ONLİNE İŞLEMLER
Asperger sendromu 1944 yılında Avusturalyalı doktor Hans Asperger tarafından tanımlanmıştır. Tanımlandığı tarihten son döneme kadar Asperger sendromu (AS) otizm spektrum bozuklukları (OSB) arasında yer almıştır. Erkeklerde daha sık görülmektedir. OSB tanılı bireylerin aksine AS tanılı çocukların dil gelişimlerinde bir gecikme olmamakta fakat ortak belirti olarak sosyal etkileşim (bireyler arası iletişim) ve işlevlerde tuhaflık, değişkenlik ve bozulma gözlenmektedir. Bu çocukların zeka düzeyleri normal veya normalin üzeridir. Zeka seviyesi hem Asperger hem de otizm spektrum bozukluklarında hastalığın gidişatını ve çocuğun geleceğini belirleyen en öncemli faktörlerden biridir. Genellikle ailelerin doktora başvurma sebepleri davranış problemleri olmaktadır. Problem sosyal bütünleşmede, kişiler arası ilişkilerde yoğundur. Yani arkadaşlık kurmakta ve sürdürmekte zorlanırlar. Aile içinde anne babanın veya kardeşlerin söylediği şeyleri yanlış anlayabilir veya onlarla ilişki kurmak istemeyebilirler. Aspergerli bir çocukta; sözel olmayan iletişimde bozulma söz konusudur, göz temasları otizmli bireyler kadar olmasa da kısıtlıdır. Konuşmada gecikme olmasa da akıcılıkta veya tonlamada farklılıklar görülebilmektedir. Cümleyi yanlış vurgulayabilir, zamirleri karıştırabilir, deyimleri anlayamayabilirler. Yapılan esprileri, şakaları yanlış anlayıp öfkelenirler veya üzülebilirler. Fakat bu durum otizmdeki kadar yoğun değildir. Konuşmada teğetsel konuşma, tek yanlılık mevcuttur. Yani çocuk sürekli kendi ilgi alanlarından bahsetmek ister.
HATALARINI ANLAMAYABİLİRLER
Sendromlu çocukların hiç de küçümsenmeyecek derecede sınırlı ve yoğun ilgi alanları mevcuttur. Bunlar; uzay, coğrafya, meteoroloji, müzik veya spor ile ilgili olabilir. Bu konularla alakalı ciddi bir bilgi birikimleri mevcuttur fakat bunları işlevsel bir şekilde kullanamazlar, tam tersi sürekli bu konudan bahsetmek isteyip monolog şeklinde tek taraflı sohbete devam edebilirler. Sohbetleri genellikle bilgiçlik taslar gibidir. Bunun sonuncunda da arkadaşları sıkılabilir ve onlar tarafından dışlanabilirler. Empati kurmakta eksiklikler mevcuttur, etrafındaki insanların duygularını net bir şekilde anlayamazlar, örneğin karşı tarafın üzüldüğünü veya ona bir konudan bahsederken onun sıkıldığını idrak edemezler, bu şekilde de yanlış anlaşılır ve etiketlenirler. Kendi jest ve mimiklerini sergilemekte de zorluk yaşarlar. Üzüntü veya pişmanlık duyacağı bir hata yaptıklarında o hatayı anlayamayabilir ya da anlasalar bile donuk bir yüz ifadesi kullanabilirler. Asperger sendromlu çocuklar genellikle yalnız görünürler fakat yeni insanlar tanıma ve arkadaş edinme konusunda heveslidirler. Bu girişim tuhaf yaklaşımları sonucu genellikle hüsran ile sonuçlanır. Sakar ve beceriksizdirler, spora yatkın değillerdir, motor becerileri zayıftır. Tuhaf yürüyüşleri ve tuhaf vücut duruşları olabilir. Yukarıda da bahsedildiği gibi en sık başvuru sebebi; saldırganlık, söz dinlememe ya da benmerkezcil tutum gibi davranış problemleri sebebiyle olmaktadır. Okula uyum konusunda çok zorluk yaşarlar. Davranış problemleri olsa da arkadaş zorbalığı ve istismarı çok daha sık görülür.
OTİZMLE KARIŞTIRILABİLİR
Dil gelişimi konusunda gecikme olmadığı ve çocuk okul döneminde daha çok sosyalleştiği için genellikle başvuru ve tanı 3 yaşından sonra hatta okul döneminde olmaktadır. Okul döneminde zeka seviyeleri normal olsa da sözel olmayan derslerde zorluk yaşayabilirler. Bu tanı sözel olmayan özel öğrenme güçlüğü ile karışabilir. Aynı şekilde zeka seviyesi normal olan otizm tanısı almış çocuklarla da Asperger tanısı karışabilir. İki tanı arasında bazı farklılıklar söz konusudur. Zeka seviyesi normal olan otizmli çocuklar yüksek işlevli olarak adlandırılır. Asperger sendromlu çocuklar için yaşları ilerledikçe akademik alanda ve bireylerarası ilişkilerde (sosyal kısıtlılık, tuhaflık, arkadaşları tarafından kullanılma, dışlanma veya zorbalığa maruz kalma sebebiyle) psikoterapi gibi destekleyici tedaviler gerekebilir. Asperger sendromunun ilaç ile tedavisi yoktur. Fakat eşlik eden kaygı bozukluğu, dikkat eksikliği, dürtüsellik veya depresyon gibi psikiyatrik tanılar söz konusuysa ilaç tedavisine başlanabilir. Başka bir psikiyatrik hastalığın eşlik etmesi, hem Aspergerli çocuklarda normal çocuklara oranla bu tanıların daha sık görülmesi hem de dışlanma, anlaşılamama gibi çevresel ve toplumsal sebeplere bağlı olabilir. Sosyal anlamda desteklendiğinde, farkındalık kazanıldığında, çocuğun bu durumunu, bazı hal ve hareketlerini, isteyerek bilerek yapmadığı kabullenildiğinde, daha sonraki yıllarda ilgi alanlarına yönlendirildiğinde, akademik anlamda başarılı ve gündelik hayatta mutlu bireyler olabilmektedirler.