ONLİNE İŞLEMLER
Kronik Miyeloid Lösemi (KML), kemik iliği kaynaklı bir kanser türüdür. Lösemi türünün 'kronik' olarak adlandırılmasının sebebi ise sinsi ve yavaş ilerleyen bir tür olmasıdır.
Kronik Miyeloid Lösemi (KML), kemik iliği ve kan hücrelerini etkileyen bir kanser türüdür. Bu hastalık, özellikle miyeloid hücreleri etkileyen bir tür lösemi olan kronik miyeloid lösemiye aittir. KML, kemik iliği hücrelerinin aşırı derecede üremesi sonucu ortaya çıkmaktadır.
Hastalığın erken evrelerinde hastaların genellikle şikayetleri olmamaktadır. Anemi (kansızlık) nedeniyle yorgunluk hissi, iştah kaybı ve kilo kaybı, büyümüş dalak veya karaciğer nedeniyle karın şişkinliği, kemik ve eklemlerde ağrı, normalden daha sık enfeksiyonlara yakalanma, kolayca morarma, burun kanamaları veya diş eti kanamaları, aşırı terleme, özellikle gece terlemeleri belirtileri olarak görülebilmektedir.
KML, genellikle Philadelphia kromozomu olarak bilinen genetik bir anormallikle ilişkilendirilmektedir.
Hastalar genellikle başka nedenlerle gittikleri hastanede kan testi yapıldığında tesadüfen lökosit düzeyinin yüksek olması nedeniyle tanı ortaya konulmaktadır. Kronik Miyeloid Lösemi tanısı genellikle kan testleri, kemik iliği biyopsisi ve genetik analizler ile konulabilmektedir.
Kronik miyeloid lösemi, her yaşta da görülmekle birlikte, 40-60 yaş aralığında kadınlardan daha çok erkeklerde görülmektedir.
Kronik Miyeloid Lösemi’nin 3 evresi bulunmaktadır. Bu evreler tıbbi ismi ile faz olarak bilinmektedir.
KML'nin başlangıç evresi genellikle belirti göstermez ve tıbbi literatürde "kronik stabil faz" olarak adlandırılmaktadır. Hastalığın bu aşamasında semptomlar genellikle ortaya çıkmamaktadır. Tanı, kan testinde yüksek seviyede bulunan WBC adı verilen beyaz kan hücreleri sayesinde konabilmektedir.
KML'nin ikinci evresi, hızlanmış evre olarak bilinmektedir. Bu dönemde, beyaz kan hücrelerinde belirgin bir artış görülmektedir. Hastalar sıklıkla dalakta büyüme, kilo kaybı, enerji eksikliği, geceleyin terleme ve kemik sızıları gibi belirtilerle karşılaşmaktadır.
Blastik faz denilen KML’nin 3. Evresi hastalığın akut lösemiye dönüşüm evresi olarak tanımlanmaktadır. Bu evrede görülen belirtiler; şiddetli karın ağrısı, kanama, enfeksiyonlar ve kemik ağrıları görülebilmektedir.
Kronik miyeloid lösemi tedavi yöntemleri arasında ilaç, kök hücre nakli ve kemoterapi bulunmaktadır.
Tedavi seçenekleri hastanın genel durumu ve hastalığın kaçıncı evrede olduğuna göre değişiklik göstermektedir. Fakat, genellikle kronik miyeloid lösemi hastalarına ilaç tedavileri uygulanmaktadır. Ayrıca, tedavi sırasında yan etkiler ve yaşam kalitesini artırmak için destekleyici bakımlar önemli rol oynamaktadır.
Kronik Miyeloid Lösemi hastalarında genellikle ilk kullanılan yöntem ilaç tedavisidir. Ancak bu yöntem etkili olmazsa veya hastalık daha da ilerlerse, sağlıklı kan ve kemik iliği hücrelerini geri kazanmak amacıyla kök hücre nakline başvurulabilmektedir.
Lösemiler, kan ve kemik iliği hücreleri kaynaklı hematolojik kanser türleridir. Genel bir ayrım ile lösemiler; akut ve kronik olmak üzere iki ana kategoriye ayrılmaktadır. Akut lösemiler oldukça hızlı ilerlemekte ve vakit kaybedilmeden tedaviye başlanılması gerekmektedir. Kronik lösemiler ise daha yavaş ilerleyen ve uzun süreli seyreden türlerdir.
Kronik miyelositer lösemi, kronik lösemi türlerinden biridir. Kronik miyelositer löseminin diğer türlerden ayırt edici bir özelliği, etkili ilaçların bu hastalığın tedavisinde başarılı bir şekilde kullanılmasıdır. Bu ilaçlar sayesinde hastaların yaşam süresini olumlu yönde etkilemektedir.
Kronik miyeloid lösemi bazen akut bir forma dönüşebilmektedir. Bu duruma tıbbi literatürde "blastik transformasyon" adı verilmektedir.
Lösemik transformasyona uğrayan hastalar, iştah kaybı, kilo verme, geceleyin aşırı terleme ve dalakta büyüme gibi semptomlarla başvurabilmektedirler. Ayrıca bazı durumlarda, bu evrede kan hücrelerinin azalmasına bağlı olarak artan kanama ve enfeksiyon riski ile beraber halsizlik de gözlemlenebilmektedir.
Tedavisi başlayan hastaların, genellikle hem hastalığın belirtileri hem de ilaç yan etkilerinin erken dönemde karşına çıkması ile birlikte kısa bir zaman aralığı için günlük yaşantıyı etkileyebilmektedir.
Fakat, erken dönemde yan etki gelişmez ise yaklaşık bir ay süre işe gidilmemesi daha dikkatli olunması yeterlidir. Daha sonra sağlıklı yaşam için gereken tüm koşullar oluşturularak, sağlıklı bir ortamda normal hayata devam edilebilmektedir.
KML tedavisi, hastaların hekime yüksek lökosit sayısı, dalak büyüklüğü, halsizlik ve yorgunluk gibi şikayetlerle başvurduğu bir süreçtir.
İlk hedef, hastaların halsizlik ve yorgunluk gibi semptomlarını gidermek, dalak büyüklüğünü düzeltmek, kan sayımını normal seviyelere getirmek ve uzun vadede bu hastaların Philadelphia kromozomu negatif hale gelmesini sağlamaktır.
22 Eylül 2023