Sitede Ara

Hormonal Hipertansiyonu Duydunuz mu?

Hipertansiyon günümüzde milyonlarca insanı etkileyebilen bir sağlık sorunudur ve tedavi edilmediğinde ölümcül hasarlara neden olabilmektedir. Hipertansiyonun sebebi önceleri %90-95 oranında bilinmezken son yıllarda gerek tanıda kullanılan görüntüleme yöntemlerindeki gelişme, tanıda kullanılan testlerdeki duyarlılığın artması gerekse de farkındalığın artması nedeniyle bu oran %80’lere düşmüştür. Günümüzde hipertansiyona neden olan durumlardan bazıları da hormonal hastalıklara bağlı ortaya çıkmaktadır. Bu hastalıkları tanımak önemlidir çünkü hormonların normal düzeylere indirilmesi ile bazı hastalarda hipertansiyon tamamen ortadan kalkabilirken bir kısım hastada ise tedavide kullanılan ilaç sayısında ve dozunda ciddi azalmalar sağlanabilmektedir. Primer hiperaldosteronizm, hormonal hipertansiyonun en sık nedenidir ve hipertansiyon nedeniyle takip edilen hastaların yaklaşık %5 -10’luk bir kısmını bu hastalar oluşturmaktadır. Hormonal hipertansiyonun bu tipinde böbrek üstünden fazla miktarda aldosteron hormonu üreten bir durum söz konusudur. Bu tanı sıklıkla gözden kaçmaktadır çünkü tansiyon tedavisinde kullanılan birçok ilaç, testleri etkileyebilmektedir. Bu testleri yapmadan önce hasta için doğru antihipertansif ilaçları seçerek uygun süre beklenmesi ve testlerin bundan sonra yapılması gerekmektedir. Bu yaklaşım ile birçok hastaya hiperaldosteronizm tanısı konulmaktadır. Bu hastalıkla ilgili doğru sanılan yanlışlardan biri ise serum potasyum düzeyinin düşük olması gerekliliğidir. Bu hastaların sadece %30’unda potasyum düzeyinin düşük olduğu akılda tutulmalıdır ve bu bulgunun tanı için olmazsa olmaz bir durum olmadığının bilinmesi gereklidir. Olguların az bir kısmında olan potasyum düşüklüğü hastalarda hipertansiyon dışında halsizlik ve yorgunluğa da sebep olabilmektedir. 

Böbrek Üstünde Tümör Olabilir

Hastalık tespit edildikten sonra yapılacak ikinci işlem ise böbrek görüntüleme yöntemleri ile böbrek üstünün taranmasıdır. Hastaların bir kısmında böbrek üstünde tümör tespit edilir ve tümör alınır. Böylece hipertansiyon tamamen kaybolurken bir kısım hastada ise ilaç dozlarında ciddi azalma ile tansiyon kontrol altına alınır. Görüntüleme yöntemleri ile tümörün görülmemesi bu hastalarda hormon fazlalığı olmadığı anlamına gelmez. ‘Hiperplazi’ olarak adlandırılan ve hücre çoğalmasının neden olduğu hormon fazlalığında böbrek üstünde tümör görülmez ancak bu hastalarda kullanılan özel bir ilaç grubunun tedaviye başlanması ile tansiyon kontrol altına alınabilmektedir. Bu tedavi öncesinde 3-4 ilaç alırken tansiyonunu kontrol edilemeyen hastaların bir kısmında  günde 1veya 2 kez kullanılan yeni ilaç ile tansiyon regüle edilebilmektedir.Sık karşılaşılan diğer bir hormonal hipertansiyon nedeni ise; feokromasitomalardır. Genellikle böbrek üstü bezi kaynaklı olmakla birlikte daha az oranda karın içinde hormon üreten ganglion hücrelerinden de kaynaklanabilmektedirler. Bu hastalıkta tipik bulgu tansiyon atakları ile aynı anda olan baş ağrısı, terleme ve çarpıntının bulunmasıdır. Ancak bazı hastalarda sürekli olan bir hipertansiyon da görülebilmektedir. Bu hastalıktaki tansiyon bazen tıbbi bir acil durum olan hipertansif krize yani tansiyonun çok yüksek değerlere çıkmasına neden olabilmektedir. Hastalar doğru tanı alıp tedavi edilmezlerse kalp krizi ve beyin kanaması gibi ağır durumlarla karşı karşıya kalabilmektedirler. Bu hastaların öykülerinde ameliyat sırasında veya doğum sırasında tansiyonun düşürülememesi, bazı yiyeceklerle veya ilaçlardan sonra (depresyon, bulantı veya bazı tansiyon ilaçları gibi), anjiografi sonrasında tansiyonda yükselme olduğu öğrenilebilir. Ne yazık ki hastaların bir kısmında hastalık akla gelmez ve otopsi sonrasında tanı konulabilmektedir. 

Genetik Yatkınlık Etkili

Bu hastalıkta dikkat edilmesi gereken diğer bir durum ise genetik yatkınlığın bu hastalıkta rolünün olduğunun bilinmesidir. MEN sendromları olarak bilenen bazı durumlarda böbrek üstü kaynaklı hipertansiyon dışında, tiroid kanserleri ve böbrek taşlarına neden durumlar birlikte görülebilmektedir. Hastalar bu açıdan da dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Bu hastalıkla ilgili diğer bir olumsuz durum da hastaların yaklaşık %30’unda tümörün kanser karakterinde olabilmesidir. Yukarıda bahsedilen bu iki durum dışında hormonal hipertansiyona neden olan başka hastalıklar da vardır. Özellikle Cushing sendromu olarak adlandırılan ve kortizol hormonu fazlalığıyla seyreden hastalık da hipertansiyona neden olabilmektedir. Bu hastalarda ayrıca obezite, kan şekerinde yükseklik, kemik erimesi, depresyon, kadınlarda tüylenme artışı, karın çevresinde erguvani renkte olan çatlaklar gibi şikayetler görülebilmektedir. Hipertiroidi ve hipotiroidi olarak adlandırılan tiroid hormon hastalıklarında da hipertansiyon görülmektedir. Bu hormon hastalığında hipertansiyon dışında kilo sorunları, saçlarda dökülme, cilt ve bağırsak sorunları yaşanabilmektedir. Ayrıca akromegali, hipofiz bezindeki adenomdan kaynaklanan genellikle ellerde ve ayaklarda büyüme, horloma, terleme ve eklem ağrıları ile seyreden bir hastalıktır. Bu hastalıkta da eşlik eden semptomlar arasında hipertansiyon bulunabilmektedir.