ONLİNE İŞLEMLER
Meme kanseri her sekiz kadından birinde görülen fakat erken teşhis edildiğinde tedavi şansı yüksek bir hastalıktır.
Memede hücrelerin düzensiz olarak çoğalması ve önce etrafına daha sonra da lenf bezleri, kemikler, karaciğer, akciğer gibi diğer organlara yayılmasına meme kanseri denilmektedir.
Meme dokusundaki normal hücrelerin bozulmaya uğrayarak kanser hücrelerinin oluşması ve kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıyla oluşmaktadır.
Meme kanseri hakkında bilinçli olmak önlem alma açısından oldukça önemlidir. Hastalığın başlıca belirtileri;
Yetmiş dört yaşına kadar yaşayan kadın popülasyonunun Amerikan verilerine göre sekizde biri Avrupa verilerine göre on ikide birinde meme kanseri görülebilmektedir. Yani her on iki kadından biri yetmiş dört yaşına kadar meme kanseriyle karşılaşmaktadır. Ancak bu hastalığa yakalanan birçok kadın da erken teşhis ile iyileşerek gündelik hayatlarına devam edebilmektedir. Bu nedenle meme kanserinin görülme sıklığı ne olursa olsun erken teşhis ile tedavi şansı bulunmaktadır.
Periyodik meme muayenesi ve mamografi, ultrasonografi gibi yöntemlerle teşhis edilir. Kendi kendini elle muayene yöntemi 20 yaşından sonra adet başlangıcının 5 - 7. gününde eğer adet görülmüyorsa ayın aynı günü elin orta üç parmağının iç yüzeyleri ile en az 5 dakika kadar yapılmalıdır. Erken teşhis edildiğinde başarı şansı yüksek bir kanser türüdür.
Erken tanıyla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Bu sayede yapılan koruyucu tedavilerle hastanın memesi alınmadan da tedavi edilebilir. Kanserin evresine göre tedaviler şekillendirilebilir. Memenin tamamen alınması, radyoterapi ve kemoterapi yöntemleri de yine tedavide kullanılmaktadır.
Meme kanserinin oluşmasını tetikleyen birçok faktör bulunmaktadır. Yaş ilerledikçe meme kanseri yüzdesinde artış görülmektedir. Diğer faktörleri ise aşağıdaki gibi sıralanmaktadır.
Meme kanserine karşı alınacak bazı önlemler kanser riskini azaltabilir.
Testleri semptomların ortaya çıkmasından önce, kanseri erken evrede bulmamıza yardımcı olur. Kanserin erken tespitinde tedavi daha kolay olur. Belirtiler ortaya çıktığında, kanser büyümüş ve yayılmış olabilir. Bu, kanseri tedavi etmeyi veya iyileştirmeyi zorlaştırır. Doktorunuz tarama testi önerdiğinde, bunun sizin kanser olduğunuzu düşündüğü anlamına gelmediğini hatırlamak önemlidir. Herhangi bir kanser semptomu olmadan tarama testleri yapılır.
Meme kanserini erken teşhis etmek, kişinin daha uzun ve kaliteli yaşamasına yardımcı olur. Bazı kanserler hiçbir zaman semptom vermeyebilir, ancak bir tarama testi ile bulunabilmektedir. Tarama testlerinin birçok hedefi vardır,
Meme kanseri riski 30 yaşından sonra hızla artar ve 50’ye kadar çok yükselmiş olur. Menopozdan sonra da, daha yavaşlamış olarak, yaşla birlikte artmaya devam etmektedir. Ailede (kan akrabalarında) meme kanseri öyküsü, özellikle anne ya da kız kardeşte tanı konmuşsa, önemli bir risk faktörüdür. Bunun dışında da başka risk faktörleri vardır. Ancak şu bilinmelidir ki, meme dokusuna sahip her kadın için meme kanseri bakımından risk vardır.
Ameliyat sırasında radyoterapi, radyasyonun hasta ameliyathanede iken tümörün çıkarıldığı küçük alana tek bir defada uygulanmasıdır. Bu daha sık olarak yapılan uzun süreli tüm meme ışınlamasından daha farklı bir uygulamadır.
Memedeki kanserin meme dışındaki organlara ve dokulara yayılmasıdır.
Meme kanserinin genlerini tespit edebilmek mümkündür. Akrabalarında meme kanseri olan kadınların mutasyon genlerine bakılarak tespit edilebilmektedir. Test sonucu pozitif çıkan hastaların yaşam boyunca yakalanma riski %80 gibi bir oranla karşımıza çıkmaktadır. Bu yüzdelik dilim içerisinde yer alan kadınlara doğum ve emzirme sonrası memelerinin içini boşaltmaları önerilmektedir. Tüm kadınlar kırk yaşından sonra şikayeti olmasa dahi meme muayenesi ve mamografi çektirmek durumundadır. Kendi kendini meme muayenesi yirmi yaşından sonra başlamaktadır. Otuz, otuz beş yaşından sonra da doktor tarafından muayeneye edilmelidirler. Tarama olarak kırk yaş sonrasında mamografi önemlidir.
Erkeklerde de görülebilmektedir. Erkeklerde rutin kontrole gerek duyulmamaktadır ancak erkeklerin meme dokusu daha küçük olduğundan memede ele gelen sertlik, kitle fark edildiğinde mutlaka genel cerrahi uzmanına başvurulmalıdır.
Başlıca dört evreden oluşmaktadır. Biz mümkün olduğunda hastalığı erken evrede yani birinci evrede tespit etmeye çalışmaktayız. Evre dört metastaz yani etrafa yayılmış meme kanseri anlamına gelmektedir. Dördüncü evre meme kanserinde ne yazık ki cerrahi olarak işlem yapmak mümkün olmamaktadır. Böyle bir durumda medikal tedavilere yönelmek gerekmektedir.
Ülkemizde ve tüm dünyada meme kanserini tespit eden, yıllar önce de olduğu gibi şu anda da en güncel, en modern test mamografidir. Mamografi sayesinde oluşum evresinde bulunan kanserli yapı tespit edilebilmektedir. Ayrıca MR ve ultrason ile oluşan kitlenin durumunu belirlenmektedir. Kanseri teşhis etme konusunda elimizde bulunan bu teknoloji sayesinde hastalığın evre atlamasını engelleyebilir, oluşum safhasında veya evre bir de tespit edilmektedir.
Kendi kendine muayene adetin 8-12. günleri arasında yapılmalıdır. Menopozdaki kadınlarda her ayın aynı günü, emziren bayanlarda emzirme sonrası yapılmalıdır.
Memede ele bir kitle gelmesi sık rastlanılan bir bulgudur. Tespit edilen her kitle kanser anlamına gelmemektedir. Kitleler iyi huylu (selim) ve kötü huylu (malign) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Memede kitle saptandığında mutlaka araştırılması gerekir.
Meme kanserinin genetik geçişli yani ailevi yatkınlığa bağlı tipi tüm meme kanseri türlerinin %5-10’unu oluşturur. Bu tip meme kanserinde anormal genetik yapı ebeveynlerden çocuğa geçer. Genetik geçişli meme kanserleri daha erken yaşta görülen meme kanserleridir. (40 yaş altı).
Daha küçük meme dokusunda daha az meme kanserine rastlandığına dair kanıta dayalı bir bilgi bulunmamaktadır.
Meme kanserinin en sık görüldüğü yaş aralığı 50-70’dir. Son yıllarda meme kanseri daha genç yaşlara doğru kaymaktadır. Ülkemizde; hastalarının yarısı 50 yaş altı, %20’si 40 yaş altındadır.
Meme kanserinde doktor muayenesinden evvel kişinin kendi ön muayenesi önemlidir. Belirli aralıklarla önlem amacıyla yapılacak muayene işlemi ile ön teşhis konulabilmektedir. 20 yaşından itibaren kadınların ayda bir kez kendilerini muayene etmesi, yılda bir kez doktor muayenesi erken teşhis açısından oldukça önemlidir. Kendi kendine muayene, adet başlangıcından 5-7 gün sonra hormon etkisinin en az olduğu dönemde yapılmalıdır. Ayna karşısında ve sırt üstü yatarken ve duş alırken yapılmalıdır.
Ön muayene sırasında memede veya koltukaltında ele gelen kitle veya sertlik, meme başında içe doğru çökme, meme başı derisinde pullanma-kabuklanma, meme cildinde ödem, portakal kabuğu görünümü, meme ucundan akıntı gelmesi, memede şekil bozukluğu asimetri tespit eden kişinin mutlaka bir hekime başvurması gerekir.
Tedavi sürecinden sonra hastalığın tekrarlama riski vardır. Bu hastalığın evresine ve tipine göre değişmektedir.
Deodorantların bir dönem meme kanseri riskini arttırdığına dair bazı araştırma sonuçları olsa da kanıta dayalı kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Tümörlü dokuya biyopsi yapmak meme kanserinin yayılmasına neden olmaz. Doğru teşhis ve tedavi için biyopsi şarttır.
Onkolojik ve estetik cerrahi ile meme kaybı önlenebilmektedir. Hastanın yaşına, evresine, kişisel özelliklerine ve vücut yapısına göre birçok estetik ve onkoplastik cerrahi seçenekleri bulunmaktadır. Bunlar hasta ile konuşulup uygun olan seçenekten bir tanesi yapılabilmektedir.
9 Aralık 2022