ONLİNE İŞLEMLER
Nihayet 9 ay boyunca özlemle beklediğiniz o muhteşem ana yaklaşıyorsunuz. Ve, doğum yaklaşırken her anne adayı gibi sizin de içinizi bir telaş sarıyor. Doğumdan korkan ve bir türlü rahatlayamayan anne adaylarına... Normal gebelik süresi 280 gün, 40 hafta, 9 ay 10 gündür. Tahmini doğum tarihinde, son adet tarihinin ilk gününe yedi gün eklenir ve 3 ay geri gidilir. Adından da anlaşılacağı üzere bu tahmini bir tarih olup, 15 gün evvel veya sonra (38 ile 42 hafta) normal kabul edilmelidir. Önceden belirlenen doğum tarihinde sapmalar olabilir. Bebeğin geç doğmasındaki en önemli neden son adet tarihinin yanlış hesaplanmasıdır.
Doğuma yakın günlerde başlayan, belde çekilmeler, karında gerginlik hissi şeklinde duyulan kontraksiyonlar giderek artarak daha güçlü bir şekilde hakiki doğum ağrılarına dönüşürler. Düzenli aralıklarla her on dakikada bir gelen ağrılar doğumun başlangıcı olarak kabul edilir. Ağrıların araları 3-4 dakikaya kadar iner ve 30-60 saniye kadar devam eder. Ağrıların başlaması ile rahim ağzı açılmaya başlar ve buradaki ‘mukus tıkacı’ dışarıya atılır. Bu arada zedelenen küçük kılcal damarlardan çıkan kanla da bulaşıktır. Buna ‘nişan bozulması’ denir. Doğumun başladığını belirten öncü bir işarettir. Kanlı mukus doğum ağrılarından birkaç saat evvel veya nadiren birkaç gün evvel görülür. Doğum, bütünüyle, ritmik ağrıların başlamasından, bebek ve eklerinin rahimden dışarı çıkışına kadar uzanan bir seri olayları içine alır. Doğum, gebeliğin 38-40. haftaları içinde gerçekleşir. Bebek 28-37. hafta doğarsa bu doğuma ‘erken doğum’ denir. 20-28. haftalarda sonuçlanan gebeliklere ‘immatür doğum’ yani olmamış doğum ismi verilir. 20. haftanın altında sonuçlanan gebelikler ‘düşük’ olarak ele alınır. Bebeğin doğuşunu sağlayan başlıca faktör, rahim adaleleriyle beraber ona yardımcı karın adalelerinin kasılmalarıdır. Normal doğum bu fizyolojik güçlerin tesiri altında neticelenir. Bazen herhangi bir sebeple fizyolojik güçler doğumun olması için yeterli olmayabilir ki, o zaman müdahaleli doğum yani sezeryan gerçekleşir.
Normal yoldan (vajinal yoldan) doğum yapması anne veya bebek açısından sakıncalı ya da imkansız gebelerde doğumun ameliyatla karından (batından) gerçekleştirilmesi olayına sezeryan denir. Sezeryan olayı anne ve çocuğa ait nedenlerle yapılabilir. Günümüzde sosyal nedenlerle (ailenin isteği , rahim veya vajina yoluna ait değişikliklerin en az olması, çocuğun karından çıkarılmasının daha uygun olacağı görüşü vb.) de sezeryan yapılmaktadır. Anneye ait nedenler: Annenin hastalıkları (kalp, hipertansiyon vb.), önceden rahim operasyonu geçirenler, ağır preeklampsi ve eklampsi (gebelik zehirlenmesi), çocuğun başı ile annenin doğum yolunun uygunsuzluğu, plesantanın rahim ağzında olması, plesantanın erken ayrılması, düzenli ağrılara rağmen rahmin açılmaması ve doğumda ilerleme olmaması... Çocuğa ait nedenler: Yan duruş, miad gecikmesi, fetusun kalp atışlarında azalma ve düzensizlikler, kordon sarkması...
Anne veya bebeğin sağlığı açısından mutlaka sezaryen yapılması gereken tıbbi durumlar dışında doğum, normal vajinal yoldan olmalıdır. Ancak gelişmiş ülkelerde yapılmış istatistikler sezaryenlerin, normal doğumlara oranlarının 1960’larda yüzde 5-8 civarındayken günümüzde yüzde 25-30’lara yükseldiğini göstermektedir. Sezaryenle doğum oranında görülen bu artışın nedenleri incelendiğinde; gebelerin doğum ağrısı çekmek istememeleri, eğitim, çalışma hayatı ve ekonomik zorluklar nedeniyle kadınların ileri yaşlarda doğum yapmak istemeleri, cerrahi ve anestezideki modern ve ileri tekniklerin uygulanması ile daha başarılı sonuçların alınması sezaryen ile doğum olayını artırmaktadır.