ONLİNE İŞLEMLER
Retinanızın sağlıklı olduğundan emin olmak önemlidir. Sağlıksız bir retina beyninize düzgün sinyaller gönderemez ve bu görme bozukluğuna ya da körlüğe yol açabilir. Erken tespit edilirse, retinal hastalıklar ve diğer hastalıklar başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Net görüyor olsanız bile, retinanızı kontrol ettirmeniz yine de önemlidir. Retinanın sinir uçları yoktur ve acıyı hissetmez dolayısıyla farkında olmadığınız bir sorun olabilir.
Göz küresini dıştan içe doğru 3 tabaka halinde inceleyebiliriz; önde kornea ve skleradan oluşan koruyucu tabaka, ortada iris, siler cisim ve koroidden oluşan damarsal tabaka, en içte ise retina ve vitreustan oluşan sinirsel tabaka. Göz küresinin iç kısmını vitreus tabakası doldurmakta olup retina tabakası ise göz küresinin iç yüzeyini kaplamaktadır Retina adı verilen ağ tabaka, görme eylemini oluşturan tabakadır Işık demeti retina tabakası üzerinde odaklandığında, retina tabakasındaki hücreler algıladıkları ışık demeti ile uyarılarak bir dizi kimyasal tepkime gerçekleştirirler. Böylece retina tabakası ışık enerjisinden, elektriksel uyarı oluşturur. Oluşan bu uyarı retina tabakasından görme sinirine (optik sinir) ve beynimize iletilir
Diyabetik retinopati: şeker hastalığı (Diabetes mellitus) ergenlikte başlayan Tip 1 ve erişkinlikte başlayan Tip 2 şeker hastalığı olarak iki gruba ayrılmaktadır. Tip 1 hastalarda sadece insülin iğne tedavisi ile kan şekeri azaltılabilirken, tip 2 hastalarda diet, ağızdan ilaç tedavisi ve/veya insülin tedavisi ile kan şekeri kontrol edilmektedir. Günümüzde ülkemizde ve dünyada önlenebilir körlüğün en sık nedenlerinden biri şeker hastalığı (diabetes mellitus) nedeniyle gelişen ağ tabaka hastalıklarıdır (diabetik retinopati). Diabetik retinopatiye bağlı gelişen körlükler erken tanı, tedavi ve sık takipler ile büyük ölçüde önlenebilmektedir. Ancak ne yazık ki ülkemizde büyük bir diabetik hasta populasyonu olmasına rağmen halen retinopatili olguların çoğu geç dönemde göz hekimlerine başvurmaktadır. Diabetik retinopati, gözün retina adını verdiğimiz ağ tabakasında küçük damarların etkilenmesi ile başlamaktadır. Genellikle her iki gözde birlikte tutulum olmaktadır.
Uzun süreli kan şekeri yüksekliği özellikle gözü olumsuz etkilemekte Diyabetik retinopatinin meydana gelmesinde rol oynayan risk faktörlerinin başında şeker hastalığının süresi gelmektedir. Özellikle diyabet tanısından itibaren 5 yıllık süreden sonra retinopati görülme sıklığı artmaktadır.
Yaşa Bağlı Makula Dejeneransı Makula (sarı nokta) retina tabakasında (ağ tabaka) görme hücrelerinden en yoğun bölge olup, aynı zamanda keskin ve kaliteli görmeyi sağlayan retina bölgesidir. Makula bölgesindeki görme hücreleri ışıklı ortamda renkli görme ve keskin görmeden sorumludurlar. Günümüzde yaşa bağlı makula dejeneresansı ülkemizde ve dünyada 50 yaş üzerindeki kişilerde en sık körlük sebebi olmaktadır. Risk faktörleri arasında ileri yaş, aile hikayesi, ultraviole ışık, sigara, hipertansiyon yer almaktadır. Yine de yaşa bağlı makula dejeneresansı gelişiminde en önemli 2 risk faktörü ileri yaş ve genetik yatkınlıktır. Hastaların ilk başvuru şikayeti görme düzeyinde azalma, düzensiz görme, görmede kırılma şeklinde olmaktadır genel olarak kuru ve yaş tip olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır Kuru tip makula dejeneresansında retina tabakasında drusen adı verilen metabolik ürünlerin birikimi ile ilk lezyon oluşmaktadır Kuru tip gelişen hastalarda görme düzeyi genellikle bir miktar azalabilmekte ancak belirgin kayıp ve körlük gelişmemektedir. Yaş tip makula dejeneresansında ilk olarak retina tabakası altında anormal bir damar yumağı oluşmaktadır. Takiben bu damar yumağı, retina tabakasının içine doğru ilerlemekte ve ağ tabakada ödem (doku kalınlaşması) ve kanama yapmaktadır Retina Dekolamanı: Retina dekolmanı sağlam retina tabakasının (ağ tabakası) yapışık olduğu göz küresi iç yüzeyinden ayrılmasıdır . Dekole (ayrılmış) olan retina bölgesinde retina hücreleri işlev yapamayacağından görme işlevi gerçekleşmez. Dekole yani ayrılmış alanın genişliği büyüdükçe hastada görme kaybı artacaktır. Özellikle sarı nokta denilen keskin görmeyi sağlayan makula bölgesi ayrıldı-ğında görme düzeyi oldukça azalmaktadır.
Maküla deliği Maküla, keskin ve net görmemizi sağlayan retinanın ortasında bulunan bölümdür. Bu bölgeninde ortasında fovea (sarı nokta) denilen 1mm den küçük bir alan vardır ve esas olarak net görüş bu alan ile sağlanır. Fovea da oluşan retina deliklerine maküler hol adı verilir. Bu hassas noktada oluşan delikler merkezi görmenin bozulmasına yol açar Epiretinal membran (Maküler pucker) Retina ve özellikle de maküla üzerinde gelişen zarlar epiretinal membran olarak adlandırılır. Çok yavaş gelişirler ve genellikle yıllar içerisinde görmeyi azaltırlar. Eğri, çarpık görmeye yol açabilirler. Retinal ven tıkanıklıkları Venöz damarın tıkandığı yere göre Retina ven dal tıkanıklığı veya santral retinal ven tıkanıklığı olarak iki tiptir. Şeker hastalığı, göz tansiyonu hastalığı ve hipertansiyonu olan hastalarda daha sık görülür. Kanama ve ödem nedeniyle çeşitli derecelerde görme azalmasına yol açar
Retinal arter tıkanıklıkları Retinayı besleyen ana arter veya dallarının tıkanması ile oluşur. Genellikle ciddi ve kalıcı görme kayıplarına yol açar. Az sayıda hastada erken dönemde tedaviye başlanıldığı takdirde bir kısım görmenin geri kazanılması mümkün olabilir
Ani veya yavaş görme kaybı *Kırık – eğri görme *Gözde ışık çakmaları * Göz önünde uçuşan koyu cisimler *Görüşün perdelenmesi * Gelip geçici ve kısa süreli görme kaybı*Görüş alanında karanlık gölgeler olmasıDiabetik retinopati ve YBMD gibi hastalıklar daha çok görme kaybı ile teşhis edilirken retina dekolmanında ilk belirti ışık çakmaları göz önünde uçuşan cisimlerdir. Bu problemlerden her-hangi birini yaşıyorsanız retina hastalığından şüphe edilebilir. Gecikilmeden bir göz hekimine başvurulmalıdır. * Retina hastalıklarının en önemli belirtisi hangisidir? Retina hastalıklarında en önemli husus AĞRININ OLMAMASIDIR. Yani retina hastalıkları ağrısız görme kaybına neden olur. Bazı durumlarda hiçbir belirti vermeyebilir
Diabeti olan kişiler , yüksek miyop rahatsızlığı olanlar, ailesinde retina hastalığı olanlar, prematüre çocuklar ve hatta çok sigara içenler risk altındadır
Orta yaş ve üzeri kişilerde daha sık görülür
Retina hastalıklarını teşhis ederken FFA OCT ve USG dediğimiz cihazları kullanıyoruz FFA Nedir?Retina damar yapısının değerlendirilmesi amacı florosein adı verilen özel bir boyanın venöz damar yoluyla verilmesi sonrası fundus fotoğraflarının çekilmesi ile yapılan tetkiktir. Retina muayene-sini takiben gerekli durumlarda doktorunuz tarafından yapılması istenebilir. Diabetik retinopati, retina damar tıkanıklıkları, yaşa bağlı maküla dejenerasyonu gibi hastalıkların tanı ve takibinde çok önemlidir. Anjio sırasında indosiyanin yeşili adı verilen boya kullanılabilir ve bu tetkik indosiyanin green (ICG) anjiografi olarak adlandırılır. OCT Nedir?Retina katmanlarının ve kalınlığının kesitler halinde değerlendirilmesini sağlayan bir testtir. Kolay tekrarlanabilir. İlaç kullanılmaz. Radyasyon içermez. Yan etkisi yoktur. Hastalıkların tanısında ve tedaviye alınan yanıtların değerlendirilmesinde çok önemlidir.
USG Nedir? Göz kapaklarına ultrason probunun değdirilmesi ile yapılır. Retinanın; kornea, lens ve vit-reus bulanıklıkları gibi sebeplerle değerlendirilemediği durumlarda kullanılır. Yan etkisi yoktur .
Hafif diabetik retinopatiniz var ise iyi kan şekeri düzenlemesi, risk faktörlerinin ortadan kaldırılması ve doktorunuzun uygun gördüğü muayene aralıkları ile takibiniz yeterlidir.Diyabetik retinopatiyi tedavi eden temel yöntem Argon lazer olarak bilinen lazer fotokoagülasyondur. Bu tedavi yöntemi uygun zamanda ve uygun şekilde uygulandığı takdirde şeker hastalığına bağlı ciddi görme kayıplarını önlemenin tek yoludur Son zamanlarda geliştirilen ve bazı büyük hastanelerde kullanılan ilaçların göz içine enjeksiyonu da lazere yardımcı yeni bir tedavi seçeneği olarak yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca lazerin zamanında yapılmaması sonucu gelişen ciddi kanamalar vaka deneyimi yüksek tecrübeli hekimler tarafından cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilmektedir. Kuru tip makula dejeneresansı için henüz kesin bir tedavi mevcut olmayıp, hastalık saptanan kişilerde yaş tipe dönüşme riski olduğundan sık takip yapılmalıdır. Yaş tip makula dejeneresansında amaç görme kaybını azaltmak ve mevcut görme keskinliği düzeyini korumaktır. Bazı olgularda argon lazer tedavisi yeterli olurken, günümüzde bir kısım olguda Fotodinamik Tedavi (PDT) ile uygulanan lazer tedavisi görme kaybının durdurulması sağlanmaktadır Yaş tip makula dejeneresansına yol açan ve retina tabakası altında damar yumağı oluşumunu sağlayan VEGF (vascular endothelial growth factor) adlı kimyasal maddeye karşı direkt etkili olan anti-VEGF ajanlar ile uygulanan ilaç tedavisi güncel bir tedavi yaklaşımı olmaktadır. Yırtıklı retina dekolmanı varlığında tedavi cerrahidir Takiben krio (dondurma) ya da lazer tedavisi yapılır. Aynı seansta gerekirse göz içerisine hava, gaz gibi tampon maddeler enjekte edilir Özellikle sinek uçuşması ve ışık çakması ile belirti verebilen retina yırtığı mevcudiyetinde ve bazı doğumsal retina incelme alanlarına günümüzde standart olarak lazer tedavisi uygulanmaktadır. Retina yırtığı varlığında uygulanan lazer tedavisi ile yırtık sınırları lazer ile çevrelenmekte ve yırtığın ilerleyerek retina dekolmanına dönüşmesi önlenmektedir. Böylece takiben gerekecek olan cerrahi müdahale de önlenecektir. Lazer tedavisinin bu açılardan etkinliği ve koruyuculuğu çok tatminkardır. Ayrıca doğumsal retina incelmelerine yapılan lazer tedavisi ile ileride oluşabilecek retina yırtıklarının tehlikeli boyuta gelmesi çok önceden engellenmiş olacaktır.
Retinal ven tıkanıklığı Lazer fotokoagülasyon ve göz içi ilaç uygulamaları (anti-VEGF veya sreroidler) tedavide kullanılabilir. Tedavi olamayan hastalarda şeker hastalarında olduğu gibi kanamaya meyilli yeni damar oluşumları olabilmekte ve göz içi kanamalara yol açabilmektedir. Bu hastalarda vitrektomi ameliyatları da gerekli olabilir.
Gözün arka segmentini ilgilendiren herediter retina hastalıkları ve retinoblastom hastalarında gen tedavileri ile ilgili son yıllarda önemli gelişmeler söz konusudur. Vitrektomi cihazları ve ameliyat enst-rumanları hızla gelişmekte, görüntüleme yöntemlerinin gelişmesi ile de artık retina yani görmenin oluştuğu gözün arkasındaki ağ tabakadaki birçok bozukluk başarı ile tedavi edilebilmektedir. Öncelerde neredeyse körlükle neticelenen dekolman dediğimiz retina tabaka ayrışması hastalığında ise günümüzde % 90 başarı ile serklaj ve/veya vitrektomi operasyonu uygulanıyor. Vitreus için geliştirilen endoskoplar sayesinde gözün ulaşılması ve görülmesi en zor yerlerini görmek ve tedavi etmek mümkün oluyor.