ONLİNE İŞLEMLER
Vulva kanseri, kadınlarda dış genital bölgede görülen nadir ancak ciddi bir jinekolojik kanser türüdür. Klitoris, dış dudaklar ve vajina çevresindeki hücrelerin anormal çoğalmasıyla gelişen bu hastalık, özellikle ileri yaşlardaki kadınlarda görülmekle birlikte, HPV enfeksiyonu ve sigara kullanımı gibi faktörlerle riski artmaktadır. Vulva kanserinin erken belirtileri arasında geçmeyen kaşıntı, renk değişiklikleri, ciltte yara ya da şişlik yer alırken, erken tanı ve doğru tedavi ile hastalığın kontrol altına alınma şansı yüksektir.
Vulva, klitoris ve dudakları kapsayacak şekilde, üretra ve vajinayı saran bölgedir. Vulva kanseri, kadınlarda dış genital organı oluşturan vulvadaki (dış dudaklar, klitoris ve çevresi) hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu gelişen nadir bir kanser türüdür. Bu kanser türü genellikle uzun süreli genital kaşıntı, ağrılı şişlik, ciltte renk değişimi ve iyileşmeyen yaralar gibi belirtilerle kendini belli eder. Hücrelerin mutasyona uğraması en yaygın neden olup, HPV enfeksiyonu ve sigara kullanımı da önemli risk faktörleri arasında yer alır.
Vulva kanserinin kesin nedeni belli değildir. Diğer kanser tiplerinde de olduğu gibi, bir hücrenin DNA’sında mutasyon gelişmesi sonucu, o hücre kontrolsüz olarak hızla büyümeye ve bölünmeye başlar.
Vulva kanseri risk faktörleri arasında HPV maruziyeti bulunması, sigara kullanımı, ileri yaş ve aile öyküsünde kanser bulunması gibi faktörler yer alabilir. Ancak bu faktörlerden birine sahip olmak hastalığa yakalanacağınız anlamına gelmemektedir. Vulva kanseri risk faktörleri aşağıda listelenmiştir:
Vulva kanseri, kadın üreme sisteminin dış genital bölgesinde ortaya çıkan, nadir görülen ancak ciddi sonuçlar doğurabilen bir kanser türüdür. Hastalığın kesin nedeni bilinmemekle birlikte, bazı risk faktörlerinin bu kanserin oluşumuna katkıda bulunduğu düşünülmektedir. Genellikle yavaş seyreden vulva kanseri, erken dönemde teşhis edildiğinde tedavi şansı oldukça yüksektir.
Vulva kanseri, genel olarak ileri yaşlarda kaşıntıyla birlikte genital bölgede şişlik veya yara ile kendini gösterir. Birçok yaşta görülebilse de ileri yaştaki kadınlara tanı konulma oranı daha yüksektir. Doğum yolu dış bölümünde (vulva) 1-2 haftada iyileşmeyen yaralar kanser olabilir. Bu kanser genellikle yavaş gelişen, ancak erken evrede fark edilirse tedavi başarısı yüksek olan bir hastalıktır. En sık görülen belirtiler arasında dış genital bölgede uzun süredir geçmeyen kaşıntı, yanma ve şişlik yer alır. Deride renk değişiklikleri (kızarıklık, beyazlaşma veya koyulaşma), kalınlaşma, siğil benzeri oluşumlar ya da iyileşmeyen yaralar da dikkat edilmesi gereken işaretlerdendir. Vulva kanserinin belirtileri aşağıda listelenmiştir:
Vulva kanserinin teşhisinde ilk adım, doktorun vulva bölgesini dikkatlice incelemesidir. Bu fiziksel muayene sırasında ciltteki renk değişimleri, şişlikler, sertlikler veya anormal yapılar değerlendirilir. Şüpheli bir bulgu varsa, pelvik muayene yapılarak vajina, rahim, yumurtalıklar, mesane ve rektum gibi çevre dokular elle kontrol edilir. Detaylı değerlendirme için kolposkopi adı verilen özel bir büyütme aracı kullanılır. Kolposkop ile yapılan bu inceleme (vulvoskopi), anormal hücrelerin daha net görüntülenmesini sağlar.
Teşhisin kesinleşmesi için en güvenilir yöntem biyopsidir. Şüpheli bölgeden alınan doku örneği laboratuvara gönderilir ve burada patologlar tarafından mikroskop altında incelenir. Bu işlem hem kanserin varlığını doğrular hem de türünü belirlemede önemli rol oynar. Vulva kanserinin vücutta başka bölgelere yayılıp yayılmadığını anlamak için ise görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır. MR (Manyetik Rezonans Görüntüleme), BT (Bilgisayarlı Tomografi) ve PET taramaları, hastalığın evresini belirlemek ve tedavi planını şekillendirmek için kullanılır. Vulva kanseri teşhisi aşağıdaki muayeneler sonucunda konur:
Vulva kanseri en sık skuamöz hücreli karsinom olarak görülür; hastaların yaklaşık %90’ında deri yüzeyindeki skuamöz (yassı) hücrelerden gelişir. İkinci yaygın tip ise melanom olup tüm vakaların yaklaşık %5’ini oluşturur; melanomlar hızla büyüdüğünden yayılma riski daha yüksektir. Bunun dışında nadiren rastlanan türler arasında bazal hücreli karsinom, Bartholin bezi adenokarsinomu, Vulvanın Paget hastalığı, sarkom ve verrüköz karsinom da sayılmaktadır
Vulva kanseri, hastalığın vücutta ne kadar yayıldığını belirlemek amacıyla dört ana evreye ayrılır. Erken evrede teşhis edilen vakalarda tedavi başarısı çok daha yüksektir. Vulva kanserinin evreleri aşağıda listelenmiştir:
Vulva kanserinin tedavisinde en sık başvurulan yöntem, hastalıklı dokunun cerrahi müdahaleyle alınmasıdır. Bununla birlikte, ışın tedavisi (radyoterapi) ve ilaçla tedavi (kemoterapi) gibi alternatif yöntemler de bu sürecin önemli parçalarıdır. Hangi tedavinin uygulanacağı, hastalığın evresine ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. Vulva kanseri tedavi yöntemleri aşağıda listelenmiştir:
Vulva kanseriyle mücadelede en yaygın tercih edilen yol cerrahidir. Amaç, tümörlü bölgenin temizlenmesidir. Cerrahi girişim kendi içinde çeşitli teknikleri barındırır:
Vulvanın bir kısmının ya da tamamının cerrahi olarak alınması işlemine vulvektomi denir. Uygulama biçimine göre çeşitli türleri vardır:
Radyasyon tedavisi, kanserli hücreleri yok etmek amacıyla güçlü X ışınlarının kullanıldığı bir yöntemdir. Bu ışınlar dışarıdan verilebileceği gibi, doğrudan tümörlü bölgeye ya da yakınına yerleştirilen “radyoaktif iğne veya tohum” aracılığıyla da uygulanabilir.
Kemoterapi, kanser hücrelerinin büyümesini durdurmak ya da onları yok etmek amacıyla çeşitli ilaçların kullanılmasını içerir. Bu ilaçlar çoğunlukla ağız yoluyla alınır, ancak bazı durumlarda cilt üzerine sürülen krem veya losyonlar şeklinde de kullanılabilir.
Biyolojik tedavi, diğer adıyla immünoterapi, bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun kansere karşı direncini artırmayı hedefler. Bu yaklaşımda amaç, vücudun doğal savunma mekanizmalarını aktive ederek kanser hücreleriyle mücadeleyi desteklemektir.
Vulva kanseri riskini azaltmanın en etkili yolu, HPV’ye karşı korunma, düzenli jinekolojik muayeneler ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarıdır. HPV, vulva kanserinden sorumlu yüksek riskli virüs tiplerini içerir ve HPV aşısı özellikle 9–26 yaş arası bireylerde önerilir; bu aşılama vulva başta olmak üzere genital kanserlere karşı güçlü koruma sağlar.
Aşıya ek olarak; tek eşliliği sürdürebilmek, cinsel ilişki sırasında kondom kullanmak HPV bulaşma riskini azaltır. Ayrıca sigara kullanımı HPV etkinliğini artırarak kanser riskini yükseltebildiğinden, sigarayı bırakmak kritik önemdedir. Düzenli jinekolojik muayeneler ve anormal değişikliklerin zamanında saptanması (örneğin biyopsi veya kolposkopi ile) erken tanıya olanak sağlayarak, tedavi gereksinimini ve ciddi cerrahileri önleyebilir. Vulva kanserinden korunma yöntemleri özetle şu şekildedir:
Vulva (dış genital bölge) kanseri, vulvanın dış dudakları, klitoris ve çevresindeki dokularda gelişen nadir ancak ciddi bir jinekolojik kanser türüdür. Vulva kanserine hastanelerin ilgili Jinekolojik Onkoloji bölümleri bakar. Jinekolojik onkoloji, kadın üreme organlarında görülen kanserlerin (rahim, yumurtalık, vajina, serviks ve vulva gibi) cerrahi ve tedavi yönetimini üstlenen tıp dalıdır. Vulva kanserinde, fizik muayene sonrası biyopsi alınarak kesin tanı konulur; tedavi genellikle cerrahi müdahale (lokal ya da geniş eksizyon), gerektiğinde lenf bezi diseksiyonu, kemoterapi ve radyoterapiyle devam eder.
Vulva kanseri hakkında sıklıkla merak edilen sorular ve cevapları aşağıda listelenmiştir.
Vulva kanseri genellikle yavaş ilerler ve yıllar içinde gelişir; deri tabakalarında yıllar süren anormal hücre büyümeleri sonrası ortaya çıkar.
Vulva kanserleri sıklıkla pembe-kırmızı veya beyazımsı lezyonlar olarak görülür, özellikle renk değişikliği ve geçmeyen yaralar karakteristiktir.
Vulva kanseri daha çok ileri yaşta görülür, gençlerde nadiren ortaya çıkar; vakaların büyük çoğunluğu menopoz sonrası dönemdedir.
Vulva kanseri özellikle ilerlemiş vakalarda lenf bezelerine ve uzak organlara metastaz yapabilir.
Kandidiyaz, Candida mantarlarının vajina ve vulvada aşırı çoğalmasına bağlı kaşıntı, tahriş ve akıntı yapan yaygın bir mantar enfeksiyonudur.
Vulva kaşıntısı genellikle irritasyon, mantar enfeksiyonu veya nadiren kanser gibi ciddi hastalıkların habercisi olabilir; özellikle menopoz sonrası dikkat edilmelidir.
Fizik muayene ve anormal doku örneği (biyopsi) ile kesin tanı konur; kolposkopik inceleme biyopsi öncesi yardımcı bir yöntemdir.
Vulvar skuamöz hücreli karsinom, vulvadaki en sık görülen kanser türüdür (% ~90) ve derinin yüzey hücrelerinden gelişir.
Vulvar melanom, vulva bölgesinde pigmentli hücrelerden (melanositlerden) gelişen nadir ve daha agresif bir kanser türüdür.
İlk belirti genellikle bölgede sürekli kaşıntı, renk değişikliği veya iyileşmeyen bir lezyondur.
Cinsel organ kanserleri; anormal renk değişimi, kaşıntı, ağrı, kanama, şişlik ve geçmeyen yaralar gibi semptomlarla kendini gösterebilir.