Sitede Ara

Menstrüel bozukluklar, hipotalamus, hipofiz bezi, yumurtalıklar, rahim, rahim ağzı ve vajinayı etkileyen durumlardan kaynaklanır. Uzun süreli adet düzensizliklerinde kullanılabilecek en iyi tedavi edici ilaçlar ise, doğum kontrol haplarıdır.


Menstrüasyon (adet kanaması), rahim içi zarını kaplayan tabakanın hormonal etkiyle kabarıp dökülmesidir. Kadında menstrüasyon, ergenlikle başlayarak menopozda sonlanacak şekilde üreme çağı boyunca devam eder. Yaklaşık 10-14 yaş arasında başlar, kadın 45-55 yaş arasına gelinceye kadar adet döngüleri devam eder. Bir kadın yaşamı boyunca yaklaşık beş yüz döngü yaşar. Menstrüasyon kadının sinir sistemi, seks organları ve pek çok hormonu da içeren oldukça karmaşık bir olaydır. Kadın genital organları, iki yumurtalık (over), fallopian tüpler, rahim ve vajinadan meydana gelir. Overler, kanda dolaşan hormonların etkisiyle her bir periyotta genellikle bir tanesinin olgunlaşıp, çatlamasıyla (ovulasyon) ortaya çıkan yumurtaların deposudur. Ovulasyon genellikle yeni bir döngünün ilk gününden sonraki on dördüncü günde meydana gelir. Bununla birlikte kesin zamanlama kadından kadına farklılık gösterebilir. Bazı kadınlarda döngünün ortasında hafif bir vajinal kanama olabilir. Yumurta olgunlaştığında overden atılır ve fallopian tüp tarafından rahime taşınır. Bu arada rahim iç tabakası hormonların etkisiyle kalınlaşarak muhtemel döllenmiş yumurtayı kabul edecek hale gelir. Eğer yumurta döllenirse gebelik başlar ve yumurta kalınlaşmış rahim iç tabakasına yerleşir. Eğer yumurta döllenmezse nihai hormonal değişikliklerle kalınlaşmış bu tabaka adet kanaması ile vücuttan uzaklaştırılır.

İLK YILLAR DÜZENSİZLİK OLABİLİR
Menstrüel siklus bozuklukları, hipotalamus, hipofiz bezi, yumurtalıklar, rahim, rahim ağzı ve vajinayı etkileyen durumlardan kaynaklanır. Menstrüel siklus bozuklukları, hiç adet görmeme yada düzensiz sikluslar şeklinde olabilir. Menstrüel kanamanın sıklığı, miktarı ve süresindeki değişikliklere göre isim alır. Amenore, menstrüasyonun olmaması, kesilmesi, menoraji-hipermenore; menstrüel kanama miktarının fazla olması, metroraji; menstrüel kanamanın düzensiz olması ya da menstrüal kanama dışında herhangi bir zamanda kanama olması, hipomenore; menstrüel kanama miktarının az olması, oligomenore; menstrüasyonun 35 günden uzun aralarla olması, polimenore ise menstrüasyonun 21 günden kısa aralarla olmasıdır. Amenore ikiye ayrılır. Primer amenore 14 yaşına kadar sekonder seks karakterlerinin gelişmemesi ve menarşın (ilk adet görme) başlamaması veya sekonder seks karakterleri gelişmiş hastada 16 yaşına kadar menarş olmamasıdır. Sekonder amenore adet görmüş hastanın 6 aydan uzun süre ile veya en az üç siklus adet görememesidir. Sekonder amenorenin en sık sebebi ise gebeliktir ve bu fizyolojik bir durumdur. Patolojik sebepler arasında ise polikistik over sendromu, yoğun stres ve yeme bozuklukları, aşırı egzersiz ve hipofiz tümörleri gibi sorunlar sayılabilir. Amenorenin haricinde diğer kanama düzensizlikleri hormonal ve organik nedenli olmak üzere ikiye ayrılır. Hormonal nedenleri açıklamak için hipotalamustan başlayarak sırasıyla; hipofiz ve yumurtalıklardan kaynaklı nedenleri sayabiliriz. Menarşdan sonraki ilk 2 yıl adetlerin düzensiz olması normaldir ve bunu değerlendirmek gerekmez. Bazen bu süre daha da uzun olabilir. İlk yıllardaki düzensiz adetlerin nedeni hipotalamus-hipofiz ile yumurtalıklar arasında haberleşme mekanizmasının tam olarak gelişmemiş olmasıdır. Beyni ve psikolojik yapıyı etkileyen tüm nedenler (hava değişimi, yorgunluk, stres, kilo alıp verme, egzersiz) gibi nedenler menstrüel düzeni etkileyebilirler. Hipofizi etkileyen hormonlar da menstrüel düzeni etkileyen nedenler arasındadır. Örneğin göğüsten süt gelmesini sağlayan prolaktin hormonu emzirme dışında da adeti geciktiren en sık nedenler arasındadır. Tiroit hastalıklarının (guatr) menstrüel düzensizliklere neden olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Yine hipofiz tarafından denetlenen ve böbrek üstü hastalıklarının menstrüel düzenine etkisi yadsınamaz.Bu dokuları etkileyen bir çok ilacın ve hormonun da menstrüel düzeni etkilediğini bilmekteyiz. Nadir de olsa beyin ve hipofiz tümörleri de ayırıcı tanıda unutmamak gerekir.

TÜYLENME ORANI FAZLA
Yumurtalıklara baktığımızda; polikistik over sendromunun adet düzenini en çok etkileyen hastalık olduğunu görürüz. Toplumun 1/5’ini etkileyen bu sendromda tanı ultrasonografi ile her iki yumurtalıkta ondan fazla 3-5 mm çapında folikülün inci tanesi şeklinde dizildiğini görmekle rahatlıkla konabilir. Az gelişmiş bu foliküller, testosteron ve östrojen salgılayacaktır. Folikül her ay içinde yumurta çıkacak kadar gelişemeyecek dolayısıyla korpus luteum ve progesteron hormonu olmayacaktır. Bu nedenle bu olgularda adetler gecikecek ve sadece östrojen etkisi ile düzensiz kanama olacaktır. Testosteron düzeyi yüksek olan bu olgularda tüylenme oranı da fazla olacaktır. Bu olgular genellikle kiloludurlar ve diyabet eğilimlidirler. Çocuk istedikleri dönemde bu olgular yumurtlamayı takviye edici ilaçlarla desteklenmelidirler ve kilo vermeleri tavsiye edilmelidir. Hormon salgılayan iyi ve kötü huylu bazı yumurtalık tümörleri de kanama düzensizliklerine neden olabilir. Görüldüğü gibi hormonlara bağlı kanama düzensizliği, arkasından progesteronla karşılanmamış östrojenin etkisiyle rahim iç tabakasının dökülmesine bağlıdır. Sadece birkaç kere olan kanama düzensizliklerinde progesteron içeren ilaçlar adetten 10-14 gün önceki dönemde başlanarak kısa süreli tedavi amaçlı olarak kullanılabilir. Herhangi bir organik patoloji olmayan uzun süreli adet düzensizliklerinde tıbbi sakınca yoksa kullanılabilecek en iyi tedavi edici ilaçlar doğum kontrol haplarıdır.

MİYOMLAR DÜZENSİZ KANAMA YAPAR
Organik nedenli kanama düzensizlikleri, vajina, rahim ağzı, rahim kanalı ve rahim içi kanallarla alakalı sebeplerden ortaya çıkabilirler. Vajende travmaya bağlı yırtıklar, nadiren basit kistler kanamaya neden olabilirler. Vajen kanserleri çok nadirdir ve ileri yaşta görülür. Rahim ağzındaki değişiklikler genellikle kanlı akıntılara, cinsel beraberliklerden sonraki kanamalara neden olabilirler. Polip dediğimiz rahmin ağzındaki et benleri de kanlı akıntı nedenleridir. Polipler rahmin ağzında ya da rahmin içinde bulunabilirler. Kötü huylu olmamakla birlikte bunlar küretajla çıkarılmalıdırlar. Küretajla rahim iç tabakası temizlenir, patolojik tanı basit hiperplazi geldiğinde üç ay süre ile sadece progesteron içeren ilaçlar verilerek tedavi edilebilir. Üç ay sonra tekrar küretajla tedavinin başarısı ve hiperplazinin kaybolduğu onaylanır. Devam eden veya atipik hiperplazilerde ileride rahim içi kanseri riski artacağından operasyonla rahmin çıkarılması gerekebileceği bile göz önünde bulundurulmalıdır. Rahmin iç tabakasındaki miyomlar da düzensiz kanamaların başlıca nedenidir. Rahimin kas tabakasında olan miyomlar rahimin kasılmasını etkileyerek kanama miktarını uzatıp arttırabilirler. Ayrıca bazı ilaçlar ve kanama-pıhtılaşma bozuklukları kanama düzenini bozacak organik nedenler arasındadır. Tüm kadınların menstrüel düzensizliğin tedirginliğini yaşamaması dileğiyle...