Sitede Ara

{%= Interview.Title %}

İnfertilite yani kısırlık, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından, dünya çapında toplumsal bir sağlık sorunu ve bir hastalık olarak kabul edilmektedir ve WHO’nun verilerine göre 15-49 yaş arasındaki çiftlerin yaklaşık %10-15’ ini etkilemektedir. Yapılan araştırmalarda sağlıksız beslenme alışkanlıklarının doğurganlığa zarar verebileceğini ortaya konmuşken, kilo ile ilgili sorunların doğurganlığı etkilediğine dair daha güçlü kanıtlar bile mevcuttur.
Kısırlığı tedavici edici bir diyet yoktur fakat araştırmalar bazı yiyeceklerin doğurganlık sağlığı ile ilişkilerini ortaya koymaktadır. Yapılmış araştırmaların sonucunda; yumurtalama düzeylerini arttırmak, sperm parametrelerini olumlu yönde etkilemek için, beslenme ile ilgili dikkat edilmesi gereken genel hususlar şunlardır:

Obezite veya fazla kilonun doğurganlığı olumsuz etkilediği çalışmalar mevcuttur. Doğurganlık için ideal vücut kütle indeksi (BKİ = Kilo (kg) / [Boy (m)]²) 20-24 arasıdır. Eğer kilo olması gerekenden fazla ise diyet ve egzersiz açısından yapılacak küçük değişiklikler ile vücut ağırlığının %5-10’ nu kaybedilebilir ve bu değişim gebe kalma oranını %7 oranında arttırmayı sağlar. Egzersiz olarak ağır egzersizlere ihtiyaç yoktur günlük 30-45 dk. hafif tempolu yürüyüş yeterli olacaktır.

Tüm trans yağlardan (özellikle ticari olarak üretilmiş atıştırmalık yiyecekler, hayvansal ürünler ve bazı margarinler gibi) uzak durulmalı, sağlıklı bitkisel yağlar tercih edilmelidir. Avokado, fındık, zeytin, ayçiçeği ve üzüm çekirdeği yağı vücuttaki inflamasyonu azaltmaya ve bu da düzenli yumurtlamaya yardımcı olur. Çalışmalar, tüp bebek tedavisi sırasında avokado şeklinde belirli miktarda tekli doymamış yağ tüketmenin, o dönemde iyi bitkisel yağ tüketmeyen kadınların aksine, başarı oranını üç buçuk kat arttırdığını göstermiştir.

Trans yağlar insülin direncini arttırır, artmış insülin direnci sonuçta kan dolaşımında daha fazla insülin anlamına gelir ki; yüksek insülin seviyeleri yumurtlamayı etkileyen birçok metabolik rahatsızlığa neden olmaktadır. Harvard Halk Sağlığı Okulu'nda yaklaşık 19.000 kadının katıldığı çalışmada, daha fazla trans yağ, basit karbonhidrat ve hayvansal protein tüketen kadınlarda yumurtlama bozukluğu sıklığı daha fazla bulunmuş. 

Her öğünde tabağın yarısı taze meyve ve sebzelerden oluşmalıdır. Fertiliteyi olumsuz etkileyen GDO’lu ve hormonlu gıdalar tüketilmemelidir.

Basit karbonhidratlar (beyaz ekmek, pirinç, makarna, şeker, kurabiye, kek vb.) yerine kompleks karbonhidratlar (tam tahıllar, bulgur, karabuğday, yulaf, kinoa, sebzeler vb.) tercih edilmelidir. Basit karbonhidratlar hızla sindirilir ve kan şekerini hızlıca yükseltir. Kan şekeri yükselişini azaltmak için pankreas, insülini kan dolaşımına bırakır. Yapılan çalışmalarda yüksek insülin seviyelerinin yumurtlamayı engellediği görülmüştür. Rafine edilmemiş tahıllar B vitaminleri, E vitamini ve lif açısından iyi kaynaklardır ve bu vitaminlerin doğurganlık üzerine olumlu etkileri vardır. Tabağın dörtte biri kompleks karbonhidratlardan oluşmalıdır.

Günlük şeker alımı azaltılmalıdır. Yapay olarak tatlandırılmış hazır meyve suları, meşrubatlar, enerji içecekleri, meyveli sodalar gibi içecekler tercih edilmemelidir. Harvard çalışmasında günde 2 bardak hazır içecek tüketen kadın ile haftada 2 bardak tüketen kadın arasında doğurganlık anlamında %50 fark olduğu bulunmuştur. Şekerli yiyeceklerden hoşlanılıyor ise tatlı ihtiyacını karşılamak için meyve, doğal bal, pekmez, ev yapımı reçel tercih edilebilir.

Sağlıklı hamilelik için de önemli olan protein, çinko ve demir kaynağı olan hayvansal protein kaynağı et, tavuk, hindi ve balık tüketilmelidir. Kırmızı etten daha fazla beslenmede balığa yer verilmelidir.

Hayvansal protein dışında beslenmede bitkisel proteine (baklagiller, yağlı tohumlar) de yer verilmelidir. Yapılmış bir çalışmada; günlük alınan kalorinin %5’ inin bitkisel kaynaklı proteinlerden elde edilmesinin yumurtlama problemleri riskini yarıya indirdiği gösterilmiştir. Harvard halk sağlığı çalışmasında da, hayvansal kaynaklı protein alımı fazla olan kadınlarda infertilitenin %39 daha fazla olduğu tespit edilmiştir. 

2000 den fazla kadının katıldığı bir çalışmada; sıkı bir Akdeniz diyeti (rafine edilmemiş tahıllar, sebze ve meyve tüketimi bakımından zengin) ile beslenen kadınların sadece %17’ sinin, daha fazla yağlı et ve işlenmiş yiyecek tüketen kadınların ise %26’ sının doğurganlık sorunu yaşadığı bulunmuştur.

Günlük beslenmede 1 veya 2 porsiyon (1-2 su bardağı süt, yoğurt veya kefir) tam yağlı süt ve süt ürünü tüketilmelidir ve ideal olan günlük sütten mayalanarak yapılmış ev yapımı yoğurttur.

Günlük su tüketimine dikkat edilmelidir. 30-40 ml/kg/gün olacak şekilde su tüketilmelidir. Meyve suları, çay ve kahvenin suyun yerine tutmadığı unutulmamalıdır. Kafein tüketiminin toplanan yumurta sayısı, oluşan embriyo sayısı, transfer durumu ve embriyo kalitesini olumsuz etkilediğini gösteren çalışmalar mevcuttur.

Günlük folik asit, demir ve B vitamini alımı oldukça önemlidir. En az 400 mg folik asit ve 40 mg demir içeren günlük bir multivitamin alımı yeterli olacaktır. 400 mikrogram folik asit içeren günlük multivitaminleri alan Harvard çalışmasına katılmış kadınların, sekiz yıl boyunca yumurtlama kısırlığı yaşama olasılığı kadınlardan% 40 daha az bulunmuştur.

Sigara tüketimi mümkünse sıfırlanmalı, alkol tüketimi ise minimuma indirilmeli. Sigara içen kadınlarda infertilite görülme oranı, içemeyenlere oranla on kat daha fazladır. Buna ek olarak; sigara içen kadınlarda yumurtalık fonksiyonlarında azalma, menopoza daha erken yaşta girme, kendiliğinden düşük riskinde artma, erken doğum eylemi ve düşük doğum ağırlıklı bebek doğurma riskinde artma olduğu belirtilmektedir. Sigara tüketimi erkeklerde; sperm konsantrasyonunun, sperm hareketlerinin ve sperm sayısının azalmasına, spermin kadının yumurta hücresini delme yeteneğinin azalmasına ve sperm hücresinde DNA hasarının artmasına neden olmaktadır.

Arı sütü ve poleni: Sağlıklı yiyecekler arasında en gözde olan arı sütü ve poleninin literatürde biyolojik sistemler üzerinde birçok faydalı etkiye sahip olduğu gösterilmiştir. Örneğin; arı sütünün terapötik kullanımları, hiperkolesterolemi, diyabet, hipertansiyon ve kanserler gibi çeşitli hastalıklarda bildirilmiştir. Ayrıca nörotrofik, hipotansif, immünomodülatör, antimikrobiyal, antioksidan, antidiyabetik, antihiperkolesterolemik, antitümör ve anti-enflamatuar etkilere sahip olduğu bulunmuştur.

Sohag üniversitesinde yapılmış bir çalışma kısırlık tedavisi gören 99 çift üzerinde yapılmış. Bu çalışmada çiftlerin yarısına arı ürünleri verilirken diğerlerine normal tedavi uygulanıyor. İki aylık bir tedavi sonunda; arı ürünleri kullananların arasında 23 hamilelik diğer grupta ise 7 hamilelik gerçekleşiyor. Harran üniversitesinde ratlar üzerinde yapılmış bir araştırmada ise; aynı ürünlerin erkeklerde sperm sayısını ve motilitesini önemli oranda arttırdığı ve sperm kalitesini olumlu etkilediği bulunmuştur.
 
Yugoslavyalı bir jinekolog tarafından yapılmış bir çalışmada, arı poleni verilen kadınların çoğunun adet problemlerinde düzelme veya kaybolma görülürken, plasebo grubunda bir değişiklik olmadığı bulunmuştur. Bir başka çalışmada arı poleninin erkeklerde sperm üretimini anlamlı derecede artırdığı gösterilmiştir. İşçi arı gıdası olan arı poleni vitaminler, mineraller, nükleik asitler ve steroid hormonları bakımından zengindir ve sağlık, dayanıklılık ve bağışıklık geliştirir.

Ay çekirdeği ve ay çekirdeği yağı: Mükemmel bir E vitamini kaynağıdır. E vitamininin özellikle erkek infertilitesini arttırdığı çalışmalarla ortaya konmuştur. Özellikle sperm hareketliliğini arttırdığı, sperm sayısını ve DNA fragmantasyonunu iyileştirdiği gösterilmiştir.

Taze greyfurt ve portakal suyu: Semen sağlığını artırabilen poliamin putresinin yönünden zengindir aynı zamanda C vitamini içerirler. Putresin ayrıca yumurta sağlığını da iyileştirebilir. Yaşlı ratlar üzerinde yapılmış bir çalışmada, yumurtlamadan hemen önce ve yumurtlama zamanlarında ratlara putresin bakımından zengin su verilmiş. Yumurtalardaki kromozomal kusurların% 50'den daha fazla azaldığı bulunmuştur. Putresin, hem yumurta hem de sperm hücrelerinin kromozomal bütünlüğünü korumalarına yardımcı olabilir. Düşük C vitamini düzeyleri kadınlarda hormonal dengeyi olumsuz yönde etkileyebilir (Dikkat: Greyfurt suyunun bazı ilaçların, bazı durumlarda tehlikeli seviyelere etkilerini arttırdığı bilinmektedir. Herhangi bir ilaç kullanıyorsanız, greyfurt suyunun sizin için güvenli olup olmadığı konusunda doktorunuza danışın).

Olgunlaştırılmış peynir: Olgun peynirler poliaminlerden yüksektir. Poliaminler, bitkisel ve hayvansal ürünlerde bulunan proteinlerdir. Ayrıca insanlarda doğal olarak bulunurlar. Araştırmalarda poliaminlerin üreme sisteminde önemli bir rol oynayabileceğini bulunmuştur. Olgun peynir, sperm sağlığında rol oynayabilen poliamin putresinin yönünden zengindir. 

Karaciğer: Özellikle inek karaciğerinde üreme sağlığı için önemli olan birçok besin öğesi bulunur. Bu besin öğeleri A vitamini, B12 vitamini, B vitamini, folik asit, selenyum, kolin (doğum kusurları riskini azaltmaya yardımcı), çinko (semen sağlığı için önemli), koenzim Q10 (yumurta kalitesini ve sperm hareketini arttırmaya yardımcıdır.) 

Domates: Özellikle pişmiş domates güçlü bir antioksidan olan likopenden zengindir.  Likopen, erkek fertilitesini geliştirmedeki potansiyel rolü için kapsamlı bir şekilde çalışılmış ve hatta likopen takviyesi, erkek kısırlığı için olası bir tedavi olarak bile araştırılmıştır. Yapılmış bir çalışmada, 8 ila 12 ay boyunca günde 4 ila 8 mg likopen ilavesinin semen sağlığının artmasına ve gebelik oranlarının artmasına neden olduğu bulunmuştur. Bir fincan pişmiş domates, bir fincan çiğ domatesin neredeyse iki katı likopen içermektedir.

Kurubaklagiller: Bitkisel protein kaynağıdır ve lif açısından zengindirler. Diyetle yeterince lif almak, sağlıklı hormonal denge için önemlidir. Araştırmalar, protein alımını hayvansal kaynaklı protein yerine bitkisel kaynaklı protein kaynaklarından alan kadınların yumurtlama sorunları yaşama ihtimalinin daha düşük olduğunu ortaya koymaktadır. Mercimek, spermin yumurtayı döllemesine yardımcı olabilecek yüksek seviyede poliamin spermidin içerir. Araştırmalar, spermidin seviyelerinin, sağlıklı sperm sayısı ile karşılaştırıldığında, düşük sperm sayıları yaşayan erkeklerin seminal boşalmasında belirgin şekilde daha düşük olduğunu bulmuştur. Mercimek ve fasulye aynı zamanda gebe kalma ve sağlıklı embriyo gelişimi için çok önemli olan folik asidin iyi bir kaynağıdır. 

Kuşkonmaz: Düşük kalorili, folik asit, K vitamini, A vitamini, C vitamini, B vitamini tiamin, çinko ve selenyum içerir. Testesteronun östrojene dönüşmesini önlemeye yardımcıdır.
 
İstiridye: Süper besin demek yanlış olmaz. Afrodizyak özelliklerinin yanı sıra, selenyum, çinko, B12 vitamini ve protein bakımından zengindir.

Avakado: Hamilelikten önce ve hamileliğini ilk üç ayında mutlaka alınması gereken folik asitten zengindir ve sağlıklı doymamış yağ içerir. 
 
Ceviz: Genel sağlığın önemli bir parçası olan sağlıklı yağlar aynı zamanda üreme sağlığı için çok önemlidir. Ceviz omega-3 ve omega-6 bakımından zengindir. 117 erkek üzerinde yapılmış bir çalışmada; bir gruba beslenmesinden yağlı tohumları çıkarmaları istenirken diğer gruba günlük 75 gram ceviz tüketmeleri söylenmiş. Ceviz yiyen erkeklerin semen sağlığında düzelme, özellikle sperm canlılığı, motilitesi ve morfolojisinde gelişme gözlemlenmiştir.

Yumurta: Doğurganlık için önemli olan iyi bir B vitamini kaynağıdır. Aynı zamanda erkek ve kadınlarda doğurganlığa iyi geldiği bilinen ucuz bir yağsız protein kaynağıdır ve kolin içerir. Kolinin bazı doğum kusurları riskini azaltabildiğini gösteren çalışmalar mevcuttur. 

Ananas: İyi bir C vitamini kaynağıdır. Aynı zamanda anti-enflamatuar etkiye sahip olabilecek doğal bir enzim olan bromelain içerir. Bir bardak ananas suyu günlük önerilen miktarın % 46'sını karşılamayı sağlamaktadır. Düşük C vitamini seviyeleri PKOS ile ilişkilendirilmiştir. C vitamini ayrıca erkek fertilitesini artırmaya yardımcı olabilir. Bir çalışmada, C vitamini takviyesinin yoğun sigara içen erkeklerde sperm kalitesini artırmaya yardımcı olduğu bulunmuştur. 

Somon: Erkek ve kadınlarda doğurganlığa faydalı olduğu kanıtlanan esansiyel yağ asitleri ve omega-3'ler bakımından zengindir. Aynı zamanda hamilelik sırasında sağlıklı fetal gelişim için sahip olması gereken bir besindir. Doğurganlık için önemli olan somondaki diğer besin öğeleri D vitamini ve selenyumdur. Aslında, somon D vitamininin en iyi besinsel kaynaklarından biridir. 

Tarçın: İnsülin direnci, kadınlarda yaygın bir infertilite nedeni olan polikistik over sendromu (PKOS) ile ilişkilidir. Bir randomize kontrollü klinik çalışmada tarçın takviyesinin, glikoz seviyelerini, trigliseritleri, LDL kolesterolü ve diyabetli hastalarda toplam kolesterolü düşürdüğü bulunmuştur. Yine 45 PKOS'lu kadın ile yapılmış bir çalışmada; bir gruba tarçın takviyesi diğer gruba ise altı ay boyunca plasebo verilmiş, tarçın takviyesi alan kadınların yumurtlama ve adet düzenliliği düzelirken, plasebo alanlarda düzelme olmadığı görülmüştür.

Nar: Antioksidan açısından zengindir ve bu özelliği ile sperm motilitesini arttırmaya yardımcı olur.  Yapılmış bir çalışmada; sperm bankasına bağış yapacak kadar sağlıklı spermi olmayan erkelerde üç ay boyunca nar meyve özü ve galanga kökü tozu içeren tabletle olan tedaviden sonra sperm motilitesinin %60 oranında arttığı bulunmuştur. Nar çekirdeği ve meyve suyu, özellikle de meyve suyu.

Brezilya fıstığı: Sperm hareketliliği için önemli olan selenyumdan zengindir.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi
Dyt. Sanem Avcı
Beslenme ve Diyetetik
14 Mayıs 2019