ONLİNE İŞLEMLER
Zona hastalığı, tıpta herpes zoster olarak bilinen ve suçiçeği virüsünün yeniden aktif hale gelmesiyle oluşan bir enfeksiyon hastalığıdır. Genellikle vücudun tek tarafında, bant şeklinde, ağrılı ve kabarcıklı döküntülerle seyreder. Çocukluk çağında geçirilen suçiçeğinden sonra virüs sinir sistemine yerleşir ve yıllar sonra bağışıklık zayıfladığında yeniden ortaya çıkar. Zona, özellikle yaşlı bireylerde, bağışıklığı baskılanmış kişilerde ve stres altında olanlarda sık görülür.
Bu makalede zona hastalığı nedir, neden olur, nasıl geçer, bulaşıcı mı ve beslenme konusunda nelere dikkat edilmeli gibi başlıklarda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.
Zona, varicella zoster virüsünün neden olduğu, sinir köklerini tutan viral bir enfeksiyondur. Virüs, suçiçeği geçiren kişilerde sinir hücrelerine yerleşir ve bağışıklık sistemi zayıfladığında aktifleşerek zonayı oluşturur. Tipik olarak, döküntüler vücudun bir yarısında, sinir hattı boyunca yerleşir ve birkaç gün içinde kabarcık halini alır. Bu kabarcıklar yaklaşık 7-10 gün içinde kabuklanır ve birkaç hafta içinde iyileşir.
Zona hastalığı sadece ciltte döküntüye neden olmakla kalmaz, aynı zamanda ciddi ağrıya ve sinir sistemine zarar verebilecek komplikasyonlara da yol açabilir. Özellikle yüz, göz ve kulak bölgesinde görülen zona vakaları daha dikkatli takip edilmelidir.
Zona hastalığı, varicella zoster virüsünün yeniden aktive olmasıyla ortaya çıkar. Bu virüs, suçiçeği geçirmiş bireylerin vücudunda sinir köklerinde uykuda kalır. Bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda virüs tekrar aktif hale gelerek zona hastalığını başlatır.
Zona hastalığının başlıca nedenleri şunlardır:
Zona hastalığının tedavisinde erken teşhis oldukça önemlidir. Tedaviye ilk 72 saat içinde başlanması, hastalığın süresini ve şiddetini azaltır. Antiviral ilaçlar, ağrı kesiciler ve destekleyici tedavilerle hastalık kontrol altına alınabilir.
Tedavi sürecinde kullanılan yöntemler:
Erken müdahale edilmediğinde zonanın neden olduğu sinir ağrıları (postherpetik nevralji) aylarca sürebilir ve yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir.
Zona, doğrudan zona hastalığı şeklinde bulaşmaz. Ancak zona hastası bir kişinin döküntüleriyle temas eden ve daha önce suçiçeği geçirmemiş bir kişi, suçiçeği enfeksiyonu geliştirebilir. Özellikle bebekler, hamile kadınlar ve bağışıklığı baskılanmış bireyler açısından bulaşma riski daha yüksektir.
Zona hastalarının, döküntüler tamamen kabuk bağlayana kadar bulaştırıcı olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle kişisel hijyene dikkat edilmeli, döküntüler kapalı tutulmalı ve temas sınırlandırılmalıdır.
Zona tedavisinde bağışıklık sistemini güçlendiren bir beslenme planı oldukça önemlidir. Vücudun enfeksiyonla daha iyi savaşabilmesi için dengeli ve vitamin açısından zengin bir diyet önerilir.
Zona hastaları için önerilen besinler:
Kaçınılması gerekenler:
Yeterli sıvı alımı da iyileşme sürecinde oldukça önemlidir. Günde en az 2-2,5 litre su içilmesi önerilir.
Zona hastalığı zamanında tedavi edilmediğinde kalıcı sinir ağrılarına neden olabilen ciddi bir sağlık sorunudur. Özellikle ileri yaşta görüldüğünde hastanın yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu nedenle ilk belirtiler fark edildiği anda uzman desteği alınmalıdır.
Medipol Sağlık Grubu, zona hastalığı teşhis ve tedavisinde deneyimli uzman hekim kadrosu, ileri görüntüleme teknolojileri ve multidisipliner tedavi yaklaşımlarıyla yanınızdadır. Enfeksiyon hastalıkları uzmanlarımız sayesinde, zonanın neden olduğu komplikasyonları en aza indirmek ve hızlı iyileşme sağlamak mümkündür.
Siz de zona hastalığının yol açtığı şiddetli ağrılardan kurtulmak, sağlıklı bir yaşama yeniden kavuşmak ve kalıcı sinir hasarlarının önüne geçmek için Medipol Sağlık Grubu’ndan hemen randevunuzu alın.
Suçiçeği geçirmemiş bireyler için suçiçeği aşısı, ileri yaş bireyler için zona aşısı önerilir.
Genellikle 50 yaş üzerindeki bireylere ve bağışıklığı baskılanmış kişilere önerilir.
Döküntülerin aktif olduğu dönemde bulaşıcılık riski nedeniyle dinlenmesi ve izole olması önerilir.
Evet, döküntüler genellikle kaşıntılıdır ancak kaşımaktan kaçınılmalıdır.
Şiddetli vakalarda ciltte iz kalabilir, ancak uygun tedaviyle bu risk azaltılabilir.
Ağrı kontrolü için doktorun önerdiği ilaçlar ve serin kompresler kullanılabilir.