Sitede Ara

Kanserin oluşmasında en önemli sebeplerin başında çevresel faktörler geliyor. Yetişkinlerin çevre bilincinde olması ve çocuklara miras olarak kanser değil, temiz bir çevre bırakması gelecek kuşaklar açısından oldukça önemli.

Kanser büyük oranda yaşlı hastalığıdır ve çocuklarda erişkinlere göre daha azdır. Batı toplumlarında tüm kanserlerin yalnızca %1’i 15 yaş altında görülür. Her yıl ortalama her bir milyon çocukta 110 yeni kanser olgusu görülmektedir.  Bu yeni olguların da yaklaşık yarısı 5 yaş altında görülür. Çocukluk çağı kanserleri erişkinlerdekinden farklıdır. Erişkinlerde daha çok akciğer, meme, kalın bağırsak kanserleri görülürken; çocuklarda bu tümörler oldukça nadirdir. Çocuklarda ise lösemi, lenfoma, beyin-omurilik tümörleri daha sıktır. Çocuk çağı kanserleri erişkinlere göre ilaçlara daha iyi cevap verir ve beklenen yaşam süresi daha uzundur. Bu yüzdendir ki toplumda çok sayıda kanser tedavisi sonucu sağlıklı yaşam süren bireylerle birlikteyiz. Ekonomik ve sosyal olarak gelişmiş ülkelerde %80’in üstünde yaşam şansı bulan çocuklar; ekonomik yetersizlikler nedeniyle dünyanın geri kalan kısmında bu şansı bulamıyor. Türkiye ekonomik, sosyal ve bilimsel gelişimi ile dünyanın üst ligindedir. Sağlık kurumlarına kolay ulaşım, bilinçlenen aile üyelerinin erken başvurusu ve uygun tedavi ile Türk çocukları kanser tedavisinde Türkiye Pediatrik Onkoloji Grubu ve Türkiye Pediatrik Hematoloji Derneği verilerine göre %80 oranına oldukça yakındır.

ANNE KARNINDA BAŞLIYOR

Çocukluk çağı kanserlerinin çoğu embriyonel tümörler dediğimiz ‘anne karnında başlayan’ kanserlerdir. Yani gebelik dönemi ve hatta öncesi kanser oluşumunda önemlidir. Kanser için tabi ki genetik yatkınlık önemlidir ancak biliyoruz ki kanserin pek çok nedeni mevcuttur. Çevresel etkenler bunların en önemlilerindendir. Nükleer kazalar gibi anne karnındayken radyasyona maruziyet, bugün büyük sorun olan yüksek gerilim hatları gibi manyetik alanlar, otoban gibi yoğun karayollarının oluşturduğu zehirli gazların ve tarımda sık kullanılan pestisit değimiz ilaç artıklarının yiyeceklerle anne ve çocuğa ulaşması hemen akla gelen nedenlerdendir. Doğum öncesi sigaraya direk yada pasif içi olarak maruz kalan çocuklarda bronşit, bronşiolit ve alt solunum yolu enfeksiyonlarının sık olduğunu, pek çok sistemin gelişimini bozduğu gibi, çocukluk çağı kanserlerinin görülme sıklığını da arttırdığını biliyoruz. Gebelik sırasında annenin pasif ya da aktif sigara maruziyeti ve hatta gebelikten aylar öncesinde anne-babanın içtiği sigaranın, beyin tümörleri, lösemilenfoma ve nöroblastom gibi çocukluk çağı kanserlerinin oluşma sıklığını arttırdığı bilimsel gerçeklerdir. Gebelik başlangıcında günde on sigaradan fazla içen babaların çocuklarında lösemi görülme riski yaklaşık iki katına çıkmaktadır. Gebelik sırasında sigara için annelerin çocukları için düşük doğum ağırlığı riskinin yanında bu çocuklar için retinoblastom dediğimiz göz içi tümörü riski 1,5 katına çıkmaktadır. Bir epidemiyoloji araştırmasında aşırı kahve ve kola tüketiminin de çocukluk çağı lösemi riskini arttırabileceği söylenmiştir.

PESTİSİTLERE DİKKAT!

Öte yandan obezite de en önemli halk sağlığı sorunudur. Bilgisayar aktiviteleri, video oyunları oynama gibi çağımızın yeni sedanter alışkanlıkları fiziksel aktivitede azalmaya ve sonunda obeziteye neden olmuştur. Karmaşık genetik faktörlerin yanı sıra aşırı miktarda ve fast-food tarzı beslenme, fiziksel aktivite ve çevresel etmenlerin katkısıyla obezite sıklığı ve şiddeti giderek artmaktadır. Çocukluk ve adolesan çağı obezitesi sonucunda erişkin çağda obezite ve metabolik sendroma, genç yaşta Tip-2 diyabete yol açmaktadır. Artmış insülin direnci ve bazı inflamatuar maddeler kardiovasküler, metabolik ve onkolojik hastalıklara yol açmaktadır. Vücut kitle indekinde artış erişkin yaşta yemek borusu, kalın bağırsak, tiroid, testis, böbrek ve rahim kanseri sıklığını artırmaktadır. Pestisit adı verilen böcek öldürücüler, böceklerden kemiricilere, istenmeyen bitki veya hayvanlardaki (örneğin kemirgenler) canlı organizmaları öldürmek veya zarar vermek için tasarlanmış geniş bir ürün grubunu temsil eder. Akut zehirlenmeler önemli bir sağlık sorunudur. Akut zehirlenmenin ötesinde, düşük seviyeli maruziyetlerin çocuk sağlığı üzerindeki etkileri artmaktadır. Epidemiyolojik çalışmalarda tanımlanan kronik toksisite sonucu preterm doğum, düşük doğum ağırlığı ve konjenital anomaliler ve  pediatrik kanserlere yol açmaktadır. Çocuklarda yapılan çalışmalarda pestisitlere mesleki ya da mesleki olmayan ebeveyn teması ile artmış kanser riski (lösemi, SSS tümörleri) arasında bir ilişki gösterilmiştir. Kırsal alanlardaki çocuklar direk maruz kalırken, şehirlerdeki çocuklara sebze ve meyveler başta olmak üzere pek çok yolla ulaşmaktadır. Çocukların doğrudan pestisitlere maruziyetinin de lösemi, non-Hodgkin lenfoma, beyin tümörleri,  Willm’s tümörü, Ewing  sarkoma ve üreme hücre  tümörlerine neden olabileceği bazı çalışmalarda bildirilmektedir.

RADONA DİRENÇLİ BİNALAR

Dış mekan hava kirliliği de önemli bir kanser nedenidir. Organik bileşiklerin yanması sonucu oluşan polisiklik aromatik hidrokarbonlar mutasyona neden olurlar. Yakıt egzoslarında, tütün dumanında, fabrika dumanlarında atıkların yanmaları sonucu emisyonlarda bulunurlar. Hava kirliliğine yol açan maddeler arasında, taşıtların egzosları, enerji santralleri, tarım ve sanayi faaliyetlerinden kaynaklanan kimyasal madde salınımları ve evlerde ısınmak için kullanılan yakıtlar sıralanıyor. Büyük kentlerde özellikle sanayi bölgeleri ve işlek otoyol yakınlarında yaşayan çocuklarda lösemiler daha belirgin olmak üzere kanser sıklığı artmaktadır. Radon, renksiz kokusuz radyoaktif bir gazdır. Özel cihazlar olmadan varlığı fark edilmez. Radon uranyumun ard arda başka radyoaktif ürünlere dönüşmesi sırasında oluşan ara ürünlerden biridir. Gaz olduğu için oluştuğu yerde kalmaz uçarak her ortama karışabilir. Havadaki radon, toz, duman gibi havada asılı duran parçacıklar ile karışarak akciğerlerde birikir. Deneysel olarak yapılan çalışmalarda akciğer epitelyum hücrelerindeki fazla miktardaki radyasyonun kansere neden olduğunu göstermiştir. Radondan korunmak için, evler (özelikle 3’üncü kattan aşağıda olanlar) sıkça  havalandırılmalı, bodrum ve zemin katlardaki çatlaklar onarılmalı, yeni yapılan binaların radona dirençli olup olmamasına dikkat edilmelidir. Elektromanyetik alan (EMA), artık çevremizi saran bir unsurdur. Evimizde, iş yerimizde yoğun bir elektromanyetik dalga olabilir. Bu, baz istasyonundan, yüksek gerilim hattından, evin elektrik tesisatından kaynaklanabilir; eğer tavan yüksekliği düşükse, tasarruflu ampulden ciddi bir şekilde ortaya çıkabilir. Evlerde kablosuz iletişim ağları, mikrodalga fırınlar, kablosuz dect telefonlar yüksek frekanslı elektromanyetik radyasyon kaynağıdır. EMA’ların çok sayıdaki kanser türü ile ilişkisini araştıran çalışma vardır. Ancak EMA ile etkilenimin en belirgin olduğu kan hücrelerinin özellikle de lökositlerin normalin üzerinde çoğalması ile kendini gösteren bir kanser türü olan çocukluk çağı lösemileri arasındaki ilişkiyi saptamak üzere yapılan çalışmalar dikkat çekmektedir. Özellikle yüksek gerilim hatlarına 200 metreden daha yakın yaşayan çocuklarda lösemi sıklığının arttığını gösteren araştırmalar vardır. Albert Einstein “Dünya, ona zarar verenler yüzünden değil; hiçbir şey yapmadan bakanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir” der. Yerel belediyelerin, ulusal hükümetin, sağlık otoritesinin ve şehircilik bakanlığının çaba ve eylemlerinin yanı sıra bireyler hayatta olan ya da doğacak çocuklar çaba göstermelidir. Çocuklarımıza miras olarak kanser değil, temiz bir çevre, sağlıklı bir yaşam bırakmalıyız.

PROF. DR. MURAT ELLİ