Sitede Ara

Tip 2 diyabeti olan hastaların asıl endişe etmesi gereken riskin kalp ve beyinle ilgili olduğunu biliyor muydunuz? Üstelik diyabet, kalp sinirlerinde hasara neden olmuşsa hasta ağrıyı ve belirtileri fark etmeyebilir.


Kanda glukoz (şeker) miktarının uzun süreli olarak yüksek olması (hiperglisemi) kalp damar hastalıkları ile yakından ilişkilidir. Türkiye’de 2010 verilerine göre erişkin nüfusun %7,4’ünde diyabet hastalığı mevcuttur. Kişi, Tip 2 diyabet tanısı aldığında sadece kan şekeri yüksekliği ile karşı karşıya değildir. Eşlik eden kan basıncı, kolesterol ve muhtemel kilo problemleri ile mücadele etmek durumundadır. Tip 2 diyabeti olan hastaların çoğu görme kaybı veya uzuvlarının kesilmesi gibi kaygı taşırlar ancak asıl endişe edilmesi gereken risk kalp ve beyinle ilgilidir. Diyabetli hastalarda damar sertliği (ateroskleroz) hem erken yaşta gelişir hem de son dönemlerde hızlanır. Diyabet hastalığında ölümlerin %55’inden fazlası kalp damar hastalığı (kardiyovasküler) nedenlidir. Diyabetin gelecekte koroner kalp hastalığı gelişimini diğer risk faktörlerinden bağımsız olarak % 81 yükselttiği bilinmektedir. Bireyin gelecek 10 yıl içinde ölümcül kalp damar hastalığı (inme, kalp krizi) yaşama riskini hesaplarken kullandığımız cetvellerde kişi eğer diyabetliyse ek parametrelere ihtiyaç duymadan doğrudan çok yüksek riskli sınıfa dahil edilmektedir.

HİPOGLİSEMİ KRİZİ TETİKLEYEBİLİR
Bu risk, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve özellikle de ülkemizde yaygın olan sigara içme ile birleşince kalp damar hastalıkları çok daha erken yaşlarda ortaya çıkabilir. Koroner kalp hastalığı, kalp damarlarının daralması ya da tıkanması olarak kendini gösterir ve ciddi sağlık problemlerine yol açar. En sık belirtisi göğüs ağrısı (angina) şeklinde olup ağrı göğüs, kol, omuz ve sırt bölgesinde olabilir. Kalp atışının ve/veya kan basıncının yükseldiği örneğin egzersiz gibi durumlarda artar ve dinlenince geçer. Diyabet, tüm sinirlere zarar verdiği gibi kalp sinirlerinde de hasara neden olmuşsa hasta ağrıyı fark etmeyebilir. Yine diyabetli hastaların, yüksek koroner kalp hastalığı riskinden dolayı kalp krizi belirtilerini bilmesi; teşhis ve tedavinin erken yapılabilmesinde hayati önem taşır. Hasta, şiddetli göğüs ağrısı, kol, sırt, boyun ve sol omuza yayılan ağrı, hazımsızlık ya da mide ağrısı, nefes darlığı, terleme, bulantı ve baş dönmesi gibi belirtilerden bir veya birkaçını hissediyorsa acil tıbbi destek istemelidir. Özellikle insülin kullanan diyabet hastalarında kan şekerinin fazla düşmesi (hipoglisemi) de kalp krizini tetikleyebilir.

DİYABETLİLER HASTALIĞIN FARKINDA DEĞİL
Diyabet hastası olmasa dahi açlık kan şekeri yüksek veya bozulmuş glukoz toleransı olan hastaların kan basınçlarında ve kolesterol düzeylerinde anormallikler olduğu bilinmektedir. Yakın tarihte Türkiye’de yapılan bir çalışmaya göre ülkemizde yaşayan diyabetlilerin %32’sinin hastalığının farkında olmadığı saptanmıştır. Hipertansiyon yani yüksek kan basıncı, Tip 2 diyabette çok sık karşılaşılan bir hastalıktır ve inme riskini belirgin olarak artırmanın yanısıra diyabetin tüm kan damarlarında yaptığı hasarın şiddetini artırmaktadır. Diyabet hastalarında, hedef kolesterol değerleri topluma göre daha düşük olmalıdır ve kalp-damar hastalıklarından korunmak için kötü kolesterol (LDL) değerlerinin 100 mg/dl’nin altında, iyi kolesterol değerlerinin erkekte 40, kadınlarda 50 mg/dl’nin üstünde ve trigliseridin ise 150 mg/dl’nin altında tutulması hedeflenmektedir. Diyabet, vücuttaki tüm damar ve organları etkilemesi nedeniyle sistemik bir hastalıktır. Bu nedenle kalbi besleyen koroner damarlar ve beyine kan taşıyan boyun damarlarında damar sertliği, daralma ve tıkanmalara yol açabildiği gibi bacakları besleyen damarlarda da darlık ve tıkanıklıklara (periferik arter hastalığı) yol açabilir. 50 yaş üzeri her 3 diyabet hastasının biri periferik arter hastalığına sahiptir. Maalesef diyabet aynı zamanda sinir hasarı da yaptığı için bacak damarlarındaki daralmalar ileri boyutlara ulaşmayıncaya dek sıklıkla hastalar tarafından fark edilmezler. Özellikle yürüme veya egzersiz ile olan ve dinlenmekle geçen bacak ağrısı, bacaklarda veya ayaklarda uyuşma, karıncalanma ve soğukluk veya yavaş iyileşen sık yara ve enfeksiyon gibi belirtiler varsa kardiyoloji uzman kontrolü önerilir.

ŞAH DAMARI KADAR YAKIN
Halk arasında şah damar hastalığı olarak bilinen karotis arterlerde darlık ve/ veya tıkanıklık da diyabet ile yakından ilişkilidir. Damar içindeki pıhtı ya da yağ parçalarının kan akımını bozması ya da kopup beyne gitmesi sonucu hastalarda inme, konuşma bozukluğu, bacaklarda kuvvet kaybı veya baş dönmesi gibi yakınmalara yol açabilir. İleri yaş, kontrolsüz diyabet ve hipertansiyon durumlarında risk belirgin olarak artmaktadır. Diyabetin kalp damar sağlığı üzerine olan tüm bu olumsuz etkileri göz önüne alındığında diyabetik hastaların sağlıklı beslenme, normal kilo değerlerine ulaşılması ve kilonun korunması, fiziksel olarak aktif olması, sigarayı bırakması ve stresten uzak durmaya çalışması gibi yaşam tarzı değişikliklerine ihtiyacı vardır. Bunlara ek olarak etkin kan şekeri kontrolü ve takibi (yılda en az 2 kez HbA1C değerine bakılması ve >7’nin altında tutulması), etkin kan basıncı kontrolü (kan basıncı değerlerinin 140/90 mm Hg altında tutulması), etkin kan yağları kontrolü ve düzenli dahiliye/ endokrinoloji takibinin yapılmasının yanı sıra kalp damar hastalıkları uzmanının da takibi altında olması mevcut kalp damar hastalığı riskinin en aza indirgenmesi için önerilen yaklaşımdır.