ONLİNE İŞLEMLER
Akut Miyeloid Lösemi (AML), kanı ve kemik iliğini etkileyen bir kanser türüdür. Kemik iliğinde miyeloid hücrelerin anormal gelişimine yol açan bir grup lösemiye verilen isimdir.
Akut Miyeloid Lösemi, kemik iliğinde kan üreten hücrelerin kontrolsüz ve aşırı çoğalması sonucu oluşan bir hastalıktır. Akut miyeloid lösemide "akut" kelimesi hastalığın hızlı ilerlediğini ifade etmektedir.
Akut lösemiler, immatür denilen yani henüz olgunlaşmasını tamamlayamamış hücrelerin bölünmesiyle ayırt edilebilen bir hastalık bütünüdür. Akut miyeloid lösemi hızlı ilerleyebilen bir hastalık olduğu için tedavisine hemen başlanması gerekmektedir.
Akut miyeloid lösemi; halsizlik, yorgunluk, solunum sıkıntısı, çarpıntı, ateş, bulantı, kusma, kanama ve kansızlık gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır.
Akut miyeloid lösemi riski yaşla birlikte artmaktadır. Akut miyeloid lösemi en çok 65 yaş ve üzeri yetişkinlerde görülmektedir. Ayrıca, erkeklerin yakalanma olasılığı kadınlara göre daha fazla olduğu bilinmektedir.
AML'ye neyin sebep olduğu tam olarak belli değildir ve çoğu durumda tanımlanabilir bir neden yoktur. Ancak aşağıdakiler de dahil olmak üzere bazı şeyler AML'ye yakalanma riskini artırabilir:
Akut Miyeloid Löseminin (AML) birçok alt tipi bulunmaktadır. Çoğu akut miyeloid lösemi alt tipi, kanser hücrelerinin tanı anında ne kadar gelişmiş olduğuna ve normal hücrelerden ne kadar farklı olduğuna dayanmaktadır.
Löseminin geliştiği hücre tipine ve hücrelerin ne kadar olgun olduğuna bağlı olarak AML'yi M0'dan M7'ye kadar alt türlere ayrılmaktadır. Bunları; MO, M1, M2,M3, M4, M5, M6, M7 şeklinde sınıflandırılmaktadır.
Akut lösemilerde tanı kemik iliğinden alınan örneklerle netleştirilmektedir. Bazen tam kalbin üzerindeki kemikten, bazen de özellikle kalça kemiğinin üzerinden bir iğne yardımıyla kemik iliği alanına düşüp oradan hem sıvı hem de katı örnekler alınarak değerlendirilmektedir. Eğer kötü hücrelerin oranı %20 veya üzerinde ise hastanın akut lösemi tanısı netleşmiş olmaktadır.
Ayrıca, AML teşhisi için yapılan işlem ve tetkikleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Fiziksel muayenede, dalak ya da karaciğerde büyüme ve lenf bezlerinde şişlik kontrol edilmektedir.
Kan örneği alınarak,, teşhis için gerekli incelemeler yapılmaktadır. AML'de beyaz kan hücresi sayısı artmış, azalmış ya da normal olabilmektedir. Hemoglobin ve trombosit düzeyleri genellikle düşüktür.
Hastadan kan örneği alınarak, yayma işlemi ile örneklerin mikroskop altında incelenmesi ile yapılmaktadır. AML'de anormal hücrelerin, yani blastların varlığını göstermektedir.
Kemik iliği, kalça kemiğinden özel bir iğne ile alınmaktadır. Alınan örnek mikroskop altında incelenmektedir.
AML'nin farklı tiplerini tanımlamak için kromozom analizleri ve genetik testler yapılımaktadır. Böylece hangi tedavi protokolünün seçileceğine karar verilmektedir.
Uygun tedavi eğer genç, performans durumu iyi olan bir hasta ise yüksek doz kemoterapilerden oluşmaktadır. Bu yüksek doz kemoterapi ile kemik iliğindeki kötü hücreleri ortadan kaldırmaya, kemik iliğini rahatlatmaya ve normal fonksiyonunu yapabilir hale getirilmeye çalışılmaktadır.
AML teşhisi konulan hastaların büyük bir kısmı hastalığın hızla ilerlemesi nedeniyle hemen tedaviye başlanması gerekmektedir. İlk hedef remisyona (hastalık belirtilerini azaltmak) ulaşmaktır. Uzun dönemli hedef ise hastalığı tamamen kontrol altına almaktır.
Hastalara iki türlü pekiştirme tedavisi sunulmaktadır. Kemoterapi ve diğer ilaç tedavileri tedavinin ilk basamağıdır. Hastalar, genellikle kemoterapiye tanı konulduktan hemen sonra başlamaktadır. Kemoterapi sonrası tedavinin ikinci aşaması olarak kök hücre nakli yapılabilmektedir.
Akut Miyeloid Lösemi hastalığından kurtulma şansı vardır. Hastalığın tipine ve hastanın durumuna göre uygulanan gelişmiş tedavilerle hasta tamamen iyileşebilmektedir.
AML tedavi edilmezse, hastalık diğer organlara hasar vermeye başlabilmektedir. Ayrıca, hastanın durumunun kötüleşmesine ve kayıplara sebep olabilmektedir.
Tedavinin tipi, şiddeti ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak bu değişkenlik gösterebilmektedir. Bazı hastalar tedavi sırasında veya sonrasında çalışmaya devam edebilirken, bazıları için bir süreliğine işten uzak kalmak gerekebilmektedir.
Daha önceki kanser tedavileri, belirli genetik durumlar, radyasyon maruziyeti ve bazı kimyasallar AML riskini artırabilmektedir.
AML, bulaşıcı bir hastalık değildir.
26 Eylül 2023