaciğerde sadece yağlanma olması ve herhangi bir iltihap olmaması (Steatoz) Karaciğerde yağlanma ile beraber iltihap ve zamanla bağ dokusun artışının olması (Nonalkolik steatoheapatit, NASH). Bu tablodan, 22. kromozomda bulunan ve adiponutrin olarak da bilinen PNPLA3 geni sorumlu tutulmaktadır. Bu nedenle, bu hastalığın genetiksel yatkın olan kişilerde ortaya çıkması daha kolay olmaktadır.
Son yıllarda, karaciğer yağlanması teşhisi konmuş vakalarla çok sık karşılaşılmaktadır. Karaciğer yağlanması, genelde önemli bir sorun değildir ve bu olay doktorları pek heyecanlandırmaz. Ancak, steatohepatit geliştiğinde, bu zamanla karaciğer hücrelerinin harap olmasına yol açar ve fibroz (bağ dokusu atışı) denilen, aynı zamanda karaciğer sirozunun başlangıcı sayılan duruma neden olur. Bu konuda yapılan çalışmalarda, steatohepatiti olan hastaların % 15'inde ise karaciğer sirozu, 10 yıl içinde de dekompanse sirozu % 30-50 oranında gelişebileceği saptanmıştır. Sadece karaciğerde basit yağlanmanın olduğu vakalarda, karaciğer sirozu olasılığı %1-3'dür. Ayrıca steatohepatite bağlı gelişen karaciğer sirozu zemininde, karaciğer kanserinin de gelişebildiği gösterilmiştir. Bu nedenle karaciğer yağlanması tanısı konan hastalar, ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmeli ve düzenli aralıklarla takip edilmelidir.
Karaciğer yağlanmasının nedenleri esas olarak alkole bağlı (alkolik karaciğer yağlanması=alkolik steatohepatit) veya alkol dışı diğer nedenler (non-alkolik steatohepatit=NASH) olarak ikiye ayrılır. NASH, Amerika'da erişkinlerde en sık görülen karaciğer hastalığıdır. Muhtemelen bizim ülkemizde de benzer bir durum mevcuttur. Afrika ülkelerinde sıklık daha az olmaktadır.
Karaciğer yağlanmasının özel bir belirtisi veya bulgusu yoktur. Genellikle herhangi bir belirti vermez. Ancak karaciğerinde yağlanması olan insanlarda; bazen karnın sağ üst tarafında dolgunluk hissi, halsizlik, çabuk yorulma gibi belirtiler görülebilir. Karaciğer el ile veya ultrasonla yapılan muayenede, büyük saptanabilir. Çok nadir olarak karaciğer yağlanmasına bağlı ileri karaciğer hastalığı olan insanlarda kaşıntı, iştahsızlık, sarılık ve bulantı görülebilir, bu durum hastalığın siroza doğru ilerlediğini gösterir.
Karaciğer yağlanması daha çok başka nedenlerle yapılan kan tahlilleri veya ultrason ile teşhis edilir. Karaciğer yağlanması bulunan vakaların yaklaşık % 80'nde laboratuvar bulguları normal olabilir. Kan tahlillerinde karaciğer enzimleri yüksek saptandığı zaman, yine başka birtakım hastalıklarla beraber karaciğer yağlanması da akla gelmelidir. Ultrason veya karaciğer MR'nda, karaciğerin büyümüş olduğu görülebilir. Ultrasonografi yağlanmanın belirlenmesinde duyarlı bir yöntemdir. Tomografi ve MR gibi ileri görüntüleme araçlarına pek az ihtiyaç duyulur. Yağ biriken karaciğerde, zamanla karaciğer fonksiyonları bozulabilir. Karaciğer fonksiyonlarındaki bozulmanın ilk işaretleri, AST ve ALT olarak bilinen karaciğer enzimlerinin yükselmesidir. Diğer karaciğer enzimlerinden GGT ve ALP, bu hastalıkta daha az oranda yükseliyor. Daha sona herhangi bir sürprizle karşılaşmamak için Hepatit B ve C enfeksiyonlarının olmadığından emin olmak için, bu hastalıkların araştırılması gerekir. Karar vermekte sıkıntı olduğunda ve tedaviye cevabı araştırmada, karaciğer biyopsisi en doğru tanı aracı olarak kabul ediliyor. Özellikle yağlanmaya, dalak büyüklüğünün de eşlik ettiği durumlarda, biyopsinin yapılması önem arzeder. Kesin teşhis karaciğer biyopsisi ile konulsa da, rutin klinik pratikte genelde biyopsi önerilmemektedir. Eğer 3 aylık tedavi ve önerilerle, bozuk olan karaciğer fonskiyon testleri (ALT; AST, GGT, ALP) düzelmezse, ayırıcı tanı açısından karaciğer biyopsisi yapılabilinir.
Tedavide, karaciğeri tehdit edici faktörlerin ortadan kaldırılması gerekir. Kilo kaybı, beslenmede yağın kısıtlanması ve egzersiz, hastaların çoğunda karaciğer testlerinde ve yağlanmada düzelmeye yol açar. Alkol alımına bağlı karaciğer yağlanmasında tek tedavi yöntemi, alkol alımının kesilmesidir. Alkol dışı karaciğer yağlanmasında, bugüne kadar çok sayıda ilaç kullanılmıştır ancak kesin bir fayda elde edilememiştir. İnsülin direnci gelişen vakalarda, insülin duyarlılığını azaltan ilaçlar kullanılır. Metformin adlı ilaç bozulmuş olan karaciğer biyokimyasal testlerini düzeltebilir. Ancak, karaciğer histolojisini güvenli şekilde iyileştirmeyebilir. E vitamininin yararı bilinmemektedir. Sitatinler bu hastalarda kullanılabilinir. Enginar, bol yeşil sebze yarar sağlar. Katı yağ, hayvani yağ, sakatat, yoğurdun kaymağı, tavuk derisi, kuru yemiş, hamur işi, çikolata, şeker ve kolalı içiceklerden uzak durulmalıdır.
Yaşam tarzı değişikliği, egzersiz, diyetteki yağ miktarının azaltılmasıdır. Hasta ideal kilosunda olmalıdır. Kilo verme konusunda en önemli konulardan birisi de, şok diyetlerden, aşırı açlık öneren diyetlerden, sansasyonel, basında anlatılan ancak bilimsel kalitesi olmayan diyetlerden mutlaka uzak durulmalıdır. Ayrıca hayvansal yağlardan, tatlı, sakatat, yağlı et, tavuk derisi gibi gıdalardan kaçınılmalı, sebze, meyve, beyaz et ve lifli gıdalar tüketilmelidir. Mutlaka hastanelerde diyetisyen görüşü alınmalıdır. Düzenli olarak yürüyüş ve ekzersiz yapılmalıdır. Egzersizin, kilo vermede, karaciğer yağlanmasında önemli bir mekanizma olan insülin direncini düzeltmede faydalı olduğu kesin olarak bilinmektedir. Bu yararın ortaya çıkması için en az, günde 30-45 dk olmak üzere haftada 3-4 gün tempolu yürüyüş gereklidir. Kilo fazlalığınız varsa, yılda bir kez karaciğer enzimlerinizi de kontrol ettirin. Fazla kilonuz varsa, vermeye ve normal kiloya gelmeye gayret edin.
Karaciğer yağlanması ve steatohepatit (NASH) bulunan kişiler, sağlık kontrollerini her yıl düzenli olarak yaptırmalıdırlar. Karaciğer yağlanması olan insanlar; eğer fazla kiloluysa mutlaka kilo vermeli, yağlı gıdalardan uzak kalmalı, yeterli miktarda meyve ve sebze tüketmeli, düzenli egzersiz yapmalıdır. En önemlisi de hastanın, gastroenteroloji uzmanları tarafından, düzenli aralıklarla muayene ve takip edilmesi gerekmektedir. Tedavide kilo vermek, kan şekerini düzenlemek, trigliserid seviyelerini indirmek çok etkilidir. Eğer basit bir yağlanma varsa, sadece diyet, ekzersiz ve takip öneriyoruz. NASH varsa, diyet, ekzersiz, ilaç tedavisi öneriyoruz. Hem karaciğer yağlanmasında ve hem de NASH'de, alkol mutlaka kesilmeli, karaciğeri olumsuz etkiliyen ağrı kesiciler, antibiyotikler ve toksik maddelerden karaciğeri korumak gerekiyor. Kan yağlarını azaltan ilaçlar, insülin direnci saptananlarda metformin ve thiazolidinedine’ler kullanılabilinir.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Prof. Dr. Vedat Göral Gastroenteroloji Uzmanı 19 Kasım 2019