ONLİNE İŞLEMLER
Omurga, vücudun dik durmasını ve hareketini sağlayan, aynı zamanda merkezi sinir sistemini de koruyan temel yapıdır. Kafatasının altından başlayarak kuyruk sokumuna kadar uzanan omurga, birbirine bağlı toplam 33 vertebradan (omurdan) oluşur. Servikal (boyun), torakal (sırt), lomber (bel), sakral (kuyruk sokumu üstü) ve koksigeal (kuyruk sokumu) olmak üzere beş ana bölümde incelenir.
Omurga yapısı, kaza, travma, tümör ya da doğuştan gelen bozukluklar gibi çeşitli nedenlerle hasar görebilir. Omurga cerrahisi, bu tür hastalıkların tanı ve tedavisini sağlayan cerrahi uygulamaları kapsar.
Omurga cerrahisi, omurgada meydana gelen yapısal bozukluklar, travmalar ve tümörler gibi hastalıklarının tanı ve tedavisinde uygulanan cerrahi müdahaledir. Bu alan multidisipliner bir yaklaşımla yürütülür; ortopedi ve beyin ve sinir cerrahisi uzmanlarının ortak çalışma alanıdır. Ayrıca, tedavi sürecine fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları da dahil olur.
Omurga, aynı zamanda omurilik adı verilen merkezi sinir sistemini de koruduğu için burada meydana gelen her türlü hasar oldukça hayatidir. Bu nedenle hasar, yalnızca hareket kabiliyetini değil; sinir sistemi işlevlerini ve hatta iç organların fonksiyonlarını etkileyebilecek ciddi sonuçlara da yol açabilir. Böyle durumlarda cerrahi müdahale kaçınılmaz hale gelebilir.
Günümüzde gelişen teknoloji sayesinde klasik açık cerrahi yöntemlere ek olarak minimal invaziv (küçük kesilerle yapılan) yöntemlerle birçok operasyon başarıyla gerçekleştirilmektedir.
Omurga hastalıklarının belirtileri, hastalığın türüne, etkilenen bölgeye ve ilerleme düzeyine göre değişiklik gösterir. En yaygın belirtiler şunlardır:
Bu belirtiler uzun süredir devam ediyorsa ve giderek şiddetleniyorsa zaman kaybetmeden uzman hekime başvurulmalıdır.
Omurga tümörleri, omurga ya da omurilik çevresinde gelişen anormal büyümelerdir. İyi huylu (benign) ya da kötü huylu (malign) olabilir ve boyun, bel, sırt gibi herhangi bir bölgede gelişebilir.
Omurga tümörleri primer (birincil) ya da metastatik (ikincil) olarak sınıflandırılır.
Primer omurga tümörleri doğrudan omurgada oluşan tümörlerdir. Sık görülen primer omurga tümörleri şunlardır:
Metastatik omurga tümörleri vücudun herhangi bir yerinde başlayan kanserin omurgaya yayılmasıyla oluşur. En sık omurgaya metastaz yapan kanserler şunlardır:
Omurga tümörleri ciddi sonuçlara yol açabilir. Özellikle ailesinde kanser öyküsü bulunan kişilerde ağrı, his kaybı, uyuşukluk gibi belirtiler dikkatli değerlendirilmelidir. Erken tanı ve tedavi ile bu şikâyetlerin çoğu önlenebilir.
Omurga cerrahisi, diskler, omurilik, omurlar ve sinir dokuları çevresinde gelişen birçok hastalığın tedavisinde uygulanabilir. Aşağıda omurga cerrahisinin ilgilendiği başlıca hastalık grupları açıklanmıştır:
Fıtıklardan travmalara, tümörlerden doğumsal bozukluklara kadar pek çok omurga hastalığı omurga cerrahisi kapsamına girer. Erken tanı ve doğru cerrahi tekniklerle bu hastalıklar önlenebilir.
Omurga cerrahisinde kullanılan yöntem, hastalığın türüne ve şiddetine göre değişiklik gösterir. Günümüzde gelişen teknoloji sayesinde açık cerrahi yöntemlere ek olarak minimal invaziv (küçük kesilerle yapılan) ve robot destekli teknikler de yaygınlaşmıştır. En sık kullanılan yöntemler şunlardır:
Bu yöntemle omurgada geniş bir kesi açılarak bölgeye tam erişilir. Genellikle skolyoz, kifoz gibi şiddetli omurga eğriliklerinde ve omurga kırıklarında tercih edilir. Bu yöntemde iyileşme süreci daha uzundur ve enfeksiyon riski daha fazladır.
Minimal invaziv cerrahi, omurgaya daha küçük kesilerle ulaşılarak yapılan, dokuya minimum zarar veren modern bir tekniktir. Bel fıtığı ve dar kanal gibi birçok hastalıkta başarıyla uygulanmaktadır. Kullanılan bazı teknikler şunlardır:
Minimal invaziv cerrahi ile daha az doku hasarı ve ağrı oluşur. Hastanede kalış süresi açık cerrahiye göre daha kısadır.
Omurga cerrahisi, günümüzde gelişen tıbbi teknolojiler sayesinde çok daha güvenli ve etkin bir şekilde uygulanabilmektedir. Bu gelişmiş teknolojiler, tanıdan cerrahiye, cerrahi sonrasından rehabilitasyona kadar geniş bir yelpazede kullanılır.
Omurga cerrahisinde kullanılan teknolojiler hem cerrahi başarının artmasına hem de hastaların daha hızlı, güvenli ve konforlu bir iyileşme süreci yaşamasına büyük katkı sağlar.
Omurga cerrahisinde kullanılan başlıca teknolojiler şunlardır:
Robotik cerrahi sistemleri: Cerrahın kontrol ettiği robot kolları kullanılarak gerçekleştirilir. Bu sayede insan kaynaklı hatalar minimuma indirilir. En yaygın kullanılan robotik sistemlerden biri da Vinci’dir.
Endoskopik omurga cerrahisi: Ciltte birkaç milimetrelik kesiden kamera ve özel cerrahi aletlerin yerleştirilmesiyle yapılır.
Navigasyon sistemleri: Bu sistem, işlem sırasında omurganın üç boyutlu haritasını çıkarmayı sağlar. Bu sistemler; manyetik rezonans (MR), bilgisayarlı tomografi (BT) ve 3D modelleme görüntüleriyle entegre çalışır.
Mikroskop: Ameliyat mikroskopları, özellikle dokulara yakın çalışılması gereken operasyonlarda cerrahın alanı büyütmesini ve daha hassas çalışmasını sağlar.
Omurga hastalıklarından tanısında, hekim muayenesine ek olarak görüntüleme yöntemleri ve ileri tanı tekniklerine başvurulur. Hekim hastayı fiziksel olarak değerlendirdikten sonra hastada mevcut olan hastalığın türüne ve şiddetine bağlı olarak farklı tetkiklere ihtiyaç duyabilir.
Manyetik rezonans görüntüleme (MR), bilgisayarlı tomografi (BT), röntgen (grafi) ve skolyoz-kifoz ölçümleri gibi görüntüleme yöntemleri sıklıkla tercih edilir. Ayrıca sinir sisteminin değerlendirilmesi için elektromiyografi (EMG) gibi testlere de başvurulabilir. Eğer hekim enfeksiyon ya da kanser gibi hastalıklardan şüpheleniyorsa kan testleri de yapılabilir. Tümör şüphesi durumunda biyopsi yapılabilir.
Erken teşhis edilen omurga hastalıkları, cerrahiye gerek kalmadan veya minimal girişimlerle tedavi edilebilir. Bu yüzden, uzun süredir devam eden sırt, bel veya boyun ağrısı gibi şikâyetler ihmal edilmemelidir.
Omurga cerrahisi, ağrı ve hareket kısıtlılığı gibi yaşam kalitesini düşüren problemlere kalıcı çözümler sunar. Özellikle ilaç tedavisi ve fizik tedavi ile sonuç alınamayan durumlarda cerrahi müdahale, fonksiyonel ve yapısal iyileşme sağlama açısından oldukça önemlidir.
Cerrahinin en önemli avantajlarından biri sinir köklerine baskı yapan ağrıyı ortadan kaldırmasıdır. Aynı zamanda, fonksiyonel ve nörolojik kayıplar yaşayan hastaların günlük aktivitelerini eskisi gibi yapabilir hale gelmelerini de sağlar. Omurga cerrahisi, estetik ve postüral avantajlar da sağlar. Özellikle skolyoz ve kifoz gibi omurga eğrilikleri sebebiyle oluşan duruş bozuklukları da düzeltilir.
Doğru zamanda ve uygun teknikle yapılan omurga cerrahisi, yalnızca fiziksel şikayetleri değil, hastanın genel yaşam kalitesini de olumlu yönde etkileyen, güvenilir ve etkili bir tedavi seçeneğidir. Bu nedenle, cerrahi karar süreci bireysel olarak değerlendirilerek, uzman bir ekip eşliğinde planlanmalıdır.
Omurga cerrahisinde süreç genellikle planlı ilerlese de bazı özel durumlarda sakatlık ve hayati riski önlemek adına acilen müdahale gerekebilir. Aniden gelişen idrar ve/veya dışkı kaçırma ya da yapamama, hızla gelişen kas kaybı ve güçsüzlük, felç, düşük ayak ve hızla gelişen nörolojik belirtilerin görülmesi durumunda acilen omurga cerrahisine başvurulabilir.
Omurga cerrahisinde acil müdahale gerektiren durumlar nadir ama kritik öneme sahiptir. Erken ve doğru yapılan müdahale ile hastanın hayatı kurtulabilir ya da sakatlıkların önüne geçilebilir.
Omurga cerrahisi; bel ve boyun fıtıkları, omurga eğrilikleri (skolyoz, kifoz), omurga kırıkları, tümörler ve sinir baskılarına bağlı şikayetlerin tanı ve tedavisinde tercih edilir. Bu alanda başarılı sonuçlar almak, deneyimli hekim kadrosuna ve ileri teknolojik aletlere bağlıdır.
Medipol Sağlık Grubu, omurga cerrahisi alanında hem donanımı hem de uzman kadrosuyla öne çıkar. Aşağıdaki Medipol hastanelerinde omurga cerrahisi hizmeti sunulmaktadır:
Omurga cerrahisi ile ilgili detaylı bilgi almak, randevu oluşturmak ya da uzman hekimlerle görüşmek için size en yakın Medipol hastanesine başvurabilirsiniz.
Omurga cerrahisi, yüksek uzmanlık ve deneyim gerektiren bir alandır. Medipol Sağlık Grubu olarak; bel ve boyun fıtıklarından omurga tümörlerine, dar kanal hastalığından skolyoz ve travmalara kadar birçok kompleks omurga hastalığında, alanında uzman cerrahlarımızla hizmet sunuyoruz.
Ortopedi ve Travmatoloji ve Beyin ve Sinir Cerrahisi alanında görev yapan omurga cerrahisi doktorlarımızı ziyaret edebilirsiniz.
Omurga cerrahisi sonrasında dikkat edilmesi gereken en önemli unsur, doktorun verdiği talimatlara birebir uymaktır. Ameliyat sonrası dönemde hastaların hareketlerine, ilaç kullanımına ve fizik tedavi sürecine özel göstermesi, iyileşme sürecinin sağlıklı ilerlemesi açısından oldukça önemlidir. Özellikle ilk günlerde eğilme ve ağır kaldırma gibi omurgayı zorlayacak hareketlerden kaçınılmalıdır. Kısa yürüyüşlerle yavaş yavaş hareket kapasitesi artırılmalıdır.
Bazı hastalarda fizik tedavi ve rehabilitasyon programı önerilebilir. Bununla birlikte araç kullanımı, işe dönüş ve egzersiz planları da doktorun değerlendirmesine göre kademeli şekilde yapılmalıdır. Ameliyat sonrası süreçte sabırlı olmak ve düzenli kontrollere gitmek iyileşme sürecinin başarılı geçmesini doğrudan etkiler.
Torkal vertebralar, omurganın sırt (göğüs) bölgesinde yer alan 12 adet omurdur. T1’den T12’ye kadar numaralandırılır ve kaburgalarla bağlantılıdır.
Ortopedi ve Travmatoloji ve Beyin ve Sinir Cerrahisi bölümlerine başvurulabilir.
Omurga hastalıklarına genellikle, ortopedi ve travmatoloji uzmanları ve beyin ve sinir cerrahları bakar.
Omurga kemiklerini oluşturan, birbirine bağlı kemik parçalarının her birine “omur” (vertebra) denir.
İnsan omurgası; 7 servikal (boyun), 12 torkal (sırt), 5 lomber (bel), 5 sakral ve 4 koksigeal (kuyruk sokumu) olmak üzere toplamda 33 omurdan oluşur.