Sitede Ara

Dil üzerindeki kadifemsi yapıda dökülmeler, sertlik, kötü nefes kokusu, açıklanamayan kanamaların yanı sıra on günü geçen dil yaralarında mutlaka bir hekime başvurmak gerekir.

Zaman zaman hepimiz ağız içerisinde veya dil bölgesinde geçici yaralarla karşılaşmaktayız.  Bunlar zaman içerisinde kendiliğinden geçmektedir. Bu yaralar duruma göre ağrılı ya da ağrısız olabilirler. Bazen ağrı yapmadığı için ağızda garip bir his oluştururlar. Bunu normal dokunun sertliğinde değişim gibi hissedebiliriz. Dili kanser açısından ön, hareketli kısım ve arka, dil kökü kısmı diye iki kısıma ayırmaktayız. Hastanın şikayetleri de bölgeye göre farklılık göstermektedir. Bunların haricinde dil üzerindeki kadifemsi yapıda dökülmeler, sertlik, kötü nefes kokusu, açıklanamayan kanamalar, boyunda şişlik, boğaz ağrısı, kanlı tükürük gelmesi veya yutkunamama problemleri de dil kanseri ile ilgili olabilir. Kulağa ve çeneye vuran ağrılar da yine dil kanserinin habercisi olabilir. Yine her kanser hastalığında olduğu gibi beklenmedik kilo kaybı, iştah azalması gibi durumlar sorgulanmalıdır. Dil kanserlerine neler neden oluyor diye sorduğumuzda öncelikle sigara ve alkol gelmektedir. Birlikte kullanımı kanser riskini daha da artırmaktadır. Sonrasında kötü ağız hijyeni, uzun süreli travmalar, ağız içi protezler, çürük dişler veya sürekli dilin ısırılması gibi travmatize edilmesi dil kanserine neden olmaktadır. Bir başka neden ise HPV ismindeki virüs enfeksiyonudur. Peki, dil üzerindeki tüm yaralar kanser belirtisi midir? Tabii ki değil! 
Dil yarasına neden olan diğer nedenler, bulaşıcı hastalıklar, kalıtım, hormonal hastalıklar, zayıf bağışıklık sistemi, çok baharatlı ve tuzlu yemek yeme, bağırsak veya mide rahatsızlıkları ve vücut için önemli olan minerallerin eksikliği (demir, çinko, folik asit, vitaminler) gibi etkenler olabilir. Bazen hastalarımız dilin üzerinde boğaza doğru olan kısımda normal dil kadifemsi tabakadan farklı olarak daha iri, birden fazla yara olduğunu tarif edebilmektedir. Bunlar aslında hepimizde olan ama bazılarımızda daha belirgin olan tad tomurcuklarıdır ve normal dil yüzeyinden daha kabarık halde bulunurlar. Bu yapıların hastalıklarla bir ilişkisi yoktur.

PROTEZ YARALARINA DİKKAT!

Öte yandan, dilin üst kısmı kadar alt kısmı da kanser açısından önem taşımaktadır. Ağız tabanı ile komşuluk gösteren bu bölgenin yaraları eğer uzun süre devamlılık gösteriyorsa mutlaka uzman 
doktor tarafından değerlendirilmelidir. Ağız içerisinde sürekli hareketli bir organ olan dil, yutkunma ve konuşmanın yanı sıra ağız içerisindeki anormal oluşumları kontrol etmemizi de sağlar. Bize bazen ağrı, sertlik, his kaybı, keçeleşme şeklinde farklı bir oluşum olduğu konusunda bilgi verir. Bu oluşumlar bazen çevre dokularda bazen de dilin kendisinde oluşmaktadır. Bu gibi durumlar eğer kısa süreli ise ve kendiliğinden geçiyorsa çoğunlukla probleme neden olmaz ama geçmemesi veya şikayetlerin gün geçtikçe artması gibi durumlar da ciddi problemler oluştuğunun habercisi olabilir. Bu tip yaralarda görüntüsü, ağrı durumu, bulunduğu bölge, başlangıç süresi, hastanın ağız hijyeni, sigara alkol kullanımı, özellikle de yaranın olduğu bölgedeki sürekli maruz kalınan diş veya protez travması bilgileri sorgulanıp, şüphe varsa biyopsi yapılması gerekmektedir.  Diş travması veya protez travmaları özellikle dikkat etmemiz gereken durumlardır. Özellikle dilin yan kenar kısımlarında yani diş ile temas eden bölgede oluşan geçmeyen yaralar veya kitleler mümkünse bir kulak burun boğaz uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Şüpheli alanlardan biyopsi için örnek alınmalıdır. Bunun geciktirilmesi dilin lenfatik akımının ilk uğrak yeri olan boyun lenf bezlerine sıçramasına neden olmaktadır. Bu durumda yapılacak olan tedavinin kapsamı genişletilecektir. Aynı şekilde kan yolu ile başka doku ve organlara sıçrama durumu da geç tanıda daha sık olmaktadır. Onun için erken tanı ve tedavi dilde diğer organlara göre biraz daha öncelikli hale gelmektedir. Bunun nedeni dilde kanser yayılımına bariyer olacak yapıların olmaması ve yoğun kas dokusu nedeniyle hareketli olması yayılımı arttırmaktadır. Dil kanserinden korunmanın yollarına gelince; sigara ve alkol gibi toksinlerden uzak durmak, ağız temizliğine dikkat etmek, sürekli diş travmasına neden olan diş veya protezleri tedavi ettirmek, erken dönemde 2 haftayı aşan sürede geçmeyen dil yaralarını hekime göstermek kanserleşme başlamadan veya erken evrede yakalayıp tedavi etme şansı verecektir. Alınan biyopsi ile eğer dil kanseri tanısı konuldu ise zaman kaybetmeden tedaviye başlamak gerekir. Tedavinin eksi ve artıları detaylı bir şekilde öğrenilmeli ve tedaviye öyle başlanmalıdır.Dil kanserinde genellikle ilk tedavi seçeneği cerrahidir. Erken aşamada yakalandığında tek başına cerrahi yeterli olmaktadır ama bazen lezyonun tutulumuna göre ek tedaviler de gerekebilir.