Sitede Ara

{%= Interview.Title %}

Ağız Kokusu Nedir?

Ağız kokusu çok sık görülen ve birçok kişiyi rahatsız eden ve çoğu zaman nedeni anlaşılamayan bir sağlık problemidir. Ağız kokusu arasıra bazen de kronik olabilir. Ağız kokusu; sosyal, psikolojik ve hastalık açısından bazı olumsuz durumlara neden olur. Eşler arasında veya toplumda iletişimde bazı olumsuz problemlere neden olabilir. 

Ağız Kokusuna Neden Olan Faktörler Nelerdir?

Gıdalar: Soğan, sarımsak, baharatlı gıdalar, bazı peynirler, balık ve bazı asidik içecekler, kahve gibi gıdalar bu duruma yol açar. Düşük karbonhidratlı gıdalar, nefeste keton kokusuna neden olabilir. 
Sigara: Sigara, ağız kokusuna neden olan önemli bir faktördür.
Kötü diş hijyeni: Düzenli olarak veya dişlerini hiç fırçalamayanlarda, gıda maddelerinin ağız ve diş aralarında kalması sonucu, ağızda biriken bakteri ve gıda artıkları sonucu, ağız kokusu kaçınılmazdır. Dişlerdeki çürükler, dişeti hastalıkları da ağız kokusuna neden olabilir. 
Bazı sağlık problemleri: Sinüzit, karaciğer enfeksiyonu, zatürre, bronşit, bronşiolit, bademcik enfeksiyonları, postnazal akıntı, şeker hastalığı (diabet), reflü hastalığı, laktoz (sütteki şeker) intoleransı, diğer bazı mide hastalıkları, midede bulunan helikobacter pilori mikrobu, bazı böbrek ve karaciğer hastalıkları da, bu duruma neden olabilir. 
Ağız kuruluğu: Tükrük salgısının yeterli olmaması da ağız kuruluğuna neden olabilir. Tükrük bezi hastalıkları, bazı bağ doku hastalıkları (Sjögren sendromu), bazı ilaçlar ve ağızdan sık nefes alma, tükrük salgısının azalmasına neden olur.
Ağız enfeksiyonları: Ağız içinde enfeksiyona neden olan durumlarda da, ağız kokusu kaçınılmazdır.
Bazı ilaçlar: Antihistaminikler (kaşıntı giderici), bazı idrar söktürücü ilaçlar da yan etki olarak, kötü ağız kokusuna neden olabilir.
Sabah ağız kokusu:  Bir çok sağlıklı bireyde, karında biriken gazlar ve dil sırtında üreyen bakterilerden dolayı, ağız kokusu olabilir. Bu durum fizyolojik olup, tükrük salgısı gece azalır ve bakteri çoğalmasın neden olabilir. Bu da, kötü ağzı kokusu sebebi olur.
Gebelik: Hormonal değişimler, yeterli sıvı alamama, yeme alışkanlığının değişmesi, bulantı ve kusma sonucu, kişide kötü ağız kokusu olabilir. 
Diğer sebepler: Alkol kullanımı, aşırı dozda vitamin ilacı tüketimi de ağız koksuna neden olabilir. Ağız kokusu, bazen pskiolojik olup, hastanın duyduğu ancak yakınlarının duymadığı, kokunun olmadığı  bir ağzı kokusu şeklinde de olabilir. Burunda tıkanıklık olanlarda, ağızdan sık nefes almaya bağlı da, kötü ağız kokusu oluşabilir.

Ağız Kokusu Şikayeti Olan Bireyler Ne Yapmalıdır?

Ağız kokusu şikayeti olan kişi öncelikle, ağız ve diş hastalıkları ile kulak burun boğaz bölümüne gitmelidir. Nefesi de kokuyorsa göğüs hastalıkları bölümüne gidip muayene olmalıdır. Bundan sonraki aşamada kişiye, endoskopi ve ultrasonografi yapılarak iç organlar tetkik edilir. Gerekirse, bazı kan tetkikleri ve nefes ölçümleri de yapılarak ağız kokusuna neden olan durumlar araştırılmalıdır.

Ağız Kokusu Nasıl Tedavi Edilir?

Öncelikle ağız kokusuna neden olan durum mutlaka araştırılmalı ve tedavisi ona göre yapılmalıdır. Ağız hijyenine mutlaka dikkat edilmeli, dişlerin düzenli bakımı ve düzenli fırçalama yapılmalıdır. Bol su tüketilmeli, şekersiz sakız çiğnenmesi yarar sağlar. Sakız kullanımı, tarçın, nane ve maydanoz tüketilmesi oldukça yarar sağlar. Herhangi bir hastalık varsa, örneğin; reflü hastalığı, mide hastalığı, şeker hastalığı gibi, ilgili bölümlerde kişi tedavi edilmelidir. Neden, kullanılan bir ilaca bağlı ise, ilgili doktor ile görüşülüp, ilaç kesilmeli veya başka bir ilaç ile değiştrilmelidir. Ağızdaki protez ve köprüler iyi temizlenmeli, gerekirse diş ipi kullanılmalıdır. Ağızda çinko içeren gargaralarının kullanılması, dilin fırçalanması da yapılmalıdır. Ağız kuruluğu varsa, sunni tükrük içeren ilaçlar tavsiye edilmelidir. Çocuklarda ağız kokusu oluşuyorsa, çocuk hastalıkları uzamanına danışılmalıdır. Beyaz un, beyaz şeker, glikoz/fruktoz şurubu ile tatlandırılmış tüm gıdaların tüketimi azaltılmalıdır.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi
Gastroenteroloji Uzmanı
Prof. Dr. Vedat Göral
26 Şubat 2020