ONLİNE İŞLEMLER
Dünyaya gözlerini açan bebek ilk olarak dünyaya uyum sağlamaya başlamaktadır. Dünyaya uyum sağlamaya çalışırken de yaptığı ilk şey ise içgüdüsel olarak emecek bir şey aramaktır. Bu noktada en önemli besin kaynağı anne sütü devreye girmektedir.
Emzirme; bebek ile anne arasında kurulan duygusal bağın ilk adımıdır. Bebeğin ruh ve vücut sağlığı için en uygun besin anne sütüdür. Ekonomik olmakla birlikte her zaman hazır, temiz ve uygun ısıdadır. Sindirimi oldukça kolaydır.
Organ ve sistemlerin gelişmesini düzenleyen büyüme faktörlerini içerdiğinden bebeğin büyümesini ve gelişmesini hızlandırmaktadır. Annenin ilk gelen sütü bebeğin ilk aşısıdır. İçerdiği koruyucu maddeler sayesinde bebeğinizi enfeksiyonlara karşı korumaktadır.
Bebeği doğar doğmaz emzirmenin en önemli faydası; emzirmenin sürekliliğini sağlamaktır. Dolayısıyla doğar doğmaz bebekler annesine verilmektedir. Hatta doğum odasında bile göğsüne koyup annesinin memesini bulması sağlanır ki, bebek-anne ilişkisi erkenden başlanması ve bebek erkenden emmeyi öğrenmesi sağlanmaktadır.
Sezaryen doğumlarda emzirme konusunda anne sütü konusunda bazen sıkıntılar olabilmektedir. Özellikle doğum sancıları başlamadan sezaryen gerçekleşirse vücut henüz tam emzirmeye hazır olmayabilmektedir. Dolayısıyla da ilk günlerde sütün gelmesinde biraz sıkıntı yaşanabilmektedir. Fakat ısrarla emzirmeye devam edilirse 2-3 gün içerisinde bu sorun ortadan kalkabilmektedir.
Sezaryenin da bir ameliyat olduğunu ve anne bu ameliyat sonrası yaşadığı sıkıntılar nedeniyle emzirme konusunda bazı zorluklarla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu nedenle annenin emzirme pozisyonuna geçmesi zaman alabilmektedir. Yakın çevresi ve sağlık personelinin desteği ile bu sorunlar çok kolay bir şekilde atlatılabilmekte ve anne sütü başarıyla verilebilmektedir.
Sütü arttırmak için her şeyden önce annenin emzirmek istemesi çok önemlidir. Çünkü sütün artmasını sağlayan hormonlar, beynimizde yapılanmaktadır. Eğer beyin emzirmeyi istiyorsa o zaman hormonlar sütün devamlılığını sağlayabilmektedir. Diğer taraftan annenin stresli olmaması gerekmektedir.
Anne ne kadar stresli olursa o kadar süt yapımını sağlayan hormonların miktarı da azalmaktadır. Dolayısıyla önce annenin istemesi, rahat olması, etrafından da destek görmesi sütün artması konusunda büyük önem taşımaktadır.
Annenin tükettiği besinler doğrudan süte geçebilmektedir. Örneğin; baklava yenirse sütü tatlı olabilmekte, sarımsaklı bir yemek yenirse sütünün tadı değişebilmektedir. Özellikle ilk üç ay çok önemlidir. Bu ilk üç ayda günde iki bardaktan fazla çay içilmemesi, bir fincandan fazla kahve tüketilmemesi önerilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütünün önerisine göre en az iki yaşına kadar emzirme önerilmektedir. İki yaşından sonra eğer çocuk ve anne emzirme konusunda istekli iseler ek gıdaları tüketmek şartıyla devam edebilmektedirler.
Hem hemşireler hem de çocuk hekimleri annelere mutlaka elle ya da pompayla sütlerini nasıl sağacaklarını, nasıl saklayacaklarını ve bunu bebeklerine nasıl verecekleri konusunda eğitim vermeleri gerekmektedir. Çalışan anne bebeğini emziremez ise sağarak anne sütü verebilmektedir. Yalnız bunu nasıl yapacağını öğrenmeli, nasıl uygulayacağını bilmelidir.
Sonuç olarak çalışan anneleri yönlendirecek olan sağlık personeli, anneye sütü nasıl sağacağını derin dondurucuda ne kadar süre saklayabileceğini, sütü bebeğe nasıl vereceğini anneye ayrıntılı olarak öğretmesi gerekmektedir.
Mama alan bebeklerde karın ağrıları, gaz sancıları, kabızlık, ishal gibi sorunlar zaten çok sık yaşanmaktadır. Anne sütü alan bebeklerde ise böyle sorunlar hemen hemen hiç görülmemektedir. Onun dışında anne sütü alan bebeklerin en önemli özelliği hastalıklara yakalanma riskinin çok düşük olmasıdır. Çünkü mamalar ne kadar anne sütüne yakınlaştırılmış olsa da anne sütü tamamen canlı bir sıvıdır ve içerisinde pek çok koruyucu hücreler bulunmaktadır.
Dolayısıyla bebek ne kadar uzun süre anne sütü alırsa o kadar uzun süre enfeksiyonlardan korunmaktadır. Buna karşılık mama ile beslenen bebek anne sütündeki doğal maddeleri alamadığı için enfeksiyonlara daha açık hale gelebilmektedir.
Emzirmenin hem bebeğe hem de anneye çok büyük faydaları bulunmaktadır. Emziren annede yumurtalık kanseri, meme kanseri gibi kanser türleri çok daha az görülebilmektedir. Anne, doğumdan sonra çok daha hızlı forma kavuşabilmektedir. Ayrıca ruhsal olarak da mama veren ve emziren anne arasında ciddi farklar ortaya çıkabilmektedir.
Emziren anne salgıladığı hormon nedeniyle de daha dinç ve ruhsal anlamda da daha güçlü olabilmektedir. Emziren anne gece sık sık emzirmek için uyansa da salgıladığı hormonlar nedeniyle ertesi gün daha dinç bir şekilde hayatına devam edebilmektedir.
9 Şubat 2024