ONLİNE İŞLEMLER
Alzheimer, özellikle 65 yaş üstü bireylerde görülebilen nörolojik bir hastalıktır. Günlük görevleri ve temel ihtiyaçları ciddi şekilde etkileyebilmekte ve motor becerilerinin kaybedilmesine neden olabilmektedir. Kesin bir tedavisi olmayan alzheimer’ın, erken teşhis edildiğinde hastalığın daha yavaş ilerlemesi sağlanabilmektedir.
Alzheimer hastalığı, hafıza kaybı ve bilişsel gerileme ile karakterize nörodejeneratif bir hastalıktır. Erken belirtileri genellikle unutkanlık ve günlük aktivitelerde zorlanma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu belirtileri anlamak, hastalığın erken evresinde müdahale şansını artırmaktadır.
Bu tür hastalıklarda beyindeki bazı kimyasal madde kayıpları da hastalığı eşlik etmektedir. Alzheimer hastalarında hafıza, bellek ve dikkat ile alakalı kimyasal maddenin azaldığı görülmektedir.
Günümüzde tedavi için en önemli seçenek olarak bu maddenin eksikliğini gidermeye ve hastalığın seyrini azaltmaya yönelik ilaçlardır. Ancak bu güne kadar hastalık için etkili bir ilaç üretilememiştir. Dünya üzerinde 120’nin üzerinde hastalığın tedavisine yönelik ilaç çalışması yapılmaktadır. Bu hastalığa yönelik en önemli tedavi hedeflerden bir tanesi uykusuzluk, saldırganlık, evden çıkıp gitmeler gibi davranışsal semptomların kontrol altına alınmasıdır.
Çevresel ve genetik faktörler hastalıkta bir biçimde etkilidir. Fakat neden ortaya çıktığı tam olarak bilinmemektedir.
Hastalığının nedenleri arasında genetik faktörler, ileri yaş, kafa travmaları, obezite, yaşam tarzı ve çevresel faktörler bulunmaktadır. Alzheimer ve demans arasındaki temel fark, Alzheimer'ın demansın en yaygın nedeni olmasıdır.
Genellikle yaşlı bireylerde görülen bir hastalıktır. Ancak her yaşta ortaya çıkabilmektedir. Bu hastalık, beyindeki hücrelerin işlevlerini kaybetmesi ve sonunda ölmesi ile karakterizedir.
Hastalığın risk faktörleri arasında yaş, genetik faktörler, bazı sağlık koşulları ve yaşam tarzı seçimleri bulunmaktadır. Ayrıca, kadınlarda erkeklere göre daha yaygın görülebilmektedir. Ancak, her bireyin hastalığına yakalanma riski farklı olmakla birlikte birçok faktör bu riski etkileyebilmektedir.
Teşhisi genellikle kapsamlı tıbbi değerlendirmeler ve nöropsikolojik testlerle konulmaktadır. Bu testler; hafıza, düşünme becerileri ve dil yeteneklerini değerlendirmektedir. Erken teşhis, hastalığın yönetiminde kritik bir rol oynamaktadır.
Bu hastalık tanı aşamasından çok daha önce başladığı ve anlaşılamadığı için genel amaçlardan bir tanesi hastalığı ilk başladığı zamanlarda tespit edebilmektir. Bunun için elimizde gelişen bazı tetkikler bulunmaktadır. Unutkanlık testi bunlardan bir tanesidir.
Unutkanlık testi, insanların yaşadığı unutkanlık problemlerinin nedenlerinin araştırılması esasına dayanan bir testtir. Bununla birlikte genç bireylerde beyin görüntüleme, beyin omurilik sıvısının kimyasal incelenmesi gibi bir takım ileri tetkikler yapılabilmektedir. Bu tetkikler daha erken tanı konulmasına yardımcı olabilmektedir.
Yakın zamanda çalışmaları hala devam ettirilen bir aşı programı bulunsa da henüz hastalığın tedavisine yönelik kesin sonuçlar elde edilmemiştir.
Beden ve beyin arasındaki ilişki çok önemlidir. Bağırsak problemlerinin giderilmesi, beslenmeye önem verilmesi özellikle hastalık açısından önemli durumları oluşturmaktadır.
Sonuç olarak, hastalığın tedavisine yönelik sınırlı sayıda ilaç olsa da tedaviye yönelik çalışmalar devam etmektedir. Özellikle hastalık teşhis edilmeden henüz ilk evrelerindeyken tespit edilmesi çalışmaların ilerlemesine katkı sağlamaktadır.
Hastalığın en ileri evresinde Alzheimer hastasının 24 saat bakıma ihtiyacı olmaktadır. Beslenme, temizlik, tuvalet ihtiyacı ancak bir yardımcı tarafından sağlanabilmektedir. Hastalığın devam ettiği süreçte sık rastlanan bir belirti de kişilik ve davranışlarda değişiklik olmasıdır. Hastalar kolaylıkla sinirlenebilmekte, aşırı kuşkulu ve bazı durumlarda saldırganlaşabilmektedir.
Alzheimer ilerleyen yaşla rastlanma sıklığı artan, bugün için ise hastalığı sonlandırıcı bir tedavi mümkün olmayan bir hastalık olarak bilinmektedir. Hastalığa 65 yaşın üzerinde rastlanma sıklığı yüzde 5 ile 10 arasında değişmektedir. Ama yaş ilerledikçe 85 yaşın üzerinde yüzde 35 ile 50’yi bulabilmektedir. Bu durumda 85 yaşından sonra her 3 kişiden birinde hastalık görülebilmektedir.
Alzheimer hastalığının kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Ancak, bu hastalıkta klasik olarak kullanılan ilaç tedavilerinin yanı sıra yine hastaya uygun olacak hayat tarzı, beslenme, ve egzersiz programları oluşturulması oldukça önemlidir.
Yeni gelişen beyni uyarma tekniklerinin de uygun hastalarda yine hastanın beyindeki yıkım alanları dikkate alınarak doktor kontrolünde tedaviye ilave edilmesi yeni gelişen yöntemler arasında bulunmaktadır.
Erken Evre: Bu evrede bilişsel ve işlevsel yeteneklerde belirgin bir düşüş başlamaktadır. Günlük aktivitelerde zorlanma, hafıza kaybı, karar verme güçlüğü, zaman ve mekan konusunda karışıklıklar görülebilmektedir.
Orta Evre: Bu evre Alzheimer'ın en uzun süren evresidir. Hasta, günlük aktivitelerde artan yardıma ihtiyaç duymaktadır. Konuşma ve anlama güçlükleri, davranış değişiklikleri daha belirgin hale gelmektedir.
İleri Evre: Bu evrede hasta genellikle tamamen bakıma ihtiyaç duyma haline gelmektedir. Konuşma yeteneği ciddi şekilde azalmakta, motor fonksiyonlar bozulmakta ve genel sağlık durumu kötüleşmektedir.
Fiziksel aktivite, riski azaltmada ve mevcut semptomların yönetiminde önemli bir rol oynamaktadır. Alzheimer hastaları için önerilen egzersizler; kitap okumak, bulmaca çözmek, hobi edinmek, aerobik aktiviteler, denge ve koordinasyon egzersizleri içerebilmektedir.
Erken yaşta belirtilerin fark edilmesi ve riski azaltma yolları, hastalığın yönetimi için önemlidir. Sağlıklı bir yaşam tarzı, dengeli beslenme ve düzenli egzersiz hastalık riskini azaltmakta etkili olabilmektedir.
15 Aralık 2023